Y/N: Öncelikle bu kadar uzun ara verdiğim için çok özür dilerim. Ama Xiumin'in doğum günü olduğu için onun doğum gününe özel bir bölüm oldu diyebiliriz.
Bu bölüm benim için çok özel ve ciddi anlamda uzun bir bölüm bu yüzden bolca yorum istediğimi baştan belirtiyorum.
Keyifli okumalar.
Önceki Bölüm.
Chung Hei sesin geldiği yere döndüğünde Hea'nın kendisine doğru yürüdüğünü fark edince şaşırmıştı. Hea gelip Chung Hei'nin yanına oturdu.
"Merhaba ben Hea, içerde tanışmıştık. Hatırladın mı?" diye sordu Chung Hei ise yalnızca kafasını sallamakla yetindi.
"Chung Hei, sana bir şey sormam gerekiyor. Ne olursun doğru cevap ver. Eğer soruma cevap verirsen sana bir şey anlatacağım." dedi.
-
"Min Seok'u tanıyorsun... Öyle değil mi?"
Bu duyduğu karşısında Chung Hei ne diyeceğini şaşırmıştı. Bu karşısındaki kadın nereden biliyordu?
Bir kaç dakika duraksadıktan sonra "Şey... Tanıyorum evet." dedi.
"Nereden tanışıyorsunuz?"
"Biz şey... O benim şirketimde tasarımcıydı."
"Sadece bu olamaz aranızda bir şeyler olmadığına emin misin?"
Bu soru Chung Hei'ye biraz ağır gelmişti, 1 yıl öncesinde Min Seok'un ortadan kaybolmadan önceki hislerini ve 1 yıl boyunca çektiği vicdan azabını düşünüyordu. Neden Min Seok'un ortadan kaybolduğuna bir türlü anlam verememişti.
"Onun kaza geçirip hafızasını kaybettiğinden haberin var mı? O iki sene öncesine döndü Chung Hei. Onu bulduğumuz zamandan önceki iki sene içinde olan hiçbir şeyi hatırlamıyor. Bunun tıpta bir adı vardı neydi hatırlamıyorum ama kısa süreli bir hafıza kaybı yaşadı Min Seok. Doktor eğer ona yardımcı olursak hatıralarını geri geleceğini söyledi fakat bu bir sene içerisinde biz ona bu konuda pek yardımcı olamadık. Çünkü o unuttuğu iki sene içerisinde biz yoktuk. İçimden bir ses senin bu konu hakkında bir şeyler bildiğini söylüyor. Yoksa bunları sana anlatmazdım emin ol."
Hea ondan cevap bekliyor bir şekilde bakıyordu. O, Chung Hei'ye meraklı bir şekilde bakarken Chung Hei tutmaya çalıştığı göz yaşlarına artık hakim olmayı bırakmıştı. Min Seok olmadan geçen bir sene içerisinde onu defalarca kez düşünüp ağladığını hatırladı. Olayların bu kadar ciddi olabileceğini hiç tahmin etmemişti. Hep suçu kendisinde aramıştı. Hea onun ağladığını görünce Chung Hei söylemese de iş arkadaşı olmaktan daha fazlası olduğunu ve Chung Hei'nin de Min Seok'a karşı boş olmadığını anlamıştı.
Chung Hei içli bir şekilde göz yaşları dökerken Hea daha fazla soru sormanın iyi olmayacağını düşündüğü için onun elini tuttu ve "Bak ne diyeceğim, bir kaç gün sonra Min Seok'un doğum günü var ve biz ona sürpriz bir kutlama yapacağız. Sen de gelmek ister misin?"
Bunu duyunca Chung Hei böyle bir şey beklemediği için ne diyeceğini bilememişti. "Ben bilemedim ki. Bu doğru olur mu? Sizin için sıkıntı olmasın, sonuçta beni tanımıyorsunuz."
"Doğru olur, neden olmasın? Hem tanıştık işte. Ben seni davet ediyorum, benim davetlim olarak geleceksin."
Chung Hei hala şaşkın bir şekilde Hea'ya bakıyordu. Hea cevap gelmeyeceğini düşündüğü için ısrar etmekte kararlıydı çünkü Min Seok'un onu hala unutamadığını biliyordu. Chung Hei'nin şu an ki haline bakılırsa aralarında gerçekten duygusal bir yaşanmışlık vardı ve bu partiye gelmesi onların ilişkilerinde birbirleri için bir dönüm noktası olabilirdi. Belki Min Seok'un da bir şeyler hatırlanmasına yardımcı olurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökyüzünün Renkleri || Colors of the Sky (KİTAP OLUYOR)
RomanceAşk.. Bilinmez yolların çıkmaz sokağı. Bir kere aşık oldu mu insan, ölümüne açtıysa kalbini birine çıkışı yoktur o aşkın. Kaybetmek... Kalp bir kere kayboldu mu geri gelir mi? Korkuyorum.. Aşktan... Kaybetmekten.. Hayatın belki de bir resim ü...