Bol bol yorum yaparsanız sevinirim. Yorum görmedikçe kitapla ilgili umudum tükeniyor. Bir kaç cümle bir yazsanız bana yeter. Sevdiğiniz ve sevmediğiniz yerlerii yazın ki bende ona göre gelecek bölümlerde sevdiğiniz yerleri daha çok gösteririm. Sevmediğiniz yerleri ise olabildiğince yazmamaya çalışırım. Bu arada ne kadar pozitif yorum olursa bölüm o kadar hızlı gelir. Valla gaza gelirsem günde iki bölüm bile atabilirim. Bilginize. 😘😜İyi okumalar dilerim hanem...
Bu adamı anlayamıyordum. Ne
yapmaya çalışıyordu? Neyin peşindeydi? Neden böyle davranıyordu? Amacı neydi? Kafamın için de bir çok soru dönüp duruyordu. Ne yapmaya çalıştığını çözmek o kadar zordu ki. Elzem gibi davranıyor olması ise bir ironiydi. Şuan yaptığını hangi anlamla yapmıştı? Neden böyle bir şey yapmıştı? Ne zaman gelmişti? Niye gelmişti?Sırtı bana dönük bir şekilde bana el kaldıran adamın elini tutuyordu. Sırtında belirginleşen kamburusu gerçekten sinirlendiiğini gösteriyordu. Ama neden?
" Hiç kimse ama hiç kimse benim kızıma dokunamaz. Canına mı susadın cihangir ağa. Haddine mi benim kızıma elini kaldırmak. " sonlara doğru sesi öyle bir yükselmişti ki koridorun içinde yankı yapmıştı.
" Elimi bırakasın Mirzan ağa. Neydu belirsiz bir kızı almışsın konağına. Kızın bellemişsin. Yakışırmı senin gibi bir adama. "
" Doğru konuşasın Cihangir. Doğru konuşasın. "
" Abimi öldürdü senin kızın. Bunu da mı görmezden gelirsin."
" Yeter!" dedim yüksek bir sesle. Mirzanı arkamda bırakarak cihangirle yüz yüze geldim. Gözyaşım artık yelkenlerini kaldırmıştı. Usul usul yanaklarımdan süzüldüğünü hissediyordum." Ben öldürmedim. Buraya gelirken zaten yaşama umudu yoktu. Ona rağmen elimden gelenin fazlasını yaptım. Ama dönmedi. Geri gelmedi. Beni suçlayamazsın. Suçlayacak birilerini arıyorsan o kişi ben değilim. Kullandığı araba sonucu zaten bir faciaya sebep olmuştu. Eğer suçlayacak birilerini arıyorsan git kullandığı arabada nasıl bir hasar olduğunu öğren. Kim bilebilir belki de düşmanlarınız sizden aldığı bir intikam, belki de kaderin küçük bir cilvesi. Bilinemez" bağırdığımdan dolayı boğazım yanmıştı. Cihangir sarsılmış bir şekilde bana bakarken Mirzanı kolumdan tutarak beni arkasına almıştı.
Birden havaya kalkan elini yumruk yapmış ve hiç beklemeden Cihangirin suratına indirmişti. Dev cüsesinden dolayı cihangiri göremesem de sarsıldığını yere yapışan bedeninden anlamıştım. Mirzan başını omzuna düşürerek yan bir şekilde bana baktığını hissetsemde Cihangirden gözlerimi alamamıştım. Yerde kanayan burnunu tutarak hırsla Mirzana bakıyordu. Mirzanı elini kolumda hisettiğimde irkilerek ona döndüm. Başıyla dışarıyı işaret etmişti. Dışarıya gel. Mesajını veriyordu. Burada işim bittiği için el mecbur kabul etmiştim.
Her şeye rağmen dik duruşumla oradan ayrılmıştım. Hiç kimsenin yüzüne bakmamıştım. Nasıl bakacaktım ki? Suçlu değildim elbette ama insan bakamıyordu işte. Üstümü değiştirmiş çıkışa doğru ilerliyordum. Sabah saatlerindeydik. Tahminimce saat dörde geliyordu. Ne kadar gitmek istemesem bile üstüm başım kan olduğu için eve gitmek ve üzerimi değiştirmem gerekiyordu. Çıkış kapısına vardığımda karşımda yedi kişiyi görmem afallamam sebep olurken adımlarım istemsizce yavaşlamıştı.
Ne yani onlarda mı az önce olanlara şahit oldu? Onların burada ne işi vardı peki? Neden gelmişlerdi? Baran baskın adımlarla yanıma gelip izin bile almadan elinde tuttuğu ceketini bana sarmıştı. Kollarımın üzerine bırakıp bir kaç adım geri gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Katil Beni Seçti
General FictionKoyu kahverengi gözleri vücudumun her santimini ezberlemek istercesine yoğundu. Arka fonda çalan müziğe eşlik ediyorduk. Elleri beni sıkı bir şekilde sarmıştı. Kahveleri buz mavisi gözlerimdeydi. Gözlerimi gözlerinden ayırmaz iken çalan şarkıyı mırı...