fourty three

40 3 0
                                    

"Ne giyineceksin?"

"Ne giyinebilirim Min-Ji, tabiki şort tişört." dedim telefonumu kulağıma yaslarken.

"O da doğru gerçi, yedek kıyafet götürmeyi unutma."

"Unutmam tamam, kapatıyorum şimdi birazdan çıkacağım."

"Tamam kanka görüşürüz."

Çağrıyı sonlandırdıktan sonra Jungkook'a evden çıktığıma dair bir mesaj attım ve tişörtümü düzeltip bez çantamı koluma astım.

Attığı konuma göre yarım saatlik bir otobüs yolculuğu yapmam gerekiyordu ve ben daha fazla da olabilirdi diyerek kendimi avutuyordum.

Şansıma hızlı gelen otobüste kendime bir yer bulup oturdum ve düşünmeye bol bol vaktim oldu, bizimkiler ben gelemeyeceğim için buluşmayı pazar gününe ertelemişlerdi ve ben de ortada bir problem olmadığını kanıtlamak için gitmek zorundaydım. Onlarla takılmayı deliler gibi özlemiş olsam da Jung Woo hâlâ aklımdaydı.

Müstakil evlerin yan yana dizildiği güzel bir siteye giriş yaptığımda ezberlediğim adrese göre evi buldum, basbaya zenginlerdi işte.

Boğazımı temizleyip kapıyı çaldım ve açılmasını bekledim, içeriden gelen adım sesleriyle birlikte Jungkook kapıyı açtı.

"Hoşgeldin." dedi kocaman gülümseyerek, sevimliydi.

Tişörtünün eğri duran yakasını düzelttikten sonra bakışlarımı tekrar ona döndürdüm, "Hoşbuldum."

"Gelsene içeri."
Kapının önünden çekilmesiyle içeriye girdim, bizim evden biraz daha büyüktü ve gayet güzel dizayn edilmişti.

"Kimse yok mu?"

Kafasını iki yana salladı, "Yok."

"Ee, ne zaman başlayacağız?"

Kaşlarını kaldırıp "Baya isteklisin bakıyorum?"

"Saat dörde geldi ve ben stres atmak istiyorum."

"Peki, madem çok istiyorsun." mutfağa doğru ilerleyince peşinden gittim, "Kıyafetlerini verebilirsin." dedi elini uzatıp.

Çantamı eline verdiğimde koşarak üst kata çıktı ve tekrar yanıma geldi, "Buradan."

Mutfaktan dışarıya açılan kapıdan çıkıp sola doğru yürüdüğümüzde beni tahmin ettiğimden daha geniş bir saha karşıladı. Kenardaki topu eline aldıktan sonra karşımda durdu, basketbol şortu, bol tişörtü ve dağınık saçlarıyla aklımı mı karıştırmaya çalışıyordu?

"Bir önceki oyundaki gibi kural ihlali yapmak yok."
Gözlerimi devirdim ve topu elinden aldım, "O zaman eğlenceli olmaz ki?"

...

Tek bir basket! Bir tane bile atmama izin vermemişti!
Pekala kural ihlali olayını başlatan bendim ama biraz daha yumuşak oynasa olmaz mıydı?

Benim gibi topu alıp kaçmıyordu üstelik, kurallara göre oynuyordu ve buna rağmen ezip geçmişti!

Son gücümle derin bir nefes aldım ve peşinden koştum "Böyle oynadığına göre..." durup nefeslendim, "benden çok istediğin bir şey olmalı."

Kıkırdadı, "Bilmem. Belki."

Sonrasında ise topu hiç beklemeden potaya gönderdi.

"Ya Jungkook! Haksızlık bu!"

Topu almak yerine karşıma geçti, "Neymiş haksızlık?"
Eğleniyor olduğu ses tonundan bile belliydi, "Bu işte, izin versene ben de atayım."

afterglow ~yarı texting~ jjkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin