♠ Bölüm 6 ♠

922 99 171
                                    

Müzik dinlemek konsantrasyonunuzu bozmuyorsa medyadaki müziği dinleyerek okuyun bence!

Nakarat kısmın sözlerini medyaya ekledim (sevin beni)

~

"Ne? Ciddi olamazsınız!!" Chung Hei duydukları karşısında hiç tarzı olmayan bir şekilde avazı çıktığı kadar bağırmıştı. Duyduklarını şok içinde dinliyordu, Minseok ise Chung Hei'nin neye bu kadar çok tepki verdiğini gerçekten merak etmişti.

Chung Hei telefonu kapatır kapatmaz hızlı hareketlerle apar topar çantasını toplayıp "Benim Seoul'e geri dönmem lazım." Diyerek kaldıkları otele gitmek üzere yoldan taksi çevirmek için yürümeye başladı.

MinSeok "Seoul mü? Ama Paris'e daha yeni geldik ve tasarımlar henüz bitmedi." dedi şaşkınlık içinde.

Bunun üzerine Chung Hei yürürken bir yandan

"Galerilerden...."

"Birinde..."

"Büyük çapta bir.."

"Yangın çıkmış!.." diye karşılık verdi Chung Hei, hızlı hızlı yürüdüğünden dolayı nefes nefese kalmış ve nefes aralarında konuşmuştu.

Minseok duydukları karşısında şok içinde kalmıştı ve "Ne?!! Yangın mı?" diyebilmişti endişeyle "Müdahale edebilmişler mi? Umarım zarar çok büyük değildir."

"Etmişler ama içerisinde şu an sergi olduğu için, sergisi olan sanatçının eserlerinin büyük bir kısmı zarar görmüş zararı saptayıp karşılığını vermemiz gerekiyor. Bu nedenle ne kadar erken gidersem o kadar iyi. Acaba senden rica etsem burada kalıp buradaki tasarımları halledebilir misin? Çünkü buradan gelecek paraya da ciddi manada ihtiyacımız olacak gibi görünüyor." diye karşılık verdi Chung Hei. MinSeok, Chung Hei'yi yalnız göndermek istemediyse de gerçekten sıkıntı çok büyük olduğu için kabul etti.

Chung Hei o gün olan ilk uçakla Seoul'e geçmiş, MinSeok ise Pariste yalnız kalmıştı.

~~~~

1 Ay Sonra

Chung Hei gece yine MinSeok'u düşünmekten uyuyamadığı için başı çok ağrıyordu. Son bir aydır onu düşünmeden bir gün bile geçirememişti. Neler oluyordu böyle? Yoksa gerçekten ona aşık mı oluyordu? Bu saçmalıkta neyin nesiydi böyle? Başını sağa sola sallayıp düşünceleri kafasından atmaya çalıştı. Bitkin hissediyordu beyni hiç durmadan düşünceler ürettiği için yorgun düşmüştü.

Yüzünü yıkamaya banyoya gittiğinde aynadaki kendine bakarken gözü istemsiz bir şekilde dudaklarına kaydı. Hatta fark etmeden eli de dudaklarına gitmişti. Onu Pariste bıraktığı günü hatırlamıştı, bunu yapmasıyla birlikle, yanaklarına kan hücüm etti. Kızarmayı engellemek ve düşünceyi kafasından atmak için avucuna buz gibi suyu doldurup yüzünü yıkadı.

Banyodan çıkarken karnı ona acıktığına dair sinyaller veriyordu ve karnını doyurmak için yemek salonuna gitti.

Kahvaltısı çoktan hazırlanmıştı ve onu bekliyordu. Kahvaltısını yaptıktan sonra güzelce hazırlandı. İşe gitmek için yola çıktı.

Gittiğinde yine yolda onu gören herkes onun önünde eğiliyordu. Hızlı bir şekilde odasına doğru yürürken hiç bir zaman böyle bir hayatı olsun istemediğini düşündü.

Ofisine gidip masanın başına oturdu. 1 ay önce galeride olan kazadan dolayı zararın eşiğine gelmişlerdi fakat Pariste ki müze tasarımı ekstra bir iş olduğu için, oradan gelen paranın bu zararı kapatmakta büyük bir katkısı olmuştu. Mali işlerle ilgilenmezdi normalde, ama bu olay yüzünden son zamanlarda mali işlere epey bir kafa patlatmıştı. Min Seok meselesi yeterince kafasını meşgul ermiyormuş gibi bir de bu işler yüzünden iyice farklı bir insana dönüşmüştü.

Gökyüzünün Renkleri || Colors of the Sky (KİTAP OLUYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin