"Ölmeden önce unutulmamak isterseniz, ya okunmaya değer şeyler yazın, ya da yazılmaya değer şeyler yapın."
-Benjamin Franklin-
Bugün, konumunu kaybeden Düşes Vivian'in idam günüydü.
Arganie İmparatorluğunun başkentine çok sayıda insan akın etti, sokaklara fısıltılar ve uğultular hâkimdi.
İlk kez bir düşes herhangi biri gibi darağacında idam edilecekti. Dükün sarayının yakınındaki meydanda idam hazırlıkları vardı. İnsanlar sabahtan beri infaz alanının çevresinde toplanıyor ve meraklı gözlerle olacakları bekliyorlardı.
Cazibesi ve ağırbaşlı davranışlarıyla her zaman övülen Düşes Vivian halk tarafından eleştirildi, artık tüm yaptıkları kamuoyuna açıktı.
O sırada bağlandım ve diz çöktüm, hak etmediğim cezayı bekledim. Ağzım sıkıca kapatılmıştı insanların bakışlarına dayanamadığım için yere baktım.
Arkamdan gelen biri başıma kalın bir kumaş geçirdiğinde beni bu zahmetten kurtardı.
Hayatım gözümün önünden geçiyordu, bunun bir klişe olduğunu düşünürdüm.
Değilmiş, pişman olduğum çok şey vardı.
Arşidük Leonard ile evlenmekten, düklüğün tek varisi olan Julian'a gösterdiğim davranışlara kadar, gözlerimin önünde geçmişin anıları dans ediyordu.
Tüm bu anılar gözyaşlarımın akmasına yetmişti, artık her şeyin anlamsız olduğunu herkesten daha iyi biliyordum.
Hepsi kendi hatalarım yüzündendi, sadece açgözlü ve öfkeli olmasaydım, evliliğimden zevk alsaydım o küçük çocuğa büyürken biraz ilgi ve sevgi gösterseydim...
O zaman sonuç farklı olurdu.
Julian'ı görmek istiyordum ama bağlandığım için hareketlerim kısıtlanmıştı. Hala rahatımı düşündüğümü fark etmek bende kendime gülme isteği yaratıyordu. Yine de üzüntü ve pişmanlıktan dudaklarımı ısırmama engel olamıyordum.
Sadece özür dilemek, hayatımda yaptığım yanlışlar için özür dilemek istedim.
Kendi hayatımda nasıl kötü adam oldum?
Açgözlülüğüm ve egom gözümü kör etti ve acısını on iki yaşındaki bir çocuktan çıkardım.
Toplum içinde aşağılanabilmesi için her türlü imkânı yaratıp kendimi rezil bile ettim, ben sadece özgür olmak istiyordum.
İmparatorluğun önde gelen akademisinden dereceyle mezun olmuş biri olarak sadece dünyayı dolaşıp araştırma yapmak ve daha çok öğrenmek istiyordum.
Gezilerimden birinde aşkı bulmak, âşık olduğum adamın çocuğunu doğurmak istiyordum.
Babamın beni imparatorun istekleri için satacağını hiç düşünmemiştim, yirmi yaşımda sırf tahtta oturduğu için istediğini yapabilen bir adamın emriyle ülkenin önde gelen bekârı Arşidük Leonard Dumchestier ile evlendirildim.
Bu ani evliliğin sebebinin dükün gayrimeşru çocuğunun soylu bir kadının gücüyle resmiyet kazanması için olduğunu öğrendim, amaçlar için nefes alırken bir araç olmayı kendime yedirememiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜŞES GERİ DÖNDÜ
Historical Fiction"Zalimlikle öldüm, merhametle doğacağım " Vivian Dumchestier. Arganie İmparatorluğunun Arşidükü ile imaparatorun isteği üzerine evlendi, kendi isteği dışında evlenmiş olmayı gururuna yediremedi ve tüm kibrini nefretle evliliklerine kustu. Kocasını...