Bölüm 12

1.4K 246 80
                                    

İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNİZE GÖRE GELİYOR... OTUZ BEŞ YORUMUN ALTINA BÖLÜM GELMEYECEKTİR... BOL KEYİFLER...


Jorah, dünyaya diğerleriyle beraber gitmemişti. Eğer onu yanına almadan gitseydi çok fazla dikkat çekerdi. Blair ve Shian bu işi çözmeye gönüllü olmuşlardı. Sonuçta Shian, bunu kendi sorumluluğu olarak görüyordu.

Gecenin ilerleyen saatlerinde kale tamamen sessizliğe gömüldüğünde Efnan, ayaklandı. Jorah, derin bir uykunun pençesindeydi ve son derece huzursuz görünüyordu. Tıpkı onunla uykusunda konuştuğunda hissettiği gibiydi. "Bunu sen mi yaptın?" diye sordu.

Bu konuşma bazen çok tuhaftı. Kimsenin olmadığını bildiği halde istemsizce karşısındaki boşluğa doğru bakıyordu. Buna karşılık her daim de orada olup olmadığını bilmiyordu. Bu görünmez tanıdığın kim olduğunu çok merak ediyordu doğrusu. Kendisinden bağımsız varlığı hissedilmeyen bir yaratıktı.

"Rüyalar benim krallığımdır"

Mantıklı görünüyordu. Sadece o rüyalar hep kâbus gibiydi. Bilinmeyen bir yerde seninle konuşan herkes bir çocuğun resminden fırlamış gibiydi. Asla gerçek bir biçimi yok gibi görünüyordu. Tanıdık tuhaf bir şekilde cehennemle çok ilgili görünüyordu.

Bunun nedenini ilerleyen zamanlarda öğreneceğine emindi. "Ne kadar zamanım var?"

"Açgözlülük güçlüdür" dedi Tanıdık. "Onu çok uzun süre tutamam."

Yine de dünyaya gitmesini sağlayacak kadar tutabilirdi herhalde. Bir an için o huzursuz rüyaların etkisindeki adama baktı. Jorah'ın melekleri kıskandıracak bir güzelliği vardı. Gözlerinin rengindeki değişimin duygularıyla paralel olduğunu anlayabiliyordu artık.

Ancak ruhu elbette ki öyle değildi. Ona ve Gideon'a gerçeği söylemeleri için yalvarmıştı. Boynuna tasma bile takmıştı. Bundan sonra böyle şeylere asla izin vermeyecekti. Jorah, ona söylediği yalanların bedelini ödemeliydi. Bu konuda ona duyduğu tuhaf duygusal çekimi bile bir kenara atmaktan çekinmiyordu.

Dikkatli bir şekilde kapıdan çıktı ve uzun koridorda yürümeye başladı. Dünyaya geri nasıl gideceğini gerçekten bilmiyordu. İlk kez buraya geldiğinde tamamen baygındı. Dahası bu şeylere daha alışamamıştı.

"Sen gitmek istedikten sonra güçlerin seni yönlendirir"

Tabi ki eğer bir güç kullanmak gerekiyorsa buradaki herkes ondan daha uzmandı bu konuda. Kendisi ise o kuzgunu yemeden önce ne olduğunu bile bilmiyordu. O kadar güzel bir yaratığı öldürdüğü için çok üzgündü ama kendisine sağladıklarına minnettardı.

"Kutsal kuzgun ölmez" dedi Tanıdık. Onun her düşüncesine karşı bir cevap veriyordu sanki. "O sadece biçim değiştirir ve yeni biçimi de sensin."

Bir an durdu ve gözlerini kapadı. "Mahremiyete sahip olamayacak mıyım ben?"

Çok tatlı bir kız çocuğunun kahkahası geldi. Sevimli ve karşısındaki bu sesi duyunca gülme isteği uyandıran bir sesti bu ama nedense bir şekilde Efnan'ın ensesindeki tüyleri diken diken etmişti. Ancak ondan sonra tamamen bir sessizliğe büründü.

Yalancı bir mahremiyet sağlamış olabilir ya da tamamen gitmiş olabilirdi bunu hissedemiyordu. Onun varlığını hiçbir şekilde hissedemiyordu. Gerçekten onu merak ediyordu. Neden kendisini birebirde göstermediğini bilmek istiyordu ya da nasıl bir gücü olduğunu. En önemlisiyse ona neden yardım ettiğini.

YEDİ ÖLÜMCÜL GÜNAH 7- AÇGÖZLÜLÜKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin