♠ Bölüm 15 ♠

652 67 206
                                    

Hola! COTS'u ne şartlarda yazıyorum bir bilseniz. Bu hikayeye olan ilgi biraz az gibi, bu yüzden uzun süre boyunca odaklanıp yazmadım. Yine de çok sevdiğim bir hikaye olduğu için ilhamlarım gelir gelmez yazıp az sayıda da olsa takipçilerimi merakta bırakmiim dedim. Bu yüzden ilginizi eksik etmeyin. Bol bol yorum istediğimi peşinen söylüyorum. Hayatımda yazdım(diğer hikayelerimde dahil) en uzun bölümlerden biri oldu. Yorum yapmazsanız darılırım valla.

Medya: Adı geçen yakışıklılar Soldaki Eddy, sağdaki Chang Wook ve Ice pond okurken dinlemenizi öneririm.

Önceki bölüm

"Yardımcı olmamı ister misiniz efendim?" garson un sesi Luhan'ı daldığı yerden geri getirdi. "Ah.. Hayır teşekkür ederim. Bir arkadaşım bekliyor, onun yanına gelmiştim." diyerek bütün cesaretini toplayıp Hye Son'un yanına doğru yürümeye başladı.

-

"Ah şey merhaba.." derken ayaga kalktı güzel bayan, Chung Hei ile görüşeceğini düşündüğü için Luhan'ı gördüğüne şaşırmış gibiydi.

Aynı şey Luhan'ı da şaşırtmış olmasına rağmen bozuntuya vermeden "Chung Hei'nin başka bir işi çıktığı için gelemedi. Ben, bir kaç günlüğüne onun misafiriyim." dedi.

Hye Son anladığını belirtir bir şekilde başını salladıktan sonra gülümseyerek Luhan ile tokalaşıp, ona oturmasını söyledi.

Luhan, Hye Son'un onu hatırlayıp hatırlamadığını çok merak ediyordu ama sormaya cesareti yoktu. Luhan'ın konuşmayacağını düşündüğü için kendisi konuşmaya başladı. "Chung Hei ile nereden tanışıyorsunuz?" bu sorusu Luhan'ın az önce aklından geçen soruyu çoktan yanıtlamıştı bile.

İkili siparişlerini verdikten sonra kendilerini birbirlerinin büyüsüne kaptırıp deriin bir sohbete dalmışlardı bile.

-

Chung Hei bir saate yakın lavaboda durmuştu. Makyaj kalıntılarının iyice silindiğinden emin olduktan sonra oradan çıktı. Sergi devam ediyordu, orayı hemen terk etmek için hızla çıkışa yönelmişti ki bir eserin dikkatini çekmesi ile durmak zorunda hissetti kendini.

Bu eser.... Bir kadın portresiydi... Bu resim önden değil de yandan yani profilden çizilmişti. Resimdeki kadın, saçları rüzgarda dalgalanırken, kumların üzerine serdiği trençkotuna oturmuş, gün batımını seyrediyordu.

Bu resimde manzara vardı ama manzaradan çok, kadın ön plana çıkmıştı. Resmin boyutu neredeyse iki metreydi ve çok fazla detay vardı. Resmi incelerken kadının yüz ifadesi ilgisini çekti. Kadının ifadesi, ne mutlu, ne mutsuzdu. Arada kalmış gibiydi, gözleri uzaklara dalmıştı ama bu dalgınlık ona huzur veriyor gibiydi. Resim çok büyük olduğu için bir duvarı neredeyse kaplıyordu ve önünde çok sayıda kişi vardı. Sonra dikkatini kadının saçları çekti sarıydı aynı şu anda Chung Hei'nin olduğu gibi ama bu kadının saçları uzundu, şu an Chung Hei'nin saçları kısa sayılırdı bir yıl önce kestirdiğinden bu yana çok uzamamışlartı... Sonra biraz daha dikkatle bakınca bu kadının aslında kendisi olduğunu fark etti. Çok şaşırmıştı gözleri dolarken ne yapacağını bilemez bir şekilde bir süre öylece kaldı ama sonra fark edilmeden çıkması gerektiği aklına geldi.

Tam kapıdan çıkıp yürümeye başladığı sırada arkasından biri onu kolundan tuttu. Chung Hei onu kolundan yakalayan kimse keşke onu fark etmemiş olmasını dileyerek yavaşça onu yakalan kişiye doğru döndü.

-

Flashback 1 yıl önce

Min Seok'un ağzından

Gökyüzünün Renkleri || Colors of the Sky (KİTAP OLUYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin