twenty two

36 8 0
                                    

jungkook: selam

saat geç oldu çalışmayı bitirmişsinizdir diye düşündüm.

zoe: tembel arkadaşlarım yüzünden çalışmayı saatler önce bitirip hint dizisi izledik.

eğlenceliydi ama sınavlarda ne bok yiyecekler acaba

jungkook: cbalhcwkhfowhd hint dizisi mi

zoe: evet bi itirazın mı var yoksa???

jungkook: yo

ben her gün hint dizisi izlerim

zoe: at yalanı

jungkook: tamam devamını getirme

zoe: tm ağlama

jungkook: fark ettim de sen son zamanlarda bana sarmadın hiç

oranı buranı düzelt falan diye

zoe: hâlâ sessizdesin ve okulda seni çok az görüyorum

jungkook: niye sessizdeyim?

zoe: neden acaba?

jungkook: eğri büğrü şeyler paylaşmayacağım tamam ya

çıkar sessizden

zoe: niye bu konuya bu kadar taktın

jungkook: öyle

kabul mü değil mi?

zoe: iyi tamam çok ağladın

alıyorum sessizden

jungkook: ciddili mi?

zoe: hee ciddili

neyse şimdi gitmem gerek

Min-Ji ile abur cubur komasına girip sonra yediklerimizden pişman olup spor yapacağız

sen de aklın varsa ders çalışırsın sınavlar gelmeden

jungkook: doğru benim ders anlatanım yok

görüşürüz

zoe: bb

"Kiminle yazışıyorsun bir saattir?"

Üzerini değiştirmek üzere dolabımı istila etmekten vazgeçen Min-Ji şimdi de kollarını birbirine bağlamıştı, "Yoksa Jungkook mu?"

Onlara Jungkook ile ilk atıştığımız zamanları anlatmıştım ama konuşmaya devam ettiğimizi bildikleri söylenemezdi, "Evet." dedim omuzlarımı silkip.

"Detay ver detay seri."

"Aa yelloza bak ne detayı vereceğim geyik muhabbeti işte politika konuşacak halimiz yoktu ya?"

İnandım dercesine elini sallamış ve yatağıma oturmuştu, "Ne konuştunuz?"
Telefonumu önüne atıp geriye yaslandım, bir saat açıklayacağımı düşünmemiştiniz herhalde?

"Valla o kadar değişik bir konuşma ki sana yürüyor mu yürümüyor mu anlayamıyorum."

Ofladım, "Ne yürümesi yavrucuğum?"

Gözündeki gözlükleri düzelttikten sonra cevapladı, "Bilemeyeceğim, ben bile anlamadım."

"Ya bırak onu bunu gel zulamı patlatıp bizimkileri kudurtalım."

Koşa koşa aşağıya indik ve mutfak çekmecesinden kucağımıza alabildiğimiz kadar abur cubur alıp odama geri çıktık, evde babam ve ben dışında kimse olmadığından ve babam böyle atıştırmalıklardan nefret ettiğinden odama saklamak zorunda kalmıyordum.

"Yatağımın üzerine fazladan serdiğim çarşafın üzerine çıktık ve paketleri açtık, aşırı takıntılarım yoktu ama bir şey dikkatimi çekti mi çekiyordu. Örneğin Min-Ji yamuk duran gözlüklerini düzeltmezse yemek falan yiyemezdim.

Bakışlarımdan anlamış gibi gözlüklerinin plaketlerini düzeltti ve telefonunu çıkardı, birkaç poz gönderdikten sonra bir köşeye koyup benimle ilgilendi.

Kaç saat orada milletin dedikodusunu yaptık bilemezdim ama Min-Ji "Çok yedik lan kussak mı?" diyene kadar ayağa kalkmadık, kusmak gibi bir aptallık yapmayacaktım elbette, hareketli bir müzik açtım ve karnımızdakilere rağman dans etmeye başladık, güle güle kaloriler.

Biz iki aptalın aklına sonunda yarının pazartesi olduğu geldi, bu yüzden dişlerimizi fırçalayıp yüzümüzü yıkadıktan sonra yatağımdaki kırıntı dolu çarşafı toparlayıp bir köşeye koyduk ve uyumaya başladık.

afterglow ~yarı texting~ jjkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin