MULTİ= BERİL DEMİRHAN...
BERİL DEMİRHAN'DAN...
Karanlık bir odadaydım. Hiç bişey göremiyor, duyamıyor ve söyleyemiyordum. Öylece bir köşede durmuş karanlığı izliyordum. Kısa bir süre sonra karanlık odanın kapısı açıldı. Bir kız çocuğunu gördüm. Arkasından ise onun celladını. Saçından tutarak kız çocuğunu yere fırlattı. O kız çocuğu bendim. Durmadı. Acımadı. Devam etti.
Kız çocuğunun feryatları doldu kulağıma. Belki on beş yaşındaydı belki de on altı bilinmezdi. Hala çırpınıyor dev cüsseli adamdan küçük elleriyle kaçmaya çalışıyordu. Çığlıklar atarak ağlamaya başlamıştı artık. Gücü kalmamıştı. Çırpınamıyordu artık. Her yeri yara bere içindeydi. Belki kolu kırıktı belki de bacağı. Belki de ayağı.
Adam hırsını almış olacak ki son kez yerde bilinçsizce yatmış küçük bedene baktı. Ardından hiç bir şey olmamış gibi kapıyı nazikçe açıp çıktı. Yerde yatan küçük kız gözlerini yaralardan dolayı zor da olsa aralamıştı. Patlamış dudağı, morarmış gözleri ve kırılmış burnu. Berbat bir haldeydi. Ufak bir tebessüm dolmuştu dudaklarına.
Bu farklı bir gülümsemeydi. Çok farklıydı. Ne mutluluk gülümsemesiydi ne de acı gülümsemesiydi. Küçük bir kızın intihar etmeden önce son vedası olarak tebessüm ettiği anlardan biri gibiydi sanki. Kurumuş ve kan kaplamış dudaklarını araladı.
" İ.. İyi ki.. Do.. Do.. Doğdum. İyi.. İyi ki do.. Doğmuşum. "
Gözlerinde gördüğüm tükenmişliği iliklerime kadar hissetmiştim. Kaçıncı yaşına gelmişti kim bilir. İnsanın en çaresiz olduğu an. O çok çaresizdi. Kurtulamıyordu. Kaçamıyordu.
O an kulağıma başka yabancı bir ses gelmişti. Uğultu gibi gelen ses git gide netleşmeye başlamıştı.
" Kalk çabuk! Kime diyorum! Allahın cezası kadın kalk! Kime diyorum. Aptal! "
Sabır! Sabır! Sabır!
" Uğursuz. Kalk! Çabuk!"
" Yeter lan! Sabır sabır bir yere kadar! Çık git odamdan."
" Seninle sonra hesaplaşacağız! Bu davranışının elbet bir bedeli olacak sen hiç merak etmeyesin! Aşağıda seninle konuşmamız gerekn konular var oruspu. "
" Bak kadın yemin ediyorum elimde kalırsın. Defol git şu lanet olası odasından!"
" Uslubuna dikkat et! Yoksa olacaklardan ben sorumlu olmam."
" Ne sanıyorsun sen? Beş yaşındaki beril yok karşında."
" Hadsiz. Görüşeceğiz senle uğursuz. Görüşeceğiz. "
26 yaşına gelmiş olsam bile onlara olan korkum gitmek bilmiyordu. Korkuyordum. Hemde çok korkuyordum. Ne kadar belli etmesemde çok korkuyordum. Ne kadar büyümüş olursanız olun bazı yaralarınız sizde öyle bir iz bırakırdı ki ondan kaçamıyor, savaşamıyordunuz.
Her gece bana yaptıkları zulüm artarken onlara sesimi çıkaramıyordum. Bu yüzden en büyük nefretimde kendimeydi. O odaya girdiğimde sanki yirmi altı yaşındaki beril değilde sekiz yaşındaki beril karşılarında oluyordu. Kim ışıklardan korkardı? Kim karanlıktan delicesine kokardı? Kim geceleri ışıkları kapatmaktan korkardı? Kim her gece yastığının altında bir bıçak saklardı?
Normal insanlara bunları sorarsınız sizden korkardı değil mi? Hatta bazen dışarlanırdınız. Bir günlüğüm yoktu derdimi, üzüntümü, mutluluğumu yazabileceğim. Ama hepsini kaydettiğim bir zihnim vardı. Hiç birşeyi unutmazdım. Unutamazdım. Çabaladım hatta ve hatta kendimi öldürmeye çalıştığım bile olmuştu ama başaramamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Katil Beni Seçti
General FictionKoyu kahverengi gözleri vücudumun her santimini ezberlemek istercesine yoğundu. Arka fonda çalan müziğe eşlik ediyorduk. Elleri beni sıkı bir şekilde sarmıştı. Kahveleri buz mavisi gözlerimdeydi. Gözlerimi gözlerinden ayırmaz iken çalan şarkıyı mırı...