♠ Bölüm 10 ♠

707 76 53
                                    

Y/N: Bu bölüm @-BlackPearl adlı sevgili okuruma ithaf edilmiştir.

Medyayı öneririm.

Ayrıca gifte Chung Hei'nin saçını kestirmiş hali ^^

9. Bölüm den son kısım

Biraz daha uzanırken birden aklına günlerdir ziyaretine gittiği Sehun geliverdi. Sonra ona karşı hissettiklerini düşündü, Minseok'a karşı hissettikleri ile karşılaştırdı kendi kafasında. Sehun'a karşı şu an neler hissediyordu ona karşı zamanında büyük bir aşk beslediği doğruydu. Sonra onun öldüğünü öğrendikten 2 sene sonra hayatına MİnSeok girmiş ve onun bütün düzenini alt üst etmişti. İçinde Sehun'a karşı yalnızca bir suçluluk duygusu ve yerini sevgiye bırakmış aşk kırıntısı kalmıştı. MinSeok'a karşı hissettiği şeyleri düşündü.. Onu tanıyalı çok uzun zaman olmamıştı ama o farklıydı tamamen farklı Chung Hei'yi çok uzun zamandır sevmişti ve sevmekten asla vazgeçmemişti. Chung Hei'nin ona karşı hissettiği şey ise...

Chung Hei'nin yarın yapacağı ilk şey saçlarını kestirmek olucaktı.

10. Bölüm

Chung Hei düşüncelere dalıp öylece yattığı yerde uyuya kalmıştı. Üzerini örtemediği için biraz üşümüştü bu nedenle titreyerek uyandı uyandığında yanında ki bedeni farketti. Beden, ona gözlerini dikmiş bakıyordu fakat Chung Hei kim olduğuna anlam verememişti karanlığa gözleri alışınca yanında yatanın Min Seok olduğunu fark etti. Nasıl? Onunla birlikte çok güzel bir akşam geçirmişti evet tamam ama şimdi de yanında mı yatıyordu yani.? Elini yavaşça Min Seok'un yüzüne doğru yaklaştırdığında birden ona bakmakta olan Min Seok toz olup karanlığa karıştı. Chung Hei ne olduğuna anlam verememişti. Etrafına bakındı ama Min Seok'u bir daha görmedi. Kalkıp ışığı açtı ama gerçekten içeride kimse yoktu. Üstü açıkta kaldığı için hayal gördüğüne kendini inandırarak üzerine kalın bir hırka geçirdi. Saatine baktı,saat daha erkendi ve gerçekten uykusunu alamamıştı kendisi için sıcak su torbası yapıp yatağına geri döndü ama çok uykusu olmasına rağmen bir türlü uyuyamıyordu. Az önce başına gelen olayı düşündü, aklı almıyordu bir türlü. Yatağında yaklaşık bir yarım saat uyumak için döndü durdu.

Biraz daha yatakta döndükten sonra bunu yaparak düşünceleri ile baş edemeyeceğini ve uyuyamayacağını anlayınca salona geçip televizyon açtı. Evdeki bütün çalışanlar uyuyor olmalıydı ev sessiz sakindi. Biraz kanalları karıştırdı ama televizyon karşısında canı sıkılmıştı kanalları zaplamaktan başka birşey yapası gelmiyordu. Televizyon izlemek istemediğini de anlayıp çalışma odasına geçti ve şövalesinin başındaki çalışma lambasını açtı. Şövalesinde yarım bıraktığı bir resim vardı. Bu resim, bir çoğunu çiçekler kaplayan bir ev resmiydi. Bu resme MinSeok Paristeyken başlamıştı yani hala Sehun'un ölmüş olduğunu düşündüğü zamanlarda.

Müziğini açtı (Açmamış olanlar medyadan açabilir / Anime aşığı bir yazar olarak :P) ve paletindeki yağlı boyalarını tinerle yumuşatmaya başladı yumuşatırken bir yandanda resmine bakıyordu. Nasıl bir ruh hali ile başlamıştı bu resme? Resimde bir sürü çiçek olmasına rağmen karamsar bir havası vardı. Çiçekler sanki içten içe ağlıyorlardı, pembe olmalarına rağmen soluklardı sanki. Normalde önceden başladığı resimlere tamamını etkilecek müdahaleler yapmazdı onlara sadece devam ederdi ama biraz daha baktıktan sonra bunu değiştirmeye karar verdi. Hemen en canlı renkleri ekleyerek müziğinde ver1iği pozitif enerji ile resmini renklendirmeye başladı.

Pembe çiçekli sarmaşığın çiçeklerini oldukça canlı yapmıştı güzel kırmızı tuğlalı çatısı olan bir evin heryerini kaplamıştı bu sarmaşığın yaprakları. Evi de açık mavi ve lila tonlarında yapmıştı Evin rengide çiçeğin yaprakları ile büyük bir uyum içerisindeydi. Geri çekilip resme baktı, başladığı haline hiç benzemiyordu bu sefer tamamen güzel duygularla yapıldığı belli oluyordu. Son fırça darbelerini de attıktan sonra geri çıkıp yaptığı esere memnun bir şekilde baktı. Bu sefer gerçekten içine sinmişti resim yapmayı oldum olası sevmişti Sehun ona bir çok tüyo anlattıktan ve resim çizmeyi öğrettikten sonra resim çizmekten vazgeçemez olmuştu. Resmi şövaleden indirip çalışma odasındaki boş bir köşeye kuruması için koydu ve şövaleye her an yeni bir resme başlama ihtimaline karşılık boş bir tuval yerleştirdi sonra şövalesinin başındaki çalışma ışığını kapatıp odanın kapısına yöneldi.

Çalışma odasının kapısından çıkarken birden karşısında bir slüet daha gördü. Bunun kim olduğuna da anlam vermemişti ilk önce evde çalışanlardan biri olduğunu düşünmüştü ortam biraz karanlık olduğu için bir türlü seçemiyordu. Silüete biraz yaklaştı, hala onun kim olduğunu anlayamamıştı. Biraz daha yaklaştı. En sonunda görmüştü kim olduğunu! Sehun! Yüzüne dokunmak için elini uzattığında ise silüet toz olup karanlığa karıştı.

Bir süre sonra...

Chung Hei, gözlerini açtığında nerede olduğunu algılaması biraz uzun sürmüştü. Salonda koltukta uzanıyordu. Kendisi mi buraya gelmişti yoksa buraya çalışanlar tarafından taşınmış mıydı hatırlamıyordu. En son gördüğü şeyleri hatırlamaya çalıştı. Min Seok ve Sehun... iksini de görmüştü ama onlar gerçek değillerdi Chung Hei'nin kafası çok karışıktı. Neden böyle olmuştu? Kafasının bu kadar karışması normal miydi? Biri yıllardır sevdiği ama öldüğünü sanmış olduğu adam diğeri ise sevdiği adamın ölmüş olduğunu sandığı dönemde karşısına çıkan ve yıllardır kendini sevdiğini öğrendikten sonra iyiden iyiye kafasını karıştıran adamdı. Birini uykulu hali ile görmüştü diğerini ise gördükten sonra bayılmıştı ya da uyumuş muydu?

Düşüncelerle boğulurken, gece verdiği karar geldi birden aklına kuaföre gitmek! kafasını dağıtmaya yarar ve Seolhyun'u görmek ve onunla sohbet etmek iyi gelir diye düşündü. Kuaföre gitmek için hazırlanıp arabasını çağırdı.

Sırasını beklerken saçını nasıl kestireceğini düşünüyordu bir yandan da dergilere bakıyor ve kuaför olan arkadaşı Seolhyun ile sohbet ediyordu. Saçı normal sarı ve omuzlarına kadardı. İyice bir düşündükten ve ona verilen tavsiyeleri de değerlendirdikten sonra saç rengini daha açmaya, ensesinde ve kahküllü kestirmeye karar verdi.

Kuaförde işi bitince aynadaki yansıması hoşuna gitmişti. Kısa saç, ona daha özgüveni yüksek bi hava katmıştı. Bir kez daha kendine bakıp aynadaki yansımasından gözlerini çekebildi. Arkadaşının çıkardığı iş gerçekten hoşuna gitmişti ve ona çok teşekkür edip onunla vedalaştıktan sonra oradan ayrıldı.

Aslında iş günüydü ve işe gitmesi gerekiyordu fakat uyuyakaldıktan sonra kuaföre gittiği için işe gidesi pek yoktu açıkçası. Yine önceki gece aklına geldi karnındaki kelebekler hareketlenmişti sanki gidip gitmemekte kararsızlık yaşıyordu. Tam bunu düşündüğü sırada telefonu çaldı. Bir toplantı vardı ve acil olarak çağırılıyordu bu sefer karar vermeye bile fırsatı kalmamıştı.

-

Şirkete girince pek çok kişiden kısa saçın ona yakışmış olduğuna dair övgüler aldı bu çok hoşuna gitmişti. Toplantı yoğun geçmiş ayrıca uzun sürmüştü ve bu süre içinde Chung Hei, Yun Jae'den hastaneye gelip gelmeyeceğine dair sorular içeren ve Sehun'un durumunda sıkıntı olduğunu bildiren bir sürü mesaj almıştı. Aklı toplantı boyunca Sehunda kalmıştı. Toplantıdan sonra Min Seok odasına onu görmeye geldiğinde ona gerçekten bir şey diyemedi ondan özür dileyip oradan ayrılmak zorunda kaldı.

Min Seok ise birşey diyemeden onun arkasından bakakaldı.

-

Biliyorum bu kadar aradan sonra çok kısa oldu ama sizi daha çok merakta bırakmak istmedim. Kısa olması hiç olmamasından iyidir di mi?

Bir dahaki bölüm için söz veremeyeceğim ne zaman gelir bilemiyorum.

Bunu geçiş bölümü gibi düşünün ileri bölümlerde olaylar hareketlenecek yani umuyorum ;)

Sizi seven yazarınız..

Gökyüzünün Renkleri || Colors of the Sky (KİTAP OLUYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin