Y/N: Merhaba ne yazık ki benim diğer bölümler gibi belli tarihlerde sınav aralığım yok bu yüzden her dakikası yoğun geçen bir insanım :'( Hikayelerim hep aklımda ama vakit ayıramıyorum sevgili okur ne olur bana kızma. :'( Uzun bir aradan sonra YB gelince özlediğiniz için ilgi göstereceğinizi umuyorum. Umarım beni yanıltmazsınız. Sizi bölümle baş başa bırakayım ben ^^
Medya: Yatakta yatan Sehun -_-
Müzik önerisini unutmayın özel seçtim onu. *I Don't Wanna Love Somebody Else*
Bu bölüm tatlı bir yiyeceğe ithaf edilmiştir.
Önceki Bölüm:
Şirkete girince pek çok kişiden kısa saçın ona yakışmış olduğuna dair övgüler aldı bu çok hoşuna gitmişti. Toplantı yoğun geçmiş ayrıca uzun sürmüştü ve bu süre içinde Chung Hei, Yun Jae'den hastaneye gelip gelmeyeceğine dair sorular içeren ve Sehun'un durumunda sıkıntı olduğunu bildiren bir sürü mesaj almıştı. Aklı toplantı boyunca Sehunda kalmıştı. Toplantıdan sonra Min Seok odasına onu görmeye geldiğinde ona gerçekten bir şey diyemedi ondan özür dileyip oradan ayrılmak zorunda kaldı.
Min Seok ise bir şey diyemeden onun arkasından bakakaldı.
~
"Sehun? Ben geldim." dedi Chung Hei yatan Sehun'un elinden tutarken. Sehun uyuyordu ve yüzünde nefes alması için oksijen maskesi vardı. Yun Jae, Chung Hei'ye Sehun'un bayılmadan önce onun adını sayıkladığını söylemişti.
Aslında Yun Jae neden Chung Hei'nin ismini sayıkladığını bir türlü çözememişti. Sehun Chung Hei'yi öldü sanarken birden Karşısına çıkması yüzünden olduğunu düşünerek kendini avutuyordu (Y/N: Yavrucak)
Sehun niye bayılmıştı o iyileşiyordu hani? Chung Hei bunun nedenini merak etmiş doktora sormuştu.
Sehun, Chung Hei'nin sesini duymuştu yavaşça gözlerini açtı ve onun endişe dolu yüzüne baktı. Aynı oda da bulunan Yun Jae, Sehun'un gözlerini açtığını görünce, ona yaklaştı ve "Sehun, beni korkuttun. Şimdi nasılsın? Iyi misin? Doktorun yatman gerektiğini söyledi. Dinlenirsen bir şeyin kalmazmış. Baygınken sürekli sayıkladın. Nasıl hissediyorsun?" diye taramalı tüfek misali cümleleri ardı adına sıraladı. Onun bu hareketi Chung Hei'ye garip gelmişti, aslında gelmemesi gerekiyordu Yun Jae'nin onun için endişelenmesi gayet normaldi. Bayılırken o yanındaydı tamam baygınken Sehun Chung Hei'nin adını sayıklamış olabilirdi ama 2 sene boyunca Sehun'un yanında olan Chung Hei değil Yun Jae'ydi.
Sehun kafasını yavaşça endişeli bir şekilde ona doğru yaklaşan Yun Jae'ye doğru çevirdi ve "Lütfen.. Bizi biraz... yalnız bırakabilir misin?" dedi. Yun Jae, Sehun'un kendisinden bir şey isteyeceğini düşündüğü için bu duyduğu karşısında gözleri büyüdü şaşırmıştı ve ayağa kalkarak "T-tamam ben kapının yakınlarında olacağım bir şey olursa seslenirsin." dedi. Sehun hafifçe gülümseyerek kafasını salladı. Bu gülümseme azıcık, çok azıcıkta olsa Yun Jae'yi mutlu etmişti. Sehun'u gerçekten seviyordu. Ya Sehun? O neler hissediyordu Yun Jae ye karşı? Yun Jae bunu sürekli düşünüyordu. Kafası yine bu soru ile meşgulken Sehun'a verdiği sözü tutup yavaşça dışarı çıktı.
Sehun, Yun Jae'nin çıktığından emin olduktan sonra Chung Hei'ye dönüp gülümsedi ve "Benim için endişelendin değil mi?" diye sordu. Chung Hei tabi ki endişelenmişti. Hem de çok. Sehun'un doktoru Kalbinde bir sıkıntı olduğunu belirtmişti Chung Hei ona merakla sorduğunda. Yavaşça kafasını salladı gözleri dolmaya başlamıştı Chung Hei'nin. "Ufak bir sorun." dedi Sehun "Büyütecek bir şey yok."
İşin garip yanı yatakta yatan Sehundu ve Chung Hei'yi Sehun teselli ediyordu. Chung Hei ufak bir sorun olduğunu düşünmüyordu sonuçta Sehun iyileşmeye başlamışken böyle bayılması ve doktorun dediği gibi kalbinde sorun olması normal bir durum olamazdı. "Ama" dedi Chung Hei gözünden bir yaş süzülüp Chung Hei'nin avucunun içindeki Sehun'un elinin üzerine düştü. "Sen hani iyileşiyordun? Bayılmaman gerekmez mi?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökyüzünün Renkleri || Colors of the Sky (KİTAP OLUYOR)
RomanceAşk.. Bilinmez yolların çıkmaz sokağı. Bir kere aşık oldu mu insan, ölümüne açtıysa kalbini birine çıkışı yoktur o aşkın. Kaybetmek... Kalp bir kere kayboldu mu geri gelir mi? Korkuyorum.. Aşktan... Kaybetmekten.. Hayatın belki de bir resim ü...