♠ Bölüm 20 - Final ♠

627 61 146
                                    





2 Yıl Sonra

"Anee! E-h baptım!" dedi Min Hei, Chung Hei'nin yanına haber vermek için gelip sonra hızla oradan uzaklaşırken.

Chung Hei, sulu boya fırçasını hızla bardağın içine geri atıp, ondan hızla uzaklaşmakta olan Min Hei'nin peşinden koşarken bir yandan da yakınıyordu. "Min Hei, yine mi? Tuvaletin gelince bana söyle demiştim." sonunda onu belinden yakalayıp kendine doğru çekerken "Gel buraya minik yaramaz anneden kolay kolay kaçamazsın öyle." dedi.

Chung Hei, Min Seok ile evlendikten sonra şirketin hisselerinin yüzde ellisini ona devretmiş ve yönetimi de tamamen ona bırakmıştı. Kendini de şirket işlerinden çok, dünyalar güzeli bebekleri Min Hei ile ilgilenmeye ve resimlerine vermişti.

Min Hei'nin altını değiştirdikten sonra "Bundan sonra tuvaletinin geleceğini anladığında önce bana gelip 'Anneciğim tuvaletim geldi' diyorsun. Anlaştık mı?" diye sordu.

Ona kocaman parlak kahverengi gözlerle bakan Min Hei bu söylediklerinden sonra abartılı bir şekilde 'tamam' manasında kafasını ileri geri salladı.

"Pekala, o zaman anlaştık prenses. Ne diyormuşuz?"

"Anee çiş baptım!" Chung Hei bu duydukları karşısında kocaman bir kahkaha patlattıktan sonra "Yaptıktan sonra değil önce söyleyeceksin. Tamam mı?" diye tekrar sordu ona.

Min Hei yine aynı abartıyla kafasını sallayıp annesinin kolları arasından sıyrılarak onan koşarak uzaklaşıp oyuncakları ile yarım kalan oyunu oynamaya devam etti. Min Hei, aşırı hareketli bir bebek değildi ama biraz fazla meraklıydı. Bu Chung Hei'nin hoşuna gitse de misafirliğe gittiği zamanların çoğunda Min Hei'nin merakı yüzünden mahcup duruma düştüğü zamanlar oluyordu. Ama o bir bebekti sonuçta, değil mi? Doğruyu yanlışı deneyimleyerek öğrenmeliydi.

Min Hei oyuncakları ile oynamasına devam ederken Chung Hei her boş kaldığında yaptığı gibi kendi ilk kişisel resim sergisine yetiştirmeyi planladığı suluboya resmini yapmaya geri döndü.

Chung Hei ilk resim yapmayı öğrendiği sıralarda yağlı boyayı kullanıyordu. Ama tiner zararlı bir madde olduğu için Min Hei doğduğundan bu yana Min Seok'tan sulu boya yapmayı öğrenmiş ve onunda yardımı ile kendini bu konuda oldukça geliştirmişti. Chung Hei birine resim yapmaktan bahsederken her seferinde sulu boyayı yağlı boyadan daha çok sevdiğini söylerdi. Tabi ki bunda öğreten insanında payı büyük olsa gerek. Aradan geçen 2 yıl boyunca Min Seok'un sergilerinden bazılarında kendi eserlerini de sergileme fırsatı yakalamıştı ama şu an hazırladığı sergi tamamen Chung Hei'ye özel bir sergiydi.

Chung Hei, ailesinden kendisine kalan devasa saray yavrusunu oldum olası sevmemişti. Min Seok ile evlendiğinde ev konusu gündeme gelince bunu dile getirmiş ve onunla birlikte kendilerine özel şehrin biraz daha sakin bir kesiminde tek katlı ve geniş bir bahçeye sahip müstakil bir ev almışlardı. Chung Hei ailesinin ona hatırası olduğu için saray yavrusunu satmak istememiş bunu yerine bir iş adamına kiraya vermişti.

Chung Hei tam yaptığı resme odaklandığı sırada minik ama ferah olan evlerinin kapısı çalmaya başladı.

Kapıya doğru yönelirken, Hea'nın, kafede bu gün özel bir parti kutlanacağı için çok yoğun olacağından Chin Hwan'ı ona bırakıp bırakamayacağını sorduğu aklına geldi. Chung Hei seve seve kabul etmişti tabi ki. O gelmiş olmalıydı.

Min Hei ve Chin Hwan çok iyi anlaşıyorlardı. Küçük adam, Min Hei'den 4 ay büyüktü, erkek bebek olmasına rağmen beklenenin tam aksine sakin bir yapısı vardı aynı zamanda Min Hei kadar da meraklı bir bebekti. Belki de bu ikilinin bu kadar iyi anlaşabiliyor olmalarının sebebi ikisinin de organize olarak bir yerleri kurcalarken ne kadar eğlendiklerinden kaynaklanıyordu.

Gökyüzünün Renkleri || Colors of the Sky (KİTAP OLUYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin