Beril Demirhan'dan...
On yıl önceki genç Berile bu hale geleceğimi sorsanız değil gülerek geçmek umurunda bile olmazdınız. Hayata karşı yenilmişti çocuk Beril, Hayatla savaşmaya çalışmıştı genç Beril, Hayata boyun eğerek hayatını kabullenmişti kadın Beril. Artık hayata boyun eğen ne küçük Beril ne de genç Beril yoktu. Hayatı onlara zindan edecek bir Beril vardı. Aynadaki yansımam sert olduğu kadar tehlikeliydi. Aynadaki yansımamı hiç bozmadan banyodan çıktım. Aklıma dank eden silahla banyoya geri dönüp silahı alarak çıktım. Kimsenin göremeyeceği bir yere koymam gerekiyordu. Dolapların kapılarını birer birer açtım. Şifreli küçük bir kasa almam gerekiyordu. Yatağa geri dönüp elime bir yastık aldım. Muhtemelen yarın kılıfları değiştirirlerdi. Yani daha çok zamanım vardı. Elime aldığım yastığın ucunu açtım. İçindeki pamukları kenara çekip silahı yerleştirdim. Yastığı geri kapatıp yerine koydum. Basit bir saklama yöntemi olduğu için kimsenin fark edeceğini sanmıyordum. Biz insanlar kolayı değil hep zoru düşünmek istemişizdir. Masanın üzerine bıraktığım telefonumu ve araba anahtarımı aldığım gibi odadan seri adımlarla çıktım.
Merdivenlere doğru ilerlemeye başladım. Sorunsuz bir şekilde bu akşam yemeğini bitirmek ve dışarı çıkmak istiyordum. Elzem bu aileye her ne yapmışsa bunun hıncını çok kötü benden çıkartacaklardı. Korkmak değil hissettiğim. Kimsesizliği hissediyordum. Yanımda beni koruyacak, sevecek veya değer verecek kimsem yoktu ki. Hayatım boyunca kimsesizliği tatmış bir kız çocuğuyum. Şimdi beni niye bu denli yaralıyor kimsesizlik anlamış değilim.
Belki seni sevebilecek abilerin olduğundandır.
Ah onlar beni asla sevmez iç sesim. Sevebilecek değil sevmezler. Abilerin değil benden nefret eden abilerim.
Ya severlerse?
Sevmezler ki. Eğer severlerse bile bunun bir oyunun parçası olduğunu düşünürüm. Ben bu hayata sevilmek için değil sevilmemek için doğmuşum. Baksana öz annem beni onlardan kaçırmış. Eğer onlar isteseydi beni Elzemden alırlardı. İstememişler demek ki. Bu koca konağa fazla gelmişim. Ailelerine fazlalık olarak gelmişim demek ki. Onlar sanıyor ki Elzemin yanında el bebek gül bebek büyümüşüm. Büyüdüğümü sanıyorlar. Her birini şuan pişman ettirip vicdan azabıyla baş başa bırakabilirdim ama şuan zamanı değildi. Elimde küçüklüğümden gençliğime dair çektiğim kayıtlar vardı. Sözlerime inanmasalar bile kanıtlar olduğu sürece hiç kimse sesini çıkartamazdı. İtiraz edemezdi. Bunu asla yapmayacaktım. Çünkü eğer ben o kayıtları onlara gösterirsem onun bana yapmaya çalıştığı şeyi de öğrenirlerdi. Ve bunu öğrendiklerinde önlerinde kendimi çıplak bir şekilde hissedecektim.
İkinci kat merdivenlerin son basamağına geldiğimde herkes sofraya yerleşmiş bir şekilde duruyordu. En başta Mirza varken tam karşısında Baran vardı. Mirzanın sol tarafında annesi otururken sağ tarafında Boran oturuyordu. Boranın yanında Kerem ve Kenan yan yana oturmuşlardı. Mirzanın annesinin yanında Ayvaz oturmuştu. Onun yanında avluda gördüğüm kadın vardı. Nasıl yani? Bu kadın hizmetli değil miydi? Baranın annesi olma olasılığı çık aklımdan. Olabilir miydi ki? Annesi olabilir miydi? Baranın yanı başında duruyordu. Kadın dik bir şekilde oturmuş gözlerini bana kilitlemişti. Neden böyle baktığını merak etsem de fazla kafaya takmayarak boş verdim. Kenan Baranın sağ tarafına denk geliyordu. Kenan'ın yanındaki sandalye ise boştu. Benim için ayırdıklarını düşünsem de bunun aptalca bir düşünce olduğuna kanaat getirmişti. Yönümü değiştirip aşağı kata ineceğim sıra Mirzanın sesini duymam ile adımlarımı durdurmuştum.
'' Nereye?'' sert bir o kadar otoriter çıkan sesi ile konuşması başımı ona çevirmeme neden olmuştu.
'' Bunun seni ilgilendirdiğini düşünmüyorum!'' tek kaşı sinirlendiğini belli ederek hızla kalkmıştı. Yüz ifadesi çok korkunç bir hal almış olsa da benim geri adım atacağım hiç yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Katil Beni Seçti
General FictionKoyu kahverengi gözleri vücudumun her santimini ezberlemek istercesine yoğundu. Arka fonda çalan müziğe eşlik ediyorduk. Elleri beni sıkı bir şekilde sarmıştı. Kahveleri buz mavisi gözlerimdeydi. Gözlerimi gözlerinden ayırmaz iken çalan şarkıyı mırı...