(14)K.B.S

56 7 1
                                    


' Hayatımızda taşıması en zor şey, Yakamıza yapışan bir yumruk büyüklüğündeki Siyah Lekeydi. Ve belkide bunu bitirmek için uzaklara gitmek lazımdı. Çok uzaklara..."

BERIL DALYA AKTAN...

Ellerim titiriyordu. Bilmediğim bir nedenden dolayı gözlerim dolmuş ve üstüm basım darma dumandı. Heryerim yara bere, her yanım ceset misali kandı. Nerdeydim? Benim burada ne işim vardı! Kıpırdayamıyordum. Beni durduran bir şeyler vardı. Gözlerimi yavaşça aşağıya indirerek bu kanın sahibini aradım. Etrafta hiç kimse yoktu.

Oluk oluk akan kan bedenimden geliyordu. Bu da neyin nesiydi böyle?kanın nerden geldiğine baktığımda ise çığlık atarak kendimi geriye çekmeye çalıştım lakin yerimden milim kıpırdayamıyordum. Ayakta robot gibi duruyordum ve bu beni çok korkutuyordu. Oluk oluk akan kan rahim bölgemden geliyordu. Bir bıçak 🗡️ vardı. Rahim bölgeme saplanmıştı. İşte o an anladım. Bu benim ergenliğe girme dönemimdi. O dönemde adını anmak bile istemediğim o adam tarafından karnımdan bıçaklanmıştım. İstediği şey rahim bölgeme saplamaktı lakin son anda Elzemin içeri girmesiyle çevik bir hareketle bıçağı karnıma saplamıştı.

Elzem odada ne olup bittiğini anlamak amacıyla ona bir kaç soru sormuştu. Lakin kelimeleri net bir şekilde duyamıyordum. Uğultu gibi geliyordu. Son gördüğüm sahne ise Elzem ve cani'nin el ele tutuşup mutlu aile tablosu çizmek için odadan çıktıları olmuştu. Ben nefretten doğan bir çocuktum. Daha anne karnındayken beni sevmemişler. Çocukken de sevmediler. Şimdi ise... Bir azap içerisindeyim Allah'ım. Sen kuluna yardım et!

Bunu neden yapmıştı bilmiyorum! Nasıl bir cezaya tabii tutulmuştum. Bunu hak edecek ne yapmıştım? Hiç bir fikrim yoktu. Dokuz yaşındaki bir kız çocuğunun, böyle canice bir cezayı hak edecek kadar nasıl büyük bir hata yapmıştı onu da bilmiyordum. Lakin çocukların hatası olmazdı. Olmamalıydı. Onlar hata nedir bilmez! Ceza nedir bilmez... Bu büyük bir yanlıştı. Hemde çok büyük bir yanlıştı.

"Uyan!" Uzaklardan bir ses duyuyordum lakin anlayamıyordum. Bir kaç kez daha aynı sesleri duyduğumda nefes nefese yattığım yerden kalktım. Gözlerim ilk önce karnımı ardından ellerimi buldu. Bir kabusun içerisinden çıktığımı anlayınca derin bir nefes aldım. Geçti! Geçti! Geçti!

İzlendiğimi hissettiğimde bakışlarımı hızla odaya çevirdim. Gördüğüm kişi karşısında ufak çaplı bir şok geçirdim. Tüm heyetiyle  Mirzan Aktan karşımdaki yerini almıştı. Kaşlarım çatılırken, ifadem sert; bakışlarım fazla hissizdi. Koltuğa gelişi güzel bir şekilde oturmuştu. Bir ayağını bacağını üstüne salaş bir şekilde atarak beni izliyordu. Elinde tuttuğu kan kırmızı şarabı ise onu tehlikeli kılıyordu. Kan kırmızısı gözleri alev gibiydi. Ela gözlerinde fırtınalar kopuyor gibiydi. Gözlerinde hiç bir duygu olmazken sert bakışları üzerimdeydi. Aradan kaç dakika geçti bilmiyorum ama ne konuştu ne de ben. Sessizliğin sesi vardı sanki aramızda. Masamın başında duran telefonumdan ses gelince bakışlarımı ondan ayırarak telefonu elime aldım. Bir mesaj görünüyordu. İsimsiz bir numaradan gelmişti. Merakla mesajın üzerine tıklayarak rehbere girdim. Üst numaraya basarak mesajı görünür hale getirdim.

" Çok masumsun Melez! Etrafında tehlike çok. Hiç kimeye güvenme! Hiç beklemediğin bir anda dünyan başına yıkılabilir. Dikkat etmen dileği ile küçük Melez. Tekrar görüşeceğiz. "  Kaşlarımı çatmış gelen mesajı okurken bu adamın kim olduğunu sorguluyordum. Melez derken kast ettiği neydi? Asansördeki adamdı bu. O da Melez demişti. Nergiz kokulu adamdı. Benden ne istiyordu ki? Beni tanımıyordu bile. Hayatımı benden daha iyi biliyormuş gibi yazması ise beni sinirlendiren hareketi olmuştu. Daha ben kendimi tanıyamazken onun böyle konuşması beni rahatsız etmişti. Neden bir anda böyle bir mesaj almıştım? Evet! Düşmanlarım vardı. Lakin dostlarım çok nadir bulunurdu. Bu mesajı atan kişi hangi niyetle bunu yapmıştı? İyiliğin kırıntıları mi yoksa kötülüğün külleri miydi bu mesajın cevabı! Kimdi bu adam? Kimsin Nergiz kokulu!

Katil Beni Seçti Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin