6-Hazırlıklar

49 13 26
                                    

Merhabalar çok da uzun olmayan bir aradan sonra karşınızdayım, fakat bu bölümü uzun tutmak istedim sizde bölerek okursanız iyi olur en azından bölümü bir kaç defa baştan sona kaydırın çünkü neredeyse üç bölüm olabilecek uzunlukta yazdım.

Daha fazla yorum yapmayı unutmayın sevdiğiniz karakterleri belirtin neden sevdiğinizi.

Yıldızımızı da parlatalım.

Sözü daha fazla uzatmadan Eda'ya bırakıyorum ya da Yaren'e 😉.
__________________
"Ne olduğunu anlamak için kan tahlilinizi yaptırmalıyız, koridorun sonunda soldaki odada kan verebilirsiniz." dedi doktor sakin bir ifadeyle.

"Tahlile gerek yok ben biraz uyuyayım geçer söylediğim gibi aç kaldığımda olur arada öyle sıkıntı yok doktor bey teşekkür ederim." dedim tam kapıya doğru gitmek için atılmıştım ki ego abidesi kolumdan tuttu ve hareket etmeme izin vermedi.

"Yoksa iğneden mi korkuyorsun" dedi tuttuğu kolumu bırakırken pis pis sırıtarak.

"Yoo ne münasebet dışarıdan bakınca korkak gibi mi gözüküyorum?" diye sordum karşımda bana küstahlık yaparcasına konuşan Esmerin küstahlığına karşılık vererek.

"Bilmem, denemeden bilemeyiz ama bence kesin korkuyorsun korkmuyorsan buraya geldiğin halde neden kan vermekten kaçasın ki korkudan başka bir teorin varsa paylaşmanı isterim." dedi küstahlığını devam ettirmesi yetmiyormuş gibi bir de baş parmağını çenesindeki boşluğa koyup işaret parmağını yanağına dayayarak ciddi bir soru sorarmışçasına.

"Boşko bor tooron vorso poyloşmono ostorom, küstah" dedim gözlerimi kısarak. "Yok canım, benim kanım fazla değerli o yüzden vermek istemiyorum," dedim ben de onun gibi baş parmağımı çene boşluğuma koyup işaret parmağımı yanağıma dayayarak.

Bu saçma ve aslında çok ciddi fakat böyle durumlarda komik gösteren duruşu bozup ellerimi yüzümden çektim ve sitem eder gibi "ÇİÇEK BİZİ BEKLİYORRRRR ANLIYOR MUSUN Bay fazla bilmiş."dedim.

"Bu kadar beklediyse bence biraz daha bekleyebilir iki dakikalık işti eğer sen bu kadar uzatmasaydın tabi." dedi kanımı vermekten başka çarem kalmamıştı her hastalık da kandan anlaşılmıyordu bunu doktorlar bile bazen unutuyordu.

"Gençler sırada hastalar var başka bir şikayetiniz yoksa.." dedi doktor çıkmamızı rica etti nazikçesi.

"Peki doktor bey tekrar teşekkür ederim." dedim samimi olmasını dilediğim bir gülümsemeyle.

"Rica ederim." dedi sıkılmışlığını gizleyen ve oldukça mütevazı bir gülüş yerleştirirken yüzüne.

Koridorun sonuna doğru yürürken Mete beni durdurup "nereye gidiyorsun" diye sordu. "Kan vermeye paşam kararınız değişmediyse tabi" diye yüzümü buruşturdum.

Zafer kazanmış ve 32 dişlik bir gülüş ile "yaa ben de tam caz geçiyordum neyse ki ikna olmuşsun." dediğinde arkamdan gelmesini fırsat bilerek yanıma geçmeden dirseğimi karın boşluğuna vurdum.

Gülümsemesinin sesi hissettiği acı ile birlikte durmamış tam tersine daha sinir bozucu bir hale gelmişti.

Karnının üzerindeki elini kaldırıp yanıma geçerken konuşmaya başladı "Şu paşa meselesi?" dedi ve sonra bir nefes süresi kadar sessiz kaldı.

"Ee" dedim bu sessizliği fırsat bilerek. "Hoşunuza gitmedi mi paşam padişahım falan mı dememi istersiniz." diye sordum gerçekten karşısındaki bir emir kuluymuşçasına. Tabi ki dalga geçiyordum.

"Yok Paşa gayet güzel ama Esmeri tercih ederim, bazı şeylerin yerini ne kadar güzel olurlarsa olsunlar başka şeyler alamaz, çünkü bazı şeyler üzerine güzel şeyler yoktur." bu söylediği o kadar hoşuma gitmişti ki yüzüme yerleşen gülümsemeyi engelleyemedim. Bu onun da dikkatini çektiğinde o da Zafer kazanmışçasına fakat mütevazı bir şekilde gülümsedi, bunu fark ettiğimde sınıfta söylediği 'sadece küçük bir lakap' diye konuşmasının bedelini ödetecektim.

Buzul Kalp - AURORA:1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin