Bölüm şarkısı; Siz belirleyin.
Elmaslar, yakutlar, altınlar ve daha nice hoş mücevherler... Halt etmişti gözlerinin merceğinde. Gök kubbeyi inleten, bastığı yeri dize getiren afet-i devran. Kirpiklerini bir indirse, kainat alev alıp tutuşacak. Bir tebessüm etse, melekler önünde diz çökecek.
Yüzüne dokunduğum her an, içime kor bir ateş düşerdi; hem yakıp hem yıkardı. Değer miydi? Dibine kadar. Elini bir tutsam, ölüme kadar giderdim. Ondan uzak durduğum zamanlarda ise ölümü özlerdim. Öyle yakın, öyle uzak. Bir nefes kadar sıcak ve bir bakış kadar keskin. Kelimeleri bazen bıçak gibi. Gözleri baş döndüren cinsten; taşa çeviren. Gülüşünü görseniz, tav eder kendine hissizleri. Zekası taşa çevirir dünyanın gördüğü kıvrak dansözleri. Bir fotoğrafı var; siyah-beyaz, eski bir fotoğraf. Saçları rüzgardan biraz önüne gelmiş, tellerin arasından gözlerini hafif kısmış, kameraya odaklanmış. Dudakları serbest, ruju kahvenin en güzel tonuna hakim. Soğuk olduğu kadar bir o kadar da iç yakan bir fotoğraf.
Onu tanımayan anlayamazdı bu fotoğrafın şenliğini, güzelliğini ve parlaklığını. Can veriyordu, döngüyü sağlıyordu. Cemre düşmüştü onun ay yüzüne. Ay yüzlü ayal, bütün imkansızlıklara kafa tutuyor ve bana kucak açıyordu.
***
Afet-i Devran; Devrinin en güzel kadını.
Ayal; Kadın, eş."Gülüşünü görseniz, tav eder kendine hissizleri. Zekası taşa çevirir dünyanın gördüğü kıvrak dansözleri." -Sancak-Taladro-Canfeza: Gözümden Düştüğün An-