BERİL DALYA LEWİS...
Ellerimde biriken teri siyah askılı mini elbiseme sürttüm. Korkuyordum. Olacaklardan çok korkuyordum. O adamın benden istediği tek şey Mirzan Ağayı yerlebir etmemdi. Sağ omzumdan sarkan çantaya baktıkça gözlerim kararıyor, midem bulanıyordu. Bu mektup bir yıkımdı. Bir yere gömülen ve yalanlarla üstü kapanan bir ceset misali. Evet! Bir ceset misali bir olay gibiydi bu mektup. Mirzandan korkmama neden olan konuydu. Ondan korkuyordum. Ben tanıdığım bütün erkeklerden çok korkuyordum. Hepsi o adama benziyordu sanki. Bu Bende yarattığı psikolojik baskıydı değil mi? O adam beni yönetiyordu. Onun için bir kuklaydım. Ben onun varisiydim. Öldüğünde mirasını bırakacağı tek kişi bendim. Kendi yarattığı şaheseri bırakmak istemez öyle değil mi? Daha çocuk yaşta beni birbirinden zor sınavlara tabi tutmuştu. Ben onun varisiydim. Onu tek yenebilen kişi bendim. O da bunun farkındaydı. Bana baktığında gözlerinde saliselik bir zaman dilimi ile gelen korkuyu çok iyi biliyordum. Bu yüzdendi benden vazgeçmemesi. Ben onun için vazgeçilmezdim.
Hastaneden çıktıktan sonra karşıma çıkan ilk mağazaya girmiş, siyah bir elbise almıştım. Zor olmuştu ama bulmayı başarmıştım. Mağaza çalışanı bu kadar zayıf olmama uzun çaplı bir şok geçirse de kendine gelmesi en azından fazla vaktimi almamıştı. Hic bir şeyle uğraşmak istemediğim için yan tarafta bulunan kuaföre girmiş, saçımı da orada halletmiştim. O eve, o konağa gitmektense orada o işkenceye katlanmak bana daha cazip geliyordu. Evet! Benim için kuaför bir işkencedir. Şuan ise şirkete gelmiş asansörün durmasını bekliyordum.
Birkaç saniye sonra hissettiğim yoğun nergiz kokusu beni etkisi altına almıştı. Bunu seviyordum. Nergizlere aşığım. Kokunun odağını bulmak için başımı yan çevirmeye yeltendiğimde saçlarımda hissettiğim nefes kaskatı kesilmeme neden olmuştu. Dudağını kulağımın yakınında hissettim. " Herşeyin bir zamanı var Melez! " eli belimdeydi. " Ve sen tanıdığım bütün zamanlara aykırısın. " Dudakları yanağıma hafifçe sürtündü. Kapılar açıldı. Ve o an Nergiz kokuları gitti. Hissettiğim varlık gitti. Boşluk vardı sadece. Boşlukta dönüyor gibiydim. Evet! Boşlukta dönüyor gibiyim.
O ana kadar gözlerimi kapattığımın farkında bile değildim. Yavaşça gözlerimi araladım. Arkamı yavaşça dönerek o adamın kim olduğunu görmek istedim. Ama gitmişti. Karşımda sadece boşluk vardı. Korkmalı mıydım? Gereğinden fazla cesurum! Tedirgin mi olmam gerekiyordu? Çok rahattım. Bu kişinin bende bıraktığı etki herneyse beni tanıyor olmalıydı. Nergizler beni mıyıştırıyordu. O beni tanıyordu. Herşeyin bir zamanı var Melez! Demişti. Hangi zamandan bahsediyordu? Melez derken neyi kast etmişti?
Birçok yoldan çözüm üretmeye çalışıyorken son anda kapanma eşiğine gelen asansörden çıktım. Bu adamın bende bıraktığı etkiyi sevmemiştim. Sert ve baskın adımlarla ilerleyerek ofise girdim. İçerde her şirkette olduğu gibi etrafta koşuşturma hakimdi. Zerrin Aslan olduğunu düşündüğüm kişi yanıma gelerek geniş bir gülümseme sundu. Elini uzatarak kendini tanıttı. Kısa bir selamlaşmadan sonra kulise doğru ilerledik. Bir kaç dakika sonra ise kuliste herkes hazırlanmış sahneye çıkmam bekleniyordu. Stüdyonun içinde yirmiye yakın seyirci olacaktı. Bunu göz ucuyla baktığım sandalyelerden anlamıştım. Heyecanlı mıydım bilmiyorum ama korkudan dolayı yeliş gözlerimin mavinin tonlarına doğru ilerlediğini fark ediyordum. Aynaya her baktığımda yeşil gözlerim biraz daha mavileşiyordu. Bu ilk defa gerçekleşen bir durum değildi. Her korktuğumda gerçekleşen bir durumdu bu. Büyüleyici bir durum! Öyle değil mi:)
Derin nefesler alarak iki üç adım atarak perdenin önüne geldim. Yapamayacağım. Bu stresle, bu korkuyla oraya gidipte şarkı söyleyemem. Bu sefer olmaz. Bu sefer yapamam. Dolan gözlerimi başımı arkaya götürerek sildim. Hiç beklmedigim biç anda perdelerin açılması ile kaskatı kesilmiştim. Bunu yapmış olamazlardı değil mi? Ya ama Allah sizinde belanızı versin. Yeter ya. Sıkıntıyla nefes vererek sahneye çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Katil Beni Seçti
General FictionKoyu kahverengi gözleri vücudumun her santimini ezberlemek istercesine yoğundu. Arka fonda çalan müziğe eşlik ediyorduk. Elleri beni sıkı bir şekilde sarmıştı. Kahveleri buz mavisi gözlerimdeydi. Gözlerimi gözlerinden ayırmaz iken çalan şarkıyı mırı...