afterglow ~yarı texting~ jjk

fourty four

Evin önünde olmamıza rağmen geriye yaslandım koltukta, "Oldu canım, başka?"

"İstemez miydin?"

Sesi düşündüğümden daha üzgün çıkınca tavrımı düzelttim. "Neden benimle oynamak istiyorsun ki?"
Bana kalırsa mantıklı bir soruydu, sadece serçe parmağını dahi kullansa yenebileceği bir rakiptim.

"Seninle oynayınca daha çok eğleniyorum."

Basit itirafıyla şaşırdım, Jeon Jungkook'un etrafı insanlarla doluydu ve basketin tek bir harfinden dahi anlamayan benimle daha çok eğleniyordu öyle mi?

"Kabul." dedim ve elimi ona uzattım, tutacakken geri çektim, yaptığım şerefsizliğe gözlerini açarak tepki verdi, "Sınav haftası ve ondan önceki iki hafta olmaz ama, tamam mı?"

Geri çektiğim elimi tutup sıktı ve bir nevi tokalaşmış olduk, "Tamam, kabul."

Eve dönünce bana mesaj atmasını söyleyip arabadan indikten sonra eve girdim, şansıma kimse yoktu. Zaten bir tek babamın olma olasılığı vardı da neyse.

Duşumu alıp yatağıma uzandıktan sonra telefonumu elime alma fırsatı buldum. Gruptaki mesajlar bir kenara dursun hepsi tek tek özleden de yazmışlardı, saatler önce.

İlk olarak Min-Ji ile olan konuşmama girdim.

Min-Ji: pişt

bitmedi mi lan hâlâ oyun

saat sekiz oldu

-

hassiktir

jungkook'un paylaştığı post

Jung Woo belli etmemeye çalıştı grupta ama aradı beni

nerede kaldın diye soruyor

aklından türlü türlü şeyler geçiyor

mesajlara baksan ölür müsün?

bakma bakma göt lalesi

Eun-sun: kanka

özür dilerim ya

Min-Ji: şükür salak

nerede kaldın aq

Eun-sun: yarım saat falan önce geldim eve oyun bitmemişti

Min-Ji: iyi bok yedin

Eun-sun: ne postu ayrıca?

Min-Ji: haberin yok mu aq

git bak jungkook'un hesabına

Cevap vermeden instagrama girdim, bunca bildirimin sebebi buydu demek.

Jungkook benim yere oturup yıldığım ama basket topunu da elimden bırakmadığım anda bir fotoğrafımı çekmişti, ne yalan söyleyeyim hoş fotoğraftı.

Altına yazdığı yazıyı inceledim, 'Yeni kaptanınız olmaya geliyor ve çok hırslı.'

Hesabını binlerce kişi takip ettiğinden yorumlar da eksik olmamıştı elbette.