fourty seven

103 4 0
                                    

Sabahın köründe okula gelip Jungkook'un sınıfının kapısının önünde dikilmemin sebebi tabiki de dün geceydi, bana mesaj falan atmamış, merakta bırakmıştı.

Yarım saat kadar bekledikten sonra koridorlar yavaş yavaş dolmaya başlamış, Jungkook görünmüştü.

İyi görünmüyordu, kesinlikle iyi görünmüyordu. Gözleri kızarmıştı, dudakları kuruydu.

Beni görünce gülümsemeye çalışsa da çantasını bile bırakmasına izin vermeden kolundan tuttum, "İki dakika gelsene."
İtiraz etmedi, istese efor bile sarf etmeden benden kurtulabileceğini biliyordum.

Yerleri izmarit dolu olan yangın merdivenine geldik, kameralar burayı görmezdi ve sigara içmeye gelen öğrenciler dışında kullanılmazdı. Konuşmak için ideal bir yerdi yani.

"Dün gece seni rahatsız ettiyse-" bitirmesine izin vermeden kollarımı omuzlarına dolayıp onu kendime çektim, deli gibi endişelenmiştim be!

Tepki vermeyince daha sıkı sarılıp kollarını bana sarmasını bekledim, öyle de oldu.

Ondan ayrılmadan konuştum, "Dün gece yanında olup sana böyle sarılabilmeyi çok isterdim."

Kalp atışları hızlandı, veya benimkiler. Karıştırmıştım, kafam onu basmayacak kadar bulanıktı.

Sözlerimin üzerine beni kendine biraz daha çekip daha da sıkı sarıldı, "Keşke." dedi sadece.

Geri çekildim birkaç dakika sonra, ama fazla uzaklaşmadım, "Bak Jungkook, bana bir şeyleri anlatmamanı anlarım ama sakın kendine zarar verecek şeyler yapma tamam mı? Dün gece ne kadar endişelendim haberin var mı?"

Dudakları o şeklini aldı, "Neden bu kadar endişelendin?"

Kaşlarımı çattım, "Neden mi? İntihar edeceksin sandım gerizekalı!"

Şaşırmıştı, "İntihar mı?"

"Evet, sen bir şey anlatmayınca kafamda kurdum böyle işte."

"Öyle bir niyetim yoktu."

"Ha bir de olsaydı!"

"İçecektim. İçmemek için aradım."

Pekala, neden ağladığını sormalı mıydım? Ayrıca neden içecekti?

"Niye?"

"Sebebini konuşmak için uygun bir zaman değil." dedi, "Sayende içmedim. Sağol."

Aklıma dün gece söyledikleri geldiğinde sıcak bastı, "Önemli değil."

"Taehyung'a sen mi söyledin nerede olduğumu?"

Kafamı iki yana salladım, "Jimin'e söyledim, o haber vermiş."
Anladığına dair mırıldanıp çantasını köşeye bıraktı, "Niye yardım ettin?"

"Ne demek niye ettin? Sen etmez miydin salak?"

"Ederdim tabiki ama senin etmeme gibi bir şansın da vardı."

Elimi saçına götürüp önüne düşen tutamı düzeltirken "Sana sandığından daha fazla değer veriyorum." diye itiraf ettim, yüz ifadesi baya şaşırmış gibiydi. Eh, olacak o kadar.

"Eun-sun." dedi bana bir adım yaklaşıp, "Hı?"

"Bir kez daha sarılsak olur mu?"

Değişik hissediyordum, niye? Karşı koymadım, koymak istemedim, sadece başımı aşağı yukarı sallayıp kollarını tekrar sarmasına izin verdim.
Bir öncekinden değişikti, bu sefer omuzlarımı tamamen kavramış, beni doğruca göğsüne yapıştırmıştı. Ben de kollarımı beline dolayıp sadece akışına bıraktım, aklımın bir köşesinde bunun arkadaşça bir sarılma olmadığı vardı elbette. Yine de umursamadım, hatta sahiplenici tutuşundan cesaret alıp kafamı göğsüne yasladım.
Güzel hissettiriyordu işte, nasıl anlatabilirdim ki bunu?

Kafamın üzerinde Jungkook'un çenesinin varlığını hissedebiliyordum, ders zili çalana kadar da ayrılmadık zaten.
Boğazımı temizleyip kollarını ilk çeken ben oldum, "Derse gitmemiz lazım."

Uzatmadan çantasını tekrar takıp önden gitmemi işaret etti, karizmatik çocuktu yalan yok.

Sınıfa gittiğimde ise tüm gün boyunca bu sarılmanın aklımda kalacağından bihaberdim, bilmeye hakkınız olduğu için söylüyorum dostlarım, ben galiba yavaş yavaş Jungkook'tan hoşlanmaya başlıyorum.

...


"Jung Woo var ya kafayı yedi, ne olacak bu haliniz bilmiyorum Jungkook'a bir şey yapmasa bari."

"Of, niye her şey bu kadar zor?!"

"Onun için de zor kanka, uzun zamandır senden hoşlanıyor ve sen öğrendiğin gibi başka bir çocukla flörtleşiyorsun."

Elimle şakaklarımı ovdum, "Bana benden karşılık beklemediğini söylemişti. Ayrıca Jungkook ile olan durumumuz baya spontane gelişti."

"Onu bunu bilemem baya duygulu sarılıyordunuz."

"O fotoğrafı çekeni bulayım var ya, okulu dar edeceğim ona."

Okulun sitesine atılan fotoğrafımız güne bomba gibi düşmüştü, itiraf edeyim baya baya çift gibi görünüyorduk. Yangın merdiveninde öyle sarılan arkadaş mı olurmuş canım?!

"Oturun konuşun baş başa, birbirinize çok değer verdiğiniz belli. O da daha fazla üzülmesin." Haklıydı, bu olaylardan önce Jung Woo'yu gözümden bile sakınırdım.

"Jungkook ile ne iş dökül şimdi bakayım. Fotoğrafı görünce şok oldum hiç de bir şey anlatmıyorsun."

"Kanka yani.. zor bir süreçten geçiyor galiba ben de bilmiyorum. Ben çağırdım merdivene."

"Ee nasıl sarıldınız?" Gözlerimi devirdim, "Sarıldık işte yavrum kurcalama." Kurcalarsan hepten aklımı yitireceğim çünkü.

"Sana da bir şey sorulmuyor, anladık işte hoşlanıyorsunuz."

"Kapatmam lazım Min-Ji."

"Tabi kaç sen ka-" demesine kalmadan telefonu yüzüne kapadım, düşünmeye ihtiyacım vardı.


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 30, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

afterglow ~yarı texting~ jjkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin