7. Bölüm
Minseok uyuyan kızı incelerken, kız birkaç dakika sonra yavaşça uyandı ve nerede olduğunu anlayınca birden doğruldu ve tuttuğu eli bıraktı. MinSeok onun bu haline gülümseyerek karşılık verdi.
Chung Hei, Minseok'un da uyanmış olduğunu fark edince hemen "Nasılsın?" diye sordu.
Bu soru karşısında MinSeok, zaten yüzünde olan gülümsemeyi daha da büyüterek "Ben iyiyim asıl sen iyi misin? Uyuyakalmışsın boynun ve belin ağrımış olmalı." dedi.
Haklıydı Chung Hei'nin boyunu ve beli fena tutulmuştu. Chung Hei ayağa kalkıp kollarını kaldırıp iyice gerindikten sonra "Ben iyiyim."dedi. "Dün beni nasıl korkuttun bilemezsin şimdi iyi olmana sevindim. Hemen doktora uyandığını haber vereyim." diyerek odadan çıktı. Chung Hei'nin sevimli tarzı yüzünden mi bilinmez hal ve hareketleri MinSeok'a çok tatlı gelmişti. Normalde onu hep sert duruşlu ve resmi konuşan bir şekilde görürdü. Ama bu gün mini, çiçekli beyaz elbise ve saçını tepesinde toplaması ona bambaşka bir hava katmıştı. Onun bambaşka bir yüzünü görmüştü.
İçeriye elinde not defteri olan bir doktor yanında bir hemşire girdi Chung Hei de peşleri sıra geldi. Doktor gerekli kontrolleri yaptıktan sonra her şeyin normal olduğunu ve Min Seok'un istediği an taburcu olabileceğini söyledi.
Chung Hei, hastane masraflarını halletmişti bile. Onun yüzünden olmuştu ve bu nedenle kendini Minseok'a karşı gerçekten sorumlu hissediyordu. MinSeok'u öylece bırakmaya niyeti yoktu onu evine kadar bırakmaya niyetliydi. Hastaneden çıktıklarında kapının önüne şöförü gelmişti bile.
MinSeok bir apartmanda en üstteki dairede yaşıyordu. Evin önüne geldiler. MinSeok, kapının önüne parkedilmiş arabasını görünce şaşırdı önceki gün Chung Hei'yi o almıştı ama sonra restoranda bayılmıştı ve ambulansla acile gelmişti, yani arabasının orada kalmış olması gerekiyordu. Chung Hei, MinSeok'un şaşkınlığını görünce gülümsedi "Dün şöförüm, sen bir daha gidip almakla uğraşma diye arabanı evinin önüne getirdi." dedi arabanın anahtarlarını Minseok'a uzatırken, onun bu düşüncesi MinSeok'un oldukça hoşuna gitmişti. İnceydi, Chung Hei'nin her hareketinde Min Seok ona saha çok vuruluyordu.
Şöför tarafından ikisine de kapı açıldı. MinSeok, Chung Hei'nin de indiğini görünce şaşırdı ama içten içe onunda evine gelmesini diliyordu. Umarım o da gelir diye içten içe düşünürken "Seni böylece bırakmamı bekleme benden dün benim yüzümden başına gelenlerden sonra seni bir süre yalnız bırakamam." dedi Chung Hei. Bunun üzerine birlikte MinSeok'un evine girdiler.
MinSeok, Chung Hei'ye bir şey içmek isteyip istemediğini sorunca Chung Hei "Buraya bana hizmet edesin diye gelmedim. Aksine ben sana hizmet edeceğim bu yüzden şimdi güzelce rahat bir şeyler giy üzerine ve dinlen lütfen." dedi. Bunu kendini sorumlu hissettiği için yaptığını sürekli kendine tekrarlayıp duruyordu ama MinSeok iyi sayılırdı. Sadece içmesi gereken ilaçlar dışında pekte birşeyi kalmamıştı alında. MinSeok, salonun başköşesinde duran pikaba bir plak yerleştirip (Mediayı açın lütfen) giyinmek için odasına geçtiğinde *Çok mu abartıyorum?* diye geçirdi içinden. Çalan müzik Canon'un keman versiyonuydu ve Chung Hei Canon'a ve keman'a bayılırdı. MinSeok'un da onun gibi Canon seviyor olması çok hoşuna gitmişti.
Kendisini müziğe kaptırmıştı bile koridorda asılı olan bir çoğunu sergide gördüğü sanat eserlerini tekrar incelemeye başladı. Fırça darbeleri harikaydı MinSeok'un gerçek bir sanatçı olduğunu düşünüyordu. Dinlediği müzikler bile Chung Hei'nin onun sanatçı olduğunu söylemesi için yeterliydi. Ellerini arkasında kavuşturmuş müziğinde verdiği havayla meraklı bir çocuk gibi bütün eserleri inceliyordu. Bir eserin önüne geldiğinde önce bir durakladı bu eser galeride de dikkatini çekmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökyüzünün Renkleri || Colors of the Sky (KİTAP OLUYOR)
RomanceAşk.. Bilinmez yolların çıkmaz sokağı. Bir kere aşık oldu mu insan, ölümüne açtıysa kalbini birine çıkışı yoktur o aşkın. Kaybetmek... Kalp bir kere kayboldu mu geri gelir mi? Korkuyorum.. Aşktan... Kaybetmekten.. Hayatın belki de bir resim ü...