Bu bölüm çok değer verdiğim bir yazar ve çok ama çok sevdiğim kuzenim olan @herkeskalpbenya nickli fıstığa söz verdiğim için yazılmış bir bölümdür. O nedenle ona ithaf edilmesi gerektiğini düşünerek ona ithaf ettim. İyi okumalar.
Yaklaşık 1 yıl sonra (Y/N: Zamanı ileri sardığım için üzgünüm:( Vurmayın bana sayın okurlarım. )
Chung Hei bir iş seyahati için Çin'e gelmişti. İşi bitmişti ama bir kaç gün tatil yapmak ve Çindeki arkadaşları ile vakit geçirmek amacı ile bir kaç gün daha kalmaya karar vermişti. Bu gün Luhan ile buluşacaktı. (Hatırlatma: Üniversitede Sehun'un sınıfındaydı Luhan) Üniversitede geçirdikleri güzel zamanların çoğunda Luhanda vardı. Luhan, Chung Hei için önemli bir insandı. Onunla görüşeceği için heyecanlanmıştı. Luhan üniversiteyi bitirdikten sonra Çin'e geri döndüğü için mezun olduktan sonra görüşememişlerdi.
Luhan'ın Chung Hei'yi çağırdı kafe oldukça nezih bir ortama sahipti. Tam Chung Hei'nin hoşuna gidebilecek bir tarzı vardı kafe'nin Luhan ile ortak zevkleri olduğunu hatırladı. Sehun ile de zevkleri uyuşurdu ama bazen Luhan ile sohbet ederken ikiz olduklarını düşünürlerdi. "Nasılsın?" Luhan kollarını açıp Chung Hei ye doğru yürürken sormuştu. "Teşekkür ederim." dedi Luhan'a sarılarak karşılık verip kendisine gösterilen yere otururken.
Uzunca bir süre eskilerden sohbet ettiler birbirlerini gerçekten özlemişlerdi. Bu Chung Hei'nin hoşuna gitmişti. Kafası dağılmıştı. Üniversite zamanları çok güzeldi o zamanları hatırlamak Chung Hei'ye ayrı bir huzur veriyordu. Luhan, Chung Hei'nin çok yakın arkadaşıydı araya onca sene girmesine rağmen sanki hiç zaman geçmemiş gibi vakit geçirebiliyor olmaları gerçekten güzeldi. Luhan hararetle Çin vatandaşı olmasına rağmen Çinde yaşamanın ne kadar zor olduğunu anlatırken Chung Hei bunları düşünüyordu. Chung Hei sohbete katkı sağlamak amaçlı kafeyi bulmaya çalışırken ne kadar zorlandığından bahsetmişti. Konu konuyu açıyor sohbet uzadıkça uzuyordu. Konu Sehun'a gelince Luhan başlarına gelen olayı duyduğunu ama Sehun'u bir türlü görmeye gidemediğini söylemişti. Hatta olayı Sehun'un tarafından duydu için ilk önce Chung Hei'nin öldüğünü öğrendiğini söyledi. Chung Hei bunu daha öncede duymuştu ama Sehun dışındaki insanlara da aynı yalanın söylenmesi canını sıkmaya yetmişti. Niye insanlar bahsedilen kişi ölmediği halde öldüğü yalanı söyleyerek karşı taraftakileri üzerdi ki. Bunu bir türlü aklı almıyordu. Bunu düşünürken Sehun'un annesine lanet okumayı da ihmal etmedi.
Chung Hei durgunlaşınca Luhan bunu fark edip "Ama sonra Paradise Şirketlerinin yeni başkanı açıklanınca ekranda seni görüp ölmediğini öğrendiğim için çok ama çok mutlu oldum." dedi. Chung Hei, Luhan'ın çabasını fark etmişti. Ve gülümseyerek konuyu değiştirdi. "Hye Son... Onu hatırlıyor musun?" bu duyduğu isim karşısında Luhan'ın gözleri parlamıştı. Hızla kafasını salladı. Onun ismini duymak bile Luhan'a heyecan vermişti. Chung Hei, Luhan'ın tepkisi karşısında kocaman gülümsedi.
Chung Hei gülümseyince Luhan "Hye Son ile tekrar görüştünüz mü peki?" diye sordu.
Chung Hei ile Hye Son tekrar karşılaşmışlardı ve Hye Son onu hatırlamıştı. Sonrasında bir kaç kez kız kıza kaynatmak ve aynı şu an Luhan ile yaptığı gibi eskileri yâd etmek amaçlı buluşmuşlardı. Chung Hei bu soru karşısında 'evet tabii' anlamında başını salladı. Luhan sevinmişti tabi bunu dile getirmemişti ama yüz ifadesi bunu açık saçık belli ediyordu. Chung Hei'nin hiç çöpçatanlık deneyimi olmamıştı ama Luhan'ın verdiği bu tepki karşısında bir kerecik olsun denesem mi diye düşünmeden edemedi.
|Flashback|
Hye Son minyon yapılı ama bir o kadar da alımlı bir kızdı. Erkekler yanından geçerken ona bakar sonra dönüp bir daha bakarlardı. Ama Hye Son hiç bir erkeğe yüz vermez sadece kızlarla takılır ve ders çalışırdı. Yani biraz inek bir tipti, galiba onun alımlı olmasındaki etkenlerden biride buydu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökyüzünün Renkleri || Colors of the Sky (KİTAP OLUYOR)
RomanceAşk.. Bilinmez yolların çıkmaz sokağı. Bir kere aşık oldu mu insan, ölümüne açtıysa kalbini birine çıkışı yoktur o aşkın. Kaybetmek... Kalp bir kere kayboldu mu geri gelir mi? Korkuyorum.. Aşktan... Kaybetmekten.. Hayatın belki de bir resim ü...