Giriş: Hayat Felsefesi

134 13 9
                                    

Başlama Tarihlerini alalım..
22/07/2021
——————————

Onu görmeyeli neredeyse bir buçuk yıl olmuştu ...
Arkadaşlarımla okul bahçesinde okuduğumuz kitaplar hakkında konuşuyorduk. Bu yaşıma kadar hiç yaşamadığım bir his vücudumda peyda oldu onu hissediyordum yanımdan geçmişti buna emindim ama kendime bile kanıtlayamayacağımı düşünüyordum sanki o beni görmüştü ama ben onu görmemiştim.

Gözlerim başına buyruk hareket ederek onun olduğu tarafa doğru yol alıp onu bulduklarında yanında eski bir arkadaşımızla beraber sohbet ettiklerini gördüm.

Gözlerimi bir kaç defa kırpıştırıp açtım sonra lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım bu aralar sürekli sınavlara giriyorduk  yeni arkadaşlarımla (tabi yeni sayılmazlar 10.sınıf olduk ve Bayadır birlikte takılıyoruz) olan anılarım bazen aklıma onları getiriyordu aralarında hoşlandığından çok hoşlanmadığım tipler olan eski arkadaşlarımla olan sınav meseleleri geliyordu aklıma o da eski rakiplerimden biriydi belki de o anılara kafayı çok taktığım için anlık bir görüntü olabilirdi ve bence kesinlikle öyleydi.

Zilin çaldığını duyduğumda sınavların bittiğini kanıtlayan ilk dersimize büyük bir zevkle girdim kesinlikle dersler sınavlardan çok daha iyiydi brokoli ve pırasa gibi düşünün ikisi de sağlıklı ve zar zor yenilebilen yiyecekler sınavlar da öyle, geliştirici ama zorlayıcılar kesinlikle sınavlar pırasaydı; ben brokoli severim ama çoğu insan sevmediği için böyle bir benzetme yapmak istedim size göre dersler de brokoli olmalı yanlış anlamayın okul derslerini kesinlikle sevmem bu yüzdendir ya çoğu arkadaşım bana Eda çalışkan ama tembel derler istediğimi yaparım rahat bir kafam var ama ders çalışmak hayatımı kurtarabileceğini tek yol olabilir bu yüzden çalışıyorum evet.

Neyse derse girdim işte.

Simsiyah saçlarıyla zıtlık sağlayan beyaz teninin yüzündeki koyu yeşil gözlerle sağladığı uyumun mükemmel olduğu 1.80 boylarındaki bu delikanlı,

yani Tuğkan yine arka sırayı kapmıştı bana da kendi yerime oturmak düştü hemen arkamda duran Tuğkan'a dönüp sen var ya sen gibisinden bir bakış attım sadece gülümsedi kelimenin tam anlamıyla en yakın arkadaşımdı o benim sürekli yan yana teneffüslere falan çıkmazdık bundan dolayı en yakın arkadaş olduğumuzu çoğu kişi bilmezdi herkes sadece aynı kafada iki cool insan diye bakardı bize gerçekten de erkek versiyonum olduğunu söyleyebilirim hayata bakış açımız aynıydı eğer erkek olsaydım kesinlikle hayata onun gibi davranırdım ikimizin de hayata bakış felsefesi şuydu:

Eğer hayat bir oyun kuruyorsa ve önüne kurallar koyuyorsa bu hile yapamayacağın anlamına gelmez oyunu hiç bir zaman kuralına göre oynamak zorunda değilsin kuralına göre oynayan başarır diye bir kural yoktur. Sınavda kopya çekmeyen herkes başarıya ulaşsaydı eğer kopya çekmek işte o zaman aptallık olurdu. Bize göre önemli olan kazanmak değil rahatlığımızdan da belli olduğu gibi bize göre önemli olan hayat bize istediklerimizi vermiyorsa hayata istediğini vermemek...

Tuğkan'ın yanı genelde boş olurdu böylece ben de arkaya oturabilirdim ama bu sefer yanına Çiçek oturmuştu Çiçek'e şöyle bir dönüp göz kırptım ne ima ettiğimi anladığından yanakları al al oldu böyle şeyleri saçma bulduğumu sanıyordu:) bu yüzden onunla dalga geçtiğimi düşünüyordu bu da onun yüzünde utanma duygusunun yanı sıra bir duygu daha oluşmasını sağlıyordu öfke 😤 bana sinirli bakışlar yolladıktan sonra teslim olma işareti yaptım onun görebileceği yöne doğru ve Tuğkan'ın fark edemeyeceği yükseklikte ellerimi havaya kaldırarak (tamam tamam sakin ol şampiyon) gibisinden bir bakışı da yaptıktan sonra sinsi bir gülüş atmayı da unutmadım tabi.

Aslında Çiçek'i sinirlendirmekten hoşlanmıyordum ama biz genelde tartışmazdık ve tartışsak bile konu gerçekten mahçup olmuş iki dostun özrü ile kapanırdı bu yüzden onu böyle sinir edebileceğim boşluklar yakalamak keyifliydi ve bu fırsatları kaçırmaya da hiç niyetim yoktu.

Bu arada size bir sır vereyim Çiçek Tuğkan'dan hoşlanıyor 🙃

Defterime bir şeyler karalarken sınıfa kimya hocası girdi ayağa kalkan herkese teşekkür ettikten sonra elindekileri masasına bırakıp oturdu ve sınıf defterini doldurmaya başladı yaklaşık on yıldır bu mesleği yapan öğretmenimizin alnındaki kırışıklıklar belirginleşmişti bu yüzden de giyimine pek önem vermiyor gibi gözüküyordu yakışıklı olmamasının yanı sıra kendini salmış bir tavrı vardı.

Birden sınıf kapısı tıklatıldı ve içeriye 1.80 boylarında siyah saçlı buğday tenli kara gözlü orta yakışıklılıkta bir genç girdi.

Bilin bakalım bu kimdi (Esmeeeer) diye bağırıyordu iç sesim o gerçekten buradaydı.
_________________

Bölüm sonu..

Eda'nın bir buçuk yıldır görmediği ama özlemini hissettiği arkadaşının şimdi burnunun dibinde olması ne sonuçlar doğuracak,

Eda ona karşı neler hissediyor,

Bu arkadaşına neden Esmer diyor,

bu soruların cevabını hep birlikte bekleyelim bakalım bu yolculuk bizi nerelere götürecek?

İlk bölüm olduğu için olay örgüsüne giriş yaparken bırakmak istedim ki biraz düşünün keyifli olacağına inanıyorum. Desteklerinizi bekliyorum beğeni ve yorum yapmayı unutmayın.(Esmerin ismi şimdilik sürpriz olsun istedim😁😁)

Buzul Kalp - AURORA:1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin