♠ Bölüm 1 - Anılar ♠

2.6K 161 60
                                    

2 sene önce;

"Ahh dur! Yavaş sür yavaşlaaaaaaa görmüyor musun?"  Chung Hei emniyet kemerine sarılmış ve sıkıca gözlerini kapatmış bir şekilde Sehun'a bağırıyordu. Sehun ise dikkatini toparlamaya çalışıyor fakat Chung Hei'nin ona bağırışlarından dolayı odaklanmakta sıkıntı yaşıyordu.

BOMMM!!!

Sehun, son anda frene yüklendiyse de hiç bir faydası olmamıştı.

~~~~~~

Günümüz;

Chung Hei çok sıkılmıştı, duvarda asılı duran saate baktı 16.56 yı gösteriyordu mesai bitimine 4 dakikası kalmıştı. Çantasını topladı masasını düzene soktu ve odasından çıktı. Chung Hei'yi  gören herkes ona eğilerek selam veriyordu. Chung Hei ise karşılık veriyordu fakat çokta umursamıyordu şirketten çıkıp şoförünün kapının önüne getirmiş olduğu aracına bindi. Aracın camları içeriyi göstermeyecek şekilde koyuydu ama o buna rağmen içeride kalmak yerine camı açıp dışarıyı izlemeye başladı.

Evinin bahçesine geldiklerinde şoföre evin kapısına kadar gitmek istemediğini biraz dolaşmak istediğini  söyleyip bahçenin ortasında araçtan inmeyi tercih etti. Biraz temiz hava almanın iyi geleceğini düşünüyordu gün boyu ofiste oturmak ona göre bir şey değildi. Çok bunalıyordu, zorunda olmasa yapmazdı bu işi. Kocaman bahçede ağacın altında duran banka oturdu, gözlerini kapatıp temiz havayı içine çekti... Ne kadar öyle kalmıştı bilmiyordu saatine baktı 19.05'i gösteriyordu. "Çoktan bir kaç saat olmuş bile" diye geçirdi içinden. Yavaş yavaş evine yürümeye başladı. Kocaman bir bahçenin ortasında devasa büyüklükteydi, bu kadar büyüğüne ne gerek var diye düşündü hep ailesi yüzünden istemediği bir hayat yaşamak zorunda kalmıştı. Eve girdi onu gören hizmetçilerde saygıyla eğilmişti.  Yemeğini yedi ve odasına geçti üstüne rahat bir şeyler geçirdi  müziğini açtı (Sizin için seçtiğim parça devreye giriyor burada lütfen bir göz atın çok değer verdiğim bir parçadır...) deşarj olması gerekiyordu ve kendini yatağa attı. Anılar sebebiyle göz yaşlarına engel olamıyordu müziğin derinliklerinde yok olurken uyuyakalmıştı.

Saatin alarmı ile ayağa fırladı, yeni bir iş gününe uyanmak onun için gerçekten zor oluyordu her sabah. Hazırlanıp onu almaya gelen aracına bindi, bugün şirketinin galerilerinden birinde bir sergiye davetliydi. Oraya gittiğinde büyük bir kalabalık vardı, konuşma yapıldı. Konuşma bitince konuşmayı yapan galeri müdürü galerilerin bağlı olduğu şirketin varisi olduğu için Chung Hei'yi onur konuğu ve ev sahibi olarak konuşmasını yapmak üzere sahneye davet etti. 

Sahneye çıktığında sahne spotları sebebiyle biraz zorlanmıştı çok göz alıyordu bu ışıklar. Konuşmasını yaptı, bu olayı hiç sevmiyordu ama her zaman yapmak durumunda kalıyordu. Alkışlar içinde yerine geri döndü. 

Konuşmalar bittiğinde galerideki sergiyi etrafındaki birkaç iş adamı ile birlikte gezmeye başladı. 'Sergi sahibi sanatçı, çok yetenekli bir ressam olmalı' diye içinden geçirmeden edememişti, hayranlıkla resimleri incelerken. 

Bir resme geldiğinde durdu, bu resimde çok güzel bir deniz ve gün batımı manzarası vardı. Renkler yakından ne kadar karmaşık görünse de uzaktan büyük bir uyum ve ahenk içerisindeydiler. 

Resmi yakından incelemeye devam ederken birden resmin ortasında arkası dönük bir şekilde kuma oturmuş ve manzarayı izleyen kadın dikkatini çekti. Bu kadını resmi derinlemesine incelerken anca fark edebilmişti. Resme bakarken içinde ressamla tanışma arzusu ile yanıp tutuşmaya başlamıştı. 

Her 3 resimden birinin arasında dikilen görevlilerden birine el işareti yapıp onu yanına çağırdı. "Bu resimleri yapan ressam nerede acaba? Bildiğim kadarıyla konuşma yapmadı öyle değil mi? Umarım buralarda bir yerlerdedir. Onunla tanışmak istiyorum." dedi parmağı ile manzara resmini işaret ederken. Chung Hei'yi dikkatle dinleyen görevli elini başına götürerek emredersiniz işareti yaptıktan sonra Chung Hei'nin yanından ayrıldı. Beklerken Chung Hei, gözlerini resimden ayırmıyordu.

Bir süre sonra Chung Hei'nin yanına rahat ama şık kıyafetler giymiş ve başına kırmızı ressam şapkası takmış hoş bir adam geldi. Tarzı sergi açılışının ciddi havasına biraz tezat olsa da çok hoş bir adamdı bu.

Chung Hei, bu kadar resmi kıyafetli insanın arasında böyle rahat giyinmiş birini görünce şaşırmıştı, gelen adam Chung Hei'nin şaşkın ve anlam vermeye çalışan bakışları karşısında gülümseyip ve konuşmaya başlamıştı.

Chung Hei bi anlığına adamın gülüşüne odaklandı ve bu yan gülüşünün ne kadar tatlı olduğunu ayrıca bu adama ne kadar yakıştığını düşünmeden edemedi.. "Merhaba efendim adım Min Seok. Bu serginin sahibi olan ressam benim, ben de bana sergi açabilmem için sunduğunuz galeri nedeniyle teşekkür etmek için sizinle tanışmak istiyordum." dedi elini uzatırken gülümsemesini hiç bozmadı. Chung Hei de bu gülümseyiş karşısında kendine hakim olamamış ve ufak bir tebessüm etmişti. Kendisine uzatılan ele uzanıp tokalaşmıştı.

"Ben de Chung Hei, Paradise Şirketlerinin yeni Ceo'suyum." derken Min Seok anladım manasında kafasını sallıyor bir yandan da gülümsemesini büyütüyordu.

Tanışma faslı geçtikten sonra Chung Hei dayanamayıp "Resimleriniz çok güzel, çok yeteneklisiniz." dedi manzara resmini göstererek. "Bu resmi gördükten sonra içimde sizinle tanışmak için karşı konulamaz bir istek duydum."

MinSeok " Çok teşekkür ederim efendim." dedi ve devam etti "Bu resmi 2 sene önce gittiğim bir yaz tatilinde yaptım. Tüm resimler arasından en çok bunu beğendiniz sanırım." dedi.

Chung Hei kafasını 'Hayır' anlamında sağa sola salladıktan sonra "Hayır tabi ki sadece bunu değil hepsini çok beğendim, cidden müthiş yeteneklisiniz." dedi başını saygıyla aşağı yukarı sallamıştı ve birlikte galeriyi gezmeye başladılar. "Bunu geçen sene evimin bahçesinde yapmıştım." Chung Hei hala gözlerini az önceki tablodan alamamış olsa da bir yandan ona tablolarını anlatan Min Seok'u dinlemeye çalışıyordu.

"Bunu da-" "Şirketimizde ressam olarak çalışmak ister misiniz? Sizin gibi yetenekli bir sanatçıya dekorasyonları yaptırmak benim için büyük bir onur olur." dayanamayıp Min Seok'un lafını kesmişti Chung Hei. Lafının kesilmesiyle neye uğradığını şaşırmış olan Min Seok, karşısındaki kadının söylediklerine anlam vermeye çalışarak Chung Hei'nin gözlerinin içine baktı ve gülümseyerek bunun çok ani bir teklif olduğunu ve  düşünmesi gerektiğini söyledi. 

Chung Hei'nin, Min Seok'u bırakmaya niyeti yok gibi görünüyordu ve "Tabii lütfen bir düşünün, yarın akşam müsaitseniz eğer ayrıntıları akşam yemeğinde konuşmak isterim. "dedi. Min Seok yarına kadar sürenin yeterli bir süre olduğunu söyleyerek bu güzel yemek teklifini kabul etti.

Chung Hei saatine baktı yetişmesi gereken bir şirket toplantısı vardı daha fazla geç kalmadan bir an önce gitmesi gerekiyordu. Cüzdanından kartını çıkarıp Min Seok'a uzattı, kartı gören Min Seok da cebinden renkli bir kart çıkartarak Chung Hei'ye uzattı ve bu ikili yarın akşam güzel bir iş yemeğinde buluşmak için randevulaşmış oldular.

Sevin bu hikayeyi

Gökyüzünün Renkleri || Colors of the Sky (KİTAP OLUYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin