BERİL DEMİRHAN'DAN...
Geçmişten kısa bir kesit...
Yeşil ışıklı bir odadaydım. Karşımda yine o adam vardı. Kabuslarımın baş karakteri. Levent Demirhan. Her gece olduğu gibi saat 12'de yine odama girmişti. Yattığım yere daha çok sinip cenin pozisyonuna bürünmüştüm. Çünkü biliyordum. Yine bana dokunacaktı. Gözlerimi bir daha göremeyecek kadar sıkmıştım. Farkında bile değildim ki.
Adım sesleri bir bir yaklaşıyordu. Saat yelkovanının çıkarttığı ses ile onun ayak sesleri. Sanki bir korku filminin içinde gibiydim. Yaklaştı. Yaklaştı.
Ve yaklaştı. Nefes alış verişlerini duydum. Ardından saat yelkovanının sesini.Tik tak. Tik tak.
Korkuyordum. Ölüyordum. Tükeniyordum.
Her gece yaptığı gibi yanıma uzandı. Artık bir baba gibi bana yaklaşmadığının farkındaydım. Biliyordum. Öğrenmiştim. Sekiz yaşındaki bir kızın öğrendiği ilk şey Tecavüz/Taciz olmamalıydı. Olmamalıydı değil mi?
Günümüz...
İnsanın büyüdüğü, doğduğu ev onun kaderidir derlerdi değil mi? Ben nerde doğmuştum? Ben kimim? Gerçek adım neydi? Babam! Babam kimdi? İnsan öz babasına bir yabancı gibi bakar mıydı? Ben bakmıştım. Hata mı etmiştim? Yanlış bir davranış mıydı bu? O da o adam gibi miydi peki? O an zihnimde hastanede zar zor duyup anladığım sözleri zihnimi doldurmuştu.
ona cehennemi yaşatıcam.
Yaşatacak mıyıd gerçekten? Zaten cehennemi yaşatamamışlar mıydı bana? Daha ne kadar kötü bir hayatım olabilirdi ki? Daha nelerle baş edeceğim?
Sevgili prensesin artık külkedisi olacak.
Prenses! Prenses! Ben hiç bir zaman bir prenses olamadım ki baba! Kızına öyle bir hayat yaşattılar ki artık ruhu yok. Ruhunu öldürdüler baba! Kızını diri diri mezara gömdüler. Sende mi artık ölü olan ruhumu yine öldüreceksin? Sende mi beni diri diri gömeceksin zar zor çıktığım o mezara? Sende mi beni sevmeyeceksin? Onlar gibi misin baba? O adam gibi misin? Olma! Yalvarırım olma. Ben senin nefret ettiğin o kadının kızıyım! Benden demi nefret edeceksin?
" Hala uyanmadı! Soğuk su getirip ayıltalım!"
Düşüncelerimden beni alı koyan bir dakikadır uyanmadı diyen adamdı. Bir dakika önce kendime gelmiştim. Ama gözümü açamıyordum. Açamıyordum işte. Ama açmak zorundaydım. Yoksa bu adamların kim olduklarını öğrenemezdim. Beni niye burada tuttuklarını öğrenemezdim.
Yavaşça gözlerimi araladım. Beyaz ışığın gözlerime akın etmesiyle gözlerimi hafif kapatmıştım. Bir gölge belirdi. Gözlerimi yavaşça açtım. Görüş açıma ilk önce iri bir el girdi. Ardından cüssesi. Mirzan Aktan gibi kumral saçları vardı. Hafif çatılı kaşları ve sert bakışları. O benden nefret ediyordu. Bu bakışlarından belliydi. Ama neden?
Gözlerimi ondan ayırmazken geri çekilmişti. Yerimde hafifçe doğrulup bakışlarımı etrafta gezdirdim. Müstakil bir evdeydik. Tahminimce burası salondu. Koltukta yatıyordum. Karşımda Mirzan Aktan ve siyah gözlü adam vardı. Çaprazımdaki koltukta ise az önce ilk gördüğüm adam vardı. Kumral saçlı adam. Onun yanında kalçasını koltuğa yaslamış siyah saçlı kahverengi gözlü bir adam vardı. İkisi çok benziyordu.
En kıyı köşede duran sırtı bana dönük olan adama kaymıştı bakışlarım. İri bir vücuda sahipti. Sırtı ile bakışmayı kesip Mirzan Aktana çevirmiştim bu sefer bakışlarımı. Ela hareleri adeta nefes almamdan bile nefret ediyor gibiydi. Boş bakışlarla karşılık verirken aklıma gelen işim ile yerimde kaskatı kesildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Katil Beni Seçti
General FictionKoyu kahverengi gözleri vücudumun her santimini ezberlemek istercesine yoğundu. Arka fonda çalan müziğe eşlik ediyorduk. Elleri beni sıkı bir şekilde sarmıştı. Kahveleri buz mavisi gözlerimdeydi. Gözlerimi gözlerinden ayırmaz iken çalan şarkıyı mırı...