KEYİFLİ OKUMALAR :)
OY VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM...
*
Hayatı plansız yaşayan biri değildim; bir haftanın planını pazartesi günü kafamda hazır eder aksi bir durum olmadığı sürece de o plana uyardım, öğretmen olmaya daha liseye yeni geçmişken karar vermiştim. Ekstrem bir hayatım yoktu, sakinlik tercih ettiğim en yegâne şeydi. En sevdiğim hobim kahve eşliğinde kitap okumak ya da bir şeyler içerken uzun uzadıya sohbet etmek gibi basit şeylerdi.
Karakurt Mahallesi'ne ani bir kararla taşınmıştım, planlarım arasında hayatımı bu denli etki edecek bir şey yoktu. Mahalleye taşındım gün bir adamla tanışmıştım ve o adam kalbimde farklı kıpırtılar hissetirmiş, okuduğum romanlarda bahsedilen kelebeklerin gerçekten var olduğunu bana ispatlamıştı. Sanırım bu aşktı ve aşk fazla ekstrem bir olaydı.
Beklemediğim, ihtimalini bile düşünmediğim bu sarsıcı his beni sarıp sarmalamıştı son zamanlarda, mesela şuan Etem'i görmek için sabırsızlanıyorumdum, yakalandığım her kırmızı ışıkta işaret parmağımla direksiyonda ritim tutarak saniyeleri sayıyordum.
Bir saat önce yaptığı gibi yarım saat önce beni aramıştı ve nerede olduğumu sormuştu. Tam mevkimi söyledikten sonra dikkatli gelmem konusunda tembihler etmiş ve daha fazla dikkatimi dağıtmamak için ben bir şey diyemeden telefonu kapatmıştı. Sesini duymak keyfimi yerine getiriyordu, bu bir aralar her sabah güne onun sesiyle başladığımda kabul ettiğim bir şeydi zaten.
Saydığım dakikalar saatler gibi gelirken sonunda restorana vardım, boş bulduğum ilk yere park edip çantamı ve ceketimi alıp arabadan indim. Seri adımlarla kapıdan içeri girdiğimde topuklu ayakkabılarım çıkardığı tık tık sesleri ile gülümsemeden edemedim.
Etem'in son katta olduğunu düşündüğüm için asansörün önünde beklerken cebimden telefonu çıkardım ve son aramalardan Etem'in adını buldum. Tam arama tuşuna basacaktım ki adımın seslenilmesiyle başımı çevirim omzunun üzerinden bakarak sesin sahibini aradım.
"Hoşgeldiniz," dedi genç yaşlarda biri. Ellerini önünde birleştirdi. Kısa bir an hafızamı yokladığımda saçlarını üç numaraya vurduran ve kaşında piercingi bulunan gencin garsonlardan biri olduğunu hatırladım. İşin aslı hiç de öyle bir izlenim vermiyordu.
"Hoşbuldum."
"Patron, son dakika bir aksilik nedeniyle odasında. İsterseniz siz, hazırladığımız masada onu bekleyebilirizsiniz."
"Haber verdiğiniz için teşekkür ederim, yanına gitsem benim için daha iyi olur."
"Tabii, bir istediğiniz var mı? Odaya getirebilirim."
"Hayır, yok. Teşekkür ederim," dedim gülümseyerek. En fazla yirmi yaşında olan bu gencin diksiyonu ve kibar tavrı görünüşüyle tezatlık oluşturuyordu. Lüks bir havası vardı, buradaki diğer garsonların da giydiği kıyafet onun üzerinde farklı duruyordu. İlk bakışta onun garson olduğundan emin olamamıştım bile.
Dudaklarımı ısırdım, hızla önyargı içeren düşüncelerimi kafamdan silip duruşuna bozmadan bana bakan gence "Kolay gelsin," deyip Etem'in odasına yöneldim.
Terleyen elimi pantolonuma sürttüm, alt dudağım dişlerimin arasında durmaya devam ederken işaret parmağımın tersiyle kapıyı tıkladım bir kaç kez. İçeriden gel diyen keskin sesi duyduğumda heyecandan yüzümde oluşan küçük tebessümle kapı kolunu aşağı indirdim.
Tamamen içeriye girdiğimde gömleğin kollarını geriye katlamış ve üsten üç düğmesini açık bırakmış Etem doğrudan görüş alanıma girmişti. Bunalmışa benziyordu. Kaşları çatıktı ve hâlâ dönüp de kimin geldiğine bakmamıştı, yaptığı iş zihnini fazla meşgul ediyor gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜN IŞIĞI GİBİ
RomanceKARAKURT MAHALLESİ • SERİ 1 Kamyondan inmek için ayağımla koyulan merdivenleri ararken bulduğumu düşünüp adımımı attım. Elimdeki geniş koli yüzünden önümü göremiyordum. Ayağım basamağın yarısına denk gelmiş olmalı ki dengemi kaybedip bedenim sağa d...