♠ Bölüm 8 ♠

813 87 224
                                    




"P-Peki b-bu kadın?" dedi Chung Hei zorla yutkunurken. O sırada Min Seok'un pikaptaki plağı değiştirdiğini fark etti. (Y/N: Medyayı açın)
Normalde bu herkesin farkedebileceği bir ayrıntı değildi bu yüzden Min Seok birazcık şaşırmıştı bu Chung Hei'nin fark etmesine. "Bu kadını dikkatle bakmayan göremez. Sen, yani bu kadını gördün mü?" dedi Min Seok, Chung Hei'nin sorduğu soru ile alakasız olarak. Halbuki Chung Hei'nin resimde gördüğü ilk şey o kadındı çünkü manzarayı tanımıştı.
Kafasını evet anlamında salladiktan sonra uzatmayarak "Bu kadın kim?" diye kesin bir şekilde sordu bu sefer Chung Hei parmağını resimdeki kadnın üzerine koyarak. Bu hareketi, nedendir bilinmez Min Seok'un hoşuna gitmişti. Sert görünmeye çalışıp bu kadar tatlı olması her zaman Min Seok'un hoşuna gidiyordu. Aslında Chung Hei'nin sorusunu ilk anda anlamıştı ama anlamamazlığa vurmuştu bu da Chung Hei'yi biraz daha meraklandırmıştı.

Chung Hei Manzarayı tanımasına rağmen emin olmak istiyordu. İnatla sormasının nedeni buydu.

"O" dedi "Benim manzaramın en güzel parçası." dedi Min Seok Hayran bir şekilde yaptığı sanat eserine bakarken. Bi an gözleri Chung Hei ye kaydığında oldukça şaşırmıştı. Chung Hei'nin gözleri dolmuştu ne diyeceğini bilemez bir şekilde tabloya bakıyordu.

"Bu... bu.. Bu ben miyim?" diyebildi sesi titrerken. Yavaşça Min Seok'a doğru döndü. Min Seok hafifçe gülümsedi, bu gülüş evet anlamı taşıyordu cevap vermesine bile gerek yoktu Chung Hei onun cevabını anlamıştı çünkü.

Chung Hei'nin göz yaşları biraz daha artmıştı. Bu tesadüften gerçekten etkilenmişti nasıl olabilir de Chung Hei, onun en değerli şah eserinin baş köşesinde olabilirdi?Min Seok buna dayanamayarak ona sarıldı Chung Hei'yi her zaman onun bu şefkatli tavrı sakinleştirebiliyordu. Chung Hei sakinleşene kadar öylece sarıldılar. Chung Hei sakinleşince geri çekilip Min Seok'un şefkat ve aşk dolu gözlerine baktı Min Seok'ta ona bakıyordu. (Y/N: yazar burayı yazarken öldü) Chung Hei'nin gözleri yavaşça Min Seok'un diğer yüz hatlarına kaydı o bayıldığı zamanhastanede başında beklerken onun yüz hatlarını incelemişti ama o, ona böyle bakarken hiç yapmamıştı bunu. Onun Aşk dolu gözleri onu kendinden geçirmeye yetiyordu. Dudaklarına baktı, nefes kesen gülüşünü hayal etti, bunu yaparken kalbi yerinden çıkacak gibi atıyordu. Hala sarıldıkları için Min Seok bunu hissetmişti onun kalbi de aynı şekilde göğüs kafesini delmek istercesine atıyordu. Chung Hei de onun kalbini hissediyordu.

"B-ben seni..." dedi Min Seok.

Tam bu sırada her zaman olduğu gibi Chung Hei'nin telefonu çaldı ve büyü bozuldu. (Y/N: Ah vurmayın ama benim ne suçum var)

Chung Hei hemen sehpanın üzerine koyduğu çantasından telefonunu çıkardı ve kulağına dayadı.

"Buyrun?"

"Evet benim?"

"Efendim?"

"Anlayamıyorum. Bu nasıl olabilir?"

"Tamam hastanenin adresini vereblir misiniz hemen geliyorum."

Kulağında telefon dayalıyken çatasından ufak bir not defteri çıkardı ve bir kaç şey not ettikten sonra teşekkür ederek telefonu kapattı.

Bu sırada Min Seok ona soran gözlerle bakıyordu. Bu sefer romantik ortamlarını bozanın kim olduğunu merak ediyordu açıkçası.

Chung Hei çantasını topladıktan sonra ona soran gözlerle bakan Min Seok'a baktı ve özür diler bakışlarla acilen çıkması gerektiğini söyledi. Çıkarken ilaçlarını almayı unutmamasını da söylemeyi ihmal etmedi. İşi biterse akşama gelemeye çalışacağını o zamana kadar yatıp dinlenmesini de ekleyip onunla vedalaştıktan sonra gitti.

Gökyüzünün Renkleri || Colors of the Sky (KİTAP OLUYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin