9.Bölüm: Değişmeyen Düşünce

5.3K 498 79
                                    

"Bir anın doğması için, bir anın ölmesi gerekir. Yeni bir "ben" için eski bir benin kuruyup solması gibi."

- Elif Şafak-

"Bana bu soruyu izleyicilerinizle birlikte değil de özel olarak sorarsanız seve seve cevaplarım dük, maalesef yanınızda getirdiğiniz insanların karşısında size verecek bir hesabım yok."

Leonard'ın mavi gözleri bir anlık şaşkınlıkla açılsa da hemen düzeldi ve yerine bana her zaman gösterdiği sorgulayıcı ve kızgın bakışlarını bıraktı.

Bana kuşku duymadan bakabildiği bir an olacak mıydı?

"Yanımda izleyici getirmeye ihtiyacım yok düşes, sabahtan beri evde yoktum ve eve gelir gelmez ek binaya girmemeye yeminli olan eşimin burada bulunduğunu ve öğretmeni kovduğunu duyuyorum."

Söyleyecekleri bittiğinde onu baştan aşağı süzdüm, dışarıdan geldiği belli olan siyah bir takım giymişti krem rengi fuları nizami bir şekilde önünde bağlanmıştı şapkasını bile elinde tutuyordu.

Bu neden Daniel'ın burada olduğunu açıklıyordu, büyük ihtimal dükü karşılamak için beklerken Dickson şikâyette bulunmuştu.

Elimdeki tahta kılıcı tutması için Julian'a uzatırken meraklı bakışlar altında gerçek kılıçları koyduğum köşeye ilerledim.

Nefesimi harcamaktansa bir şeyleri doğrudan göstermeyi tercih ederdim.

"Nereye gidiyorsun düşes?"

"Öğretmeni kovmadım, azarladığım ve tehdit ettiğim doğru. Peki, beni şikâyet etmeye cüret eden bu adam size neden tehdit ettiğimi de söyledi mi?"

Leonard'ın tam önüne gelip gözlerinin içine baktım ve tuttuğum iki kılıcı ona doğru uzattım.

"Bunlar Julian'ın taliminde kullanılan kılıçlar, boylarından hangisinin kime ait olduğu belli olsa da lütfen ağırlıklarını kendiniz tartın."

Dük bir bana bir de kılıçlara baktıktan sonra pes eder gibi iç çekti ve elinde tuttuğu şapkasını yanında bekleyen Daniel'ın kafasına taktı. Daniel ani davranışa şaşırsa da sesini çıkaramadı.

Kılıçları alırken bir an için parmaklarımız birbirine değdi, o an Leonard rahatsız olmuş gibi hızlıca kılıcı elimden aldı.

İstemsizce onun rahatsız olmasına sinirlensem de ifademi korudum.

Ellerim ellerine değsin diye ölmüyordum ama elini hemen çekmesine gerek yoktu, ne kadar kötü bir imajım olursa olsun çirkin biri değildim.

Belki de benden sadece davranış olarak değil görünüş olarak da hoşlanmıyordu.

Aniden içimde büyüttüğüm karamsar düşüncelerin farkında olmayan dük kaşlarını çatarak elindeki kılıçlara baktı, ardından Julian'a kısa bir bakış attığında çelik gibi bakışlarını öğretmene döndürdü.

"Bu dengesizlik için yapacağın bir açıklama var mı Dickson?"

"Efendim ağırlıklarının farklı olduğunun bende farkındaydım bu bir kuvvet antrenmanıydı sizde biliyorsunuz her seferinde aynı ağırlıklara kasların alışmaması için bazen silahlarda değişiklikler yaparız."

Mağdur edasıyla cevap veren adama kaşlarımı çatarak baktım ve konuşmaya dâhil oldum.

"Savunma çalışması yapıyordunuz bayım, bu kuvvet antrenmanı olsa bile Julian bunu bilmiyordu. Genç lord her yere savrulduğunda onu azarladınız ve babası gibi olamadığını söyleyerek rencide ettiniz, siz kimsiniz ki bu evin genç lordunu dük ile kıyaslayabiliyorsunuz?"

DÜŞES GERİ DÖNDÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin