Zöhre'nin işe girişinin sekizinci ayı başlamıştı. Şubat'ın beşi, günlerden Cuma'ydı. Zöhre sabah saat beşte uyanmış ve taksiyle şirkete gelmişti. Saat altı olduğunda tüm şirket otobüslere binip yola çıkacaktı. Gönen Holding'in her sene yaptığı şirket gezisi için Bursa Uludağ'a kayak yapmaya gidiyorlardı. Orada iki gece kalacak ve Pazar akşamı geri döneceklerdi. Şirket çalışanlarının konaklaması için Bursa'nın en iyi otellerinden biri ayarlanmıştı. Otobüslerin başında beklerken Aylin'le sohbet ediyorlardı.
''Ben hayatımda hiç kayak yapmadım Zöhre. Sen yaptın mı?'' Dedi Aylin.
Zöhre pek çok kez kayak yapmış, çocukluğunda kayak yapmayı öğrenmek için özel ders almıştı ama bunu Aylin'e söylemek istemedi. Aylin, Zöhre'nin ailesinin kimler olduğunu bilmiyordu ve Zöhre böyle kalmasını istiyordu. ''Ben biraz biliyorum.'' Dedi.
''O zaman bana da gösterirsin.''
''Tabi istersen gösteririm.''
Onlar sohbet ederken otobüslerin kalkacağının söylenmesi üzerine araca bindiler. Şehirler arası yolculuklar için kullanılan otobüslerden ayarlanmıştı ve peş peşe gidiyorlardı. Zöhre ve Aylin yan yana oturdular. Doğu Bey ve Selim Bey onların olduğu otobüste en arkada oturuyordu. Yolculuk devam ederken arkadaşlarından biri mikrofonu aldı ve onları eğlendirmeye başladı. Çocuk çok espriliydi, tüm otobüs kahkahalarla gülüyordu. Çocuk otobüstekilere zorla şarkı söyletmeye başlayınca kahkahalar daha da arttı. Bazıları sesim çok kötü deyip söylemek istemiyor ama mikrofonu alan çocuk herkesi söylemesi için zorlayınca, bu daha da çok gülmelerine sebep oluyordu. Zöhre de mecburen kısa bir şarkı söyledi. Sesi güzeldi ama yine de söylerken çok utandı. Zöhre bitirdiğinde tüm otobüs onu hararetle alkışladı. Bu Zöhre'yi daha çok utandırdıysa da yine de çok mutlu olmuştu. Doğu Bey'in şarkı söylemeyi reddetmesi kimseyi şaşırtmadı. Çocuk çekinmeden Doğu Bey'e de ısrar etti ama Doğu Bey'in çocuğa, 'Ahmet pazartesi istifanı masama bırak' demesi üzerine bütün otobüsten büyük bir alkış kopunca çocuk, ''Ne yapalım ümit fakir ekmeğiydi ama olmadı' diyerek ısrarı bıraktı. Tabi ki Ahmet istifa etmeyecekti ama onların arasında çekişme herkesi eğlendirmişti.
Birkaç saat sonra Uludağ'a ulaştılar. Zöhre ve Aylin aynı odada kalıyordu. Herkes odalarına yerleştikten sonra en kalın kıyafetlerini giyip otelin dışında onlar için hazırlanan yere çıktılar. Herkesin karnı acıkmıştı ve şirket onlar için mangal partisi organize etmişti. Mangalın pişmesini beklerken kardan adam yapmaya başladılar. Kardan adam yapma fikri Zöhre ve Aylin'den çıkmıştı ama sonra bütün şirket onlara yardım etmeye başladı. Zöhre inanılmaz derecede eğleniyordu. Hep birlikte devasa bir kardan adam yaptılar. Kardan adam bittikten sonraysa birlikte yemeklerini yediler. Yemekleri bitince eğlenceye doymamış olacaklar ki bu sefer sıra kar topu oynamaya geldi. Zöhre nefes nefese kalıncaya kadar eğlendi. Sonra kalbini daha çok yormamak için bir kenara oturup izlemeyi tercih etti. Gün boyunca eğlendiler, teleferikle yukarı çıktılar, akşam olunca da ateş yakıp ateş başında toplandılar. Sıcak şarap ikram ediliyordu ama Zöhre içmek istemedi. Geçen sefer olanları unutmamıştı.
Akşam yemeğinin ardından Zöhre kendini o kadar yorgun hissetti ki biraz odasında uyumak istedi. Sonra eğer kendini iyi hissederse kahve içmeye inecekti. İnsanlar gece geç saatlere kayak yapmaya devam ediyordu. Aylin'de Zöhre'den biraz kayak öğrendiği için kayak yapanların arasında olacağını söyledi. Zöhre tek başına odaya çıktı ve gözünü kapatır kapatmaz uyudu.
Kız uyandığında saatin gece on bir olduğunu gördü. Aylin hala gelmemişti. Dışarı çıkıp Aylin'i aramaya karar verdi. Servis hala devam ediyorsa belki bir kahve içebilirdi. Aylin kayak yapanların arasında olduğunu söylediği için otelin biraz uzağına kurulmuş, kayak yapılan alana gitmeye karar verdi. Alana giderken çevrede kimsenin olmaması ona garip gelse de bunu gecenin geç bir saati olmasına bağladı. Yürürken hala yolda kimseyi göremeyince biraz endişelenmeye başladı ama çok az yolu kaldığı için devam etti. Bir bakar dönerim diye düşünüyordu. Gitmek istediği yere vardığında alanın bomboş olduğunu gördü. Normalde burada pek çok insanın olması gerekirdi ama kimse yoktu. Bunu görünce Zöhre'nin kafasında alarm zilleri çalmaya başladı. Ne olduğunu bilmiyordu ama endişelenmeye başlamıştı. Derhal geri dönüp yürümeye başladı. Kısa bir süre yürümüştü ki nasıl olduğunu anlamadan tipi şeklinde kar yağmaya başladı. Zöhre adımlarını sıklaştırarak geri dönmeye çalıştı ama bir anda göz gözü görmez olmuştu. Ciddi anlamda korkuyordu. Burada beklese olmayacaktı, bu yüzden geri dönüş yolu olduğunu tahmin ettiği yoldan yürümeye devam etti. Ne yazık ki hiçbir şey görmeden yürüyordu ve otelden uzaklaşmaya başlamıştı. Uzun bir süre yürüyüp hala otele varamayınca o da artık bunun bilincine vardı. Çok üşüyordu. İnanılmaz bir hızla esen, soğuk rüzgar vücudunun açıkta kalan yerlerini yakmaya başlamıştı. Etrafına bakıp bir şeyler görmeye çalıştı ama fırtınadan gözlerini bile açamıyordu. Görmeyen gözlerle bir adım daha attığında yüksekten düşüp yuvarlanmaya başladı. Düşüşü durmaya yakınken başını bir kayaya çarpmasıyla da gözleri kapandı ve bilincini kaybetti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FÜTADE | DİLSUHTE
RomansAdam kucağında taşıdığı kadını yatağa bıraktı. Gecenin soğuğunda incecik geceliğiyle kaçmaya çalışan kadın titriyordu. Kimi kandırıyordu ki titremesinin sebebi soğuk değildi. Onun korktuğunu biliyordu. O sırada adamlarından biri istediği su ve bezi...