fourteen

58 9 2
                                    

"Eun Sun kes artık sesini!"

Aynı anda bana bağırdıklarında dudaklarımı büzüp Jung Woo'ya döndüm, "Bağırıyorlar bana."

"O zaman daha normal şarkılar söyle, Ariana'nın ıslık notası senin neyine yavrum?" diye konuşan Min Joon'a gözlerimi devirdim, ne yani? Yapamaz mıydım?

"Bağırmayın kıza." dedi Jung Woo elini arkadan omzuma atıp, beni koşulsuz şartsız destekleyen biricik biriydi.

"Şu çocuğu biraz örnek alın.." dedim parmağımla onu gösterirken, "İleride ünlü bir şarkıcı olursam sadece onu tatillere götüreceğim."

"Ya ben? Beni de götür kanka ya!" Sandalyesini yanıma çeken ve bana sokulan Min-ji'ye gülümsedim, "Vefasızsın falan ama seni de götüreceğim kız."

"Aynen kanka bak bak uçağınız kalkıyor." diye son lafını da sokuşturan Jung Woo'ya alttan bir tekme attım bu sefer, ama bir şeyler yanlış gitmiş olmalıydı ki Dong-min bacağını tutarak inledi.

Gözlerimu kocaman açtım, onunla daha aramı yeni düzeltmiştim!

"Omo! Yemin ederim Min Joon'a atacaktım onu Dong-min-shi, çok acıyor mu?"

Sinirle bana baktı, "Yok acımıyor."

Jung Woo yine "Mızmızlanma oğlum." diye beni savunmaya kalkacak olsa da "Özür dilerim, buz getireyim sana." diyerek ayağa kalktım, "Bana gelse getirmezdin şerefsiz."

Gitmeden Min Joon'un saçlarını karıştırdım ve söylenmesine sebep oldum, elbette ona da getirirdim ama Dong-min biraz daha hassas biriydi.

Buz bulma maceramı başlatmak üzere yemekhanenin alt katındaki mutfağa indim, ki bu oldukça uzun bir yolculuk oldu, görevli ablalar ile aram iyi olduğundan hemen buzluğun yanına yönlendirilmiştim.

Kiler tarzında bir yere açılan kapıdan içeri girdiğimde yalnız olmadığımı gördüm, Jeon Jungkook nereden bulduğunu bilmediğim bir sandalyenin üzerine oturmuş kalıp buzu kafasına tutuyordu.

"İlahi adalet." deyip gülümsedim, Dong-min'e yumruk attığı için karma onu bulmuştu işte.

"Gül gül." dedi sinirle bana bakarken, pekala o kadar da duygusuz biri değildim.

"Ne oldu?"

"Düştüm."

Verdiği kısa cevapla ofladım, "Biraz daha spesifik mi olsan?"

"Kafam kolona çarptı." dedi bir çırpıda, sesi gerçekten acı çekiyormuş gibiydi.

Gözlerimi büyüttüm, "Gerizekalı buz tutma hastaneye git."

"Bir şey olmaz, geri döneceğim antrenmana."

"Ya aptal!" dedim ve ona yaklaştım, "Beyninde bir hasar oluşabilir."

Her ne kadar beynin yok ki deyip kendi esprime güleceğim bir cümle kursam da ciddi kalmam gerekiyordu.

"Hastane uzakta değil, seninle götüreyim." dedim, sinirle konuştu, "Hastanenin nerede olduğunu biliyorum sağol!"

"İyi git o zaman." dedim ve buzluktan aldığım buz ile birlikte müdür yardımcısının odasına gittim, o gerizekalı kesinlikle ayağa kalkıp hastaneye falan gitmezdi.

afterglow ~yarı texting~ jjkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin