Yeni bölüm biraz geç geldi işlerim vardı kusura bakmayın.
Ama bu bölüm uzun olacak geç attığım için telafi gibi düşünebiliriz.
Oy veren yorum yapan herkese çok teşekkür ederim.
İyi dileklerinizi çok aldım sizlerin de iyi dilekler alması dileği ile😂😂.
Hikaye ile ilgili tahminlerinizi alayım biraz da,
Bu bölümü de canım kardeşim Esma'ya ithafen yazıyorum okuyunca anlarsın :)
Hadi öyle ise başlayalım keyifli okumaları..
_______________Hayatta bazen sevdiğiniz bile olsa sizi seven insanlara bedel ödetmek zorundaydınız çünkü sizin ödetmediğiniz bedeller gün gelir size ödetilirdi sevgi, sevgi olarak kalmaz saplantıya dönüşürdü. Ben de bir kez daha kendimden ödün vermemiştim hayatta sahip çıkabileceğim tek şey değerlerimdi, onlara da gittiği yere kadar sahip çıkacaktım...
"Bunu yapmak zorunda değilsin hatta gelmezsen daha mutlu olacağıma eminim" dedim onu üzmüştüm ama pek umursadığım söylenemezdi o da beni üzüyordu eksiler artıları götürür meselesi anlayın artık.
Sınıfı yüzüme son bir üzülmüşlükle bakıp terk etti.
Ona bunu yapmak zorundaydım aylar önceki beni dışlamışlığı bunu hak ettiğini bariz bir şekilde suratıma çarpıyordu bununla da kalmayacaktım.
O'na hak ettiği her şeyi yaşatmaya and içmiştim sadece bunu göstererek yapmak istemiyordum, o izin verdiğinde yakın o sıkıldığında uzak olmayacaktım. Genelde herkese nasıl davranıyorsam ona da öyle davranacaktım.
Bunca yıllık arkadaşımın beni en çok anlaması gerekirken sadece kendini düşünmeye başlaması da ayrıca garipti.
Mete'nin sınıftan ayrılmasıyla arkasını dönen Tuğkan'ın yüzümdeki ifadeyle karşılaşması sinirlerini bozmuştu ki bana ters ters bakıp "ağladın de mi sen?" diye sordu.
Kesinlikle hayır diyemezdim eğer hayır dersem daha zararlı çıkacağım bakışlarından belliydi.
Bir şey bulmam gerekiyordu bir şansım vardı deneyecektim.
"Galiba nezle oldum gözlerim sürekli kızarıyor" deyiverdim pek de inandırıcılığı olmayan bir sesle.
"Belki başkasını inandırabilirdin de.."hafif gülümsedi şefkatle, "sesin pek öyle demiyor prenses" dedi buruk bir şekilde bir çocukla konuşurmuşçasına.
"Neden ağladın"diye sordu.
"Bilmem.."
"Canım sıkılmaya başlıyor, umarım o yanında oturan arkadaşla ilgili değildir" eminim ki bizi duymuştu sesindeki tını bana bunu hatırlatmaya yetmişti sadece dürüstlüğümü sınıyor gibiydi.
"Ne o sen de mi bana güvenmiyorsun artık"dedim biraz sinirle biraz da hüzünle.
Neyi kastettiğimi anlamıştı sanırım yapmaya çalıştığı şey tam olarak buydu.
"Seni test etmeye çalışmıyorum sadece olayı anlamadan çocuğu haşat etmek istemedim"dedi cevap olarak onu yanlış anlamışlığıma olan kırılmışlığının da havası sinmişti sesine.
Gülümsedim.
Sinirlerim bozuktu sanki içimdeki denge o okula geldiğinden beri terazinin depresif kısmı ağırlaştığından yok olmuştu, eski sınıfımdan birilerini görmek beni rahatlatmıyor aksine inşa etmeyi pek beceremediğim savunma mekanizmamı harekete geçiriyor gibiydi, beni en çok rahatsız eden şey ise artık ona bile güvenemiyor olamamdı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Buzul Kalp - AURORA:1
Roman pour AdolescentsEğer hayat bir oyun kuruyorsa ve önüne kurallar koyuyorsa bu hile yapamayacağın anlamına gelmez oyunu hiç bir zaman kuralına göre oynamak zorunda değilsin kuralına göre oynayan başarır diye bir kural yoktur . Kopya çekmeyen herkes başarıya ulaşsaydı...