Bölüm 4

7.1K 267 34
                                    

(Düzenleniyor)


Akrabalardan nefret ediyorum yeminle ya. Kapının önünde ki kalabalık ile şimdi salon da oturuyorduk. Saat 18.00 dı. Herkes bana bakıyordu. Ben de kapının önünde bana hitaben konuşan adama bakıyordum. Amor benim önüm de dik bir şekilde oturuyordu. Ne kadar da desem normalleşmemişti. "Eee böyle birbirimize bakmaya devam mı edeceğiz acaba? Hayır tanışmayacaksak eğer ben Amor' u alıp bahçeye çıkacağım." Benim konuşmama ile Tuğra Bey başını salladı. Kalabalığın arasında aralarında en yaşlı olan kadın konuştu. "Ben babaannen Belgin. Yanım da oturan mendebur suratlı da deden Fırat." Fırat Bey dede elini uzattı. Ben tam ayağa kalkmıştım ki Amor hırlamaya başladı. Herkes bana ve Amor' a bakıyordu. Hızlıca yere çöktüm. Amor başını bana çevirdi ama bir gözü hala Fırat dede idi. "Amor sakin ol kızım. Bana zarar gelirse zaten sen müdahale edersin ama şu an bana zarar gelmeyecek." Türkçe anlıyordu ama İtalyanca komut alıyordu. Ya da İspanyolca. Amor buz mavisi gözleri ile bana baktı. Sorun yok dercesine gülümsedim. Amor da hemen dik bir şekilde oturdu ve art arda 3 kez havladı Fırat dedeye karşı. Kahkaha attım. "Tamam ay kızım sen nasıl istersen." Burnunun ucundan öptüm ve ayağa kalktım. Amor dikkatlice bana bakıyordu. Fırat dedenin önünde durdum ve elini öptüm. Ardından da Belgin babaannenin elini öptüm. Amor hala dikkatlice bakıyordu. O sırada abi tayfasının yaşlarında olan bir çocuk konuştu. Tabi sessiz olduğunu zannederek. "Kesin amcama ve yengeme beyli-hanımlı hitap ediyordur." Yumruklarımı sıktım ve başımı çevirdim ilk önce. Sonra da bedenimi. Ardından ağırlığımı bir ayağıma verdim, diğer ayağım ile yere vurmaya başladım. Kollarımı birleştirdim ve dudağımın tek kenarını güldürmek için kaldırdım. Ardından da tek kaşımı kaldırdım.

"Pardon da bundan sana ne. Anne-baba benim. İster isimleriyle istersem de farklı bir şekilde seslenirim. İşin olmayan şeylere burnunu sokma sakın. Sen zararlı çıkarsın." Burnundan güldü. Geri zekalı. "İlgilendirir beni. Amcam ve yengemin üzülmesini neden isteyeyim. Onlar için karışırım." Amor benim sinirlendiğimi anlamıştı. Ayağa kalkıp havladı. "Siediti." ( Yerine otur.) Sakin bir ses tonu ile söylemiştim. Amor da hemen oturmuştu.

"Büyüklerimden şimdiden özür dilerim ama bunu yapmak zorundayım. Kuzeninin olacak benim de sözde abilerim olan tayfaya da söyledim. Hatta bu sabah bile ufak çaplı tartışma da yaptık bu konu hakkında. Ne ben o kızım ne de siz benim bir şeyimsiniz. Açık ve net söylüyorum. Bana nasıl davranırsanız ben de size öyle davranırım. Bu bir. Benim zaten bir annem bir babam bir abim ve bir de ikizim var. Ve kuzenlerim var. Size hiç ihtiyacım yok. Bu iki. Eğer adam gibi davranacaksanız tamam. Ama yok biz salaklık yapacağız derseniz daha sonradan gelip kapım da kır gün kırk gece yatsanız bile sizi sallamam. Bu üç. Son olarak benimle konuşurken ses tonunuza dikkat edin. Yoksa yapacaklarımdan ben sorumlu değilim. Ve emin olun ki ters tarafım ile karşı karşıya gelmek istemezsiniz. Benim öfkem kimseye benzemem bu evi sizin başınıza yıkarım. Enkazın altında da can çekişirsiniz. Dönüp de bakmam." Sakin adımlarla yerime oturdum. Yani tekli koltuğa.

"Bu arada Amor bu akşam bir daha ayağa kalkarsa tutmam. Hatta direk saldırması için ben emir veririm. Ve param parça olursunuz. Ayrıca bu evin için de olan şeyler seni değil beni ilgilendirir." Yerimde iyice yaylandım. Birkaç dakika kimse den ses çıkmadı. Sonra aralarından birisi konuşmaya başladı. "Sesi duydunuz mu?" yanında ki çocuk ona döndü. "Ne sesi?" çocuk güldü ve arkasına yaslandı. "Ne sesi olacak. Kapak sesi. En sevdiğim ses. Ayrıca karşımda Fırat Ateş' in kız versiyonunu gördüm. Aşırı güzeldi lan." Tartıştığım çocuk sinirden kıpkırmızı olmuştu. Babam ortamda ki gerginliği yok etmek için boğazını temizledi. "Kızım amcalarınla tanış istersen. Başlıyoruz işte. Hadi Bismillah.

Belgin hanımın yanında oturan adam hafif öne çıktı ve konuşmaya başladı. "Merhaba canım yeğenim ben büyük amcan Bartu, eşim aslı. Şurada boy sırasına geçmiş veletler bizim oğullarımız. Şu laf söylediğin Kerim yanında ki Yağız ve Oğuz. Balmir var bir de. Ama o şu an da burada değil. Yakında gelecek. Gelince tanışırsın." Gülümsedim ve başımı salladım. Sonra üçlü koltukta oturan adam konuşmaya başladı. "Merhaba kızım ben Berk amcan, eşim Melek. Oğuz' un yanında oturan Adar ve yanında ki Yiğit. Tekli de otura da Mert. Bir de Ferhat var. Balmir gibi o da yurt dışın da yakın da o da gelecek." Başımı salladım. Berk amca daha sert ve olgun duruyordu. Küçük amcam olmasına rağmen. "Ben de Mihra. Sanırım tek kız çocuğuyum bu ailenin." Herkes güldü. Sonra Bartu amcam konuştu. "Neden korktun kızım?" etrafı gösterdim. "Ortam da toplam da 18 erkek var. 3 tane daha. Etti mi sana 21 erkek. Benimle beraber 5 tane kız var. Büyükleri saymıyorum. Tek kız benim. Korkmak değil benimkisi. Sadece uğraşmam gereken erkek sayısı 3 iken bir den 7 katına çıktı. Fazla yorulacağım demek oluyor bu." Arkama yaslandığım sırada telefonum çaldı. Miran arıyordu. Hemen açtım. "Efendim can yarım." Birkaç hışırtı oldu. Sonra Miran' ın sesini duydum.

SON'UN BAŞLANGICI (Düzenlenmiştir)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin