17-Hatıralar

14 8 1
                                    

"Gidelim mi?" diye sorduğunda biraz bekledim ve sonra "bilmem?" dedim. Bunu bilerek yapmamıştım sadece ne yapacağım hakkında hiçbir şey bilmiyordum şimdi buradan çıkıp burada kalmak gibi ufak bir soruyu yanıtlayamayacak karmaşıklıktaydım.

Ağzını açıp bir şey söyleyecekken gözümdeki yaşlar yanağımdan aşağı haritalar oluşturarak sessizce dökülmeye başladı. Hüngür hüngür ağlamak istiyordum ama yapamıyordum. Bir insanın yanında en sevdiği varken bile ağlayamamasıydı canımı en çok acıtan. Bana bakıyordu. Sanki olanların farkına yeni varmış gibiydi. Küstahlığından ilk defa ödün verdiği ana şahit oluyordum. Yüzünde daha önce hiç şahit olmadığım bir ifade vardı. Kalbi sızlamaya başlamış gibiydi. Ağzını açtı tekrar, bu defa başka bir şey söyleyecekti, buna emindim. Sonra söyleyeceği şeyi yuttu ve yuttuğu sözün ağırlığıyla bir kez daha gerçekliğin soğuk duvarlarına çarptı yüzünde bir kez daha o daha önce şahit olmadığım ama kendimden bildiğim ifade yerleşti.

Tekrar "gidelim mi?" diye sordu. Ben karşısında ağlarken bile hiçbir şey yapmaması içimdeki daha kuvvetli ağlama ihtiyacını arttırıyordu. Çok kötü hissediyordum hayatım boyunca hissetmediğim kadar kötü, bu hastalığa yakalandığımı öğrendiğim andan bile daha kötü hissediyordum.

Bildiğim tek bir şey vardı. Yorulmuştum. Ve de emin olduğum sadece bir şey. Ne yapacağım hakkında hiç bir fikrim yoktu.

Gözyaşlarımı sildikten sonra toparlanıp ayağa kalktım. Çantamı bana uzattıktan sonra çıktık. Sağlık ocağının dışarıya çıkan merdivenlerini indikten sonra gözüme kestirdiğim eski bir banka oturdum ve havayı olabildiğince içime çektim.

Mete merdivenlerin sonunda kalıp peşimden gelmemişti. Birden çok saçma bir şekilde güldüm ve sessizce konuştum "paşama bak sanki hasta olan o." dedim. Sonra elimi sıktığım yumruğumu bankın oturduğum kısmına vurdum. Gözlerimde biriken yaşları bırakmadım. Ağlamaktan da yorulmuştum. Sahi insan ağlamaktan yorulur muydu. Belki de benim yorulduğum ağlamak değildi. Ağlayamamaktı.

KOLPA

Kurusıkıymış anladım bizim tüm hikayemiz
Öldürmedi bu mudur en kuvvetli darben
Bu sefer acıtmadı özenle seçip söylediğin sözler
Hayır, dedim şimdi değil

Hiçbir sözü eskitmeden ağlamak gerek bazen
Hani durup dururken hani hiçbir sebep yokken
Aşkların ismi vardır sayıklanır elbet unutulur
Ama hayır, dedim şimdi değil
Ama hayır, dedim şimdi değil

Yalnızlığı demledim hep avuçlarımda
Ne gelir ki elimden kimse tutmadıkça
Söyle sen nasıl öğrendin unutmayı
Birikti her acı içimde kendime yer kalmadı

Yalnızlığı demledim hep avuçlarımda
Ne gelir ki elimden kimse tutmadıkça
Söyle sen nasıl öğrendin unutmayı
Birikti her acı içimde kendime yer kalmadı

Birikti her acı içimde kendime yer kalmadı...

Mete bana doğru geliyordu koşmak istermişçesine ne yapacağını bilirmiş ama aynı zamanda korkarmışçasına. Yıllardır olduğu gibiydi işte, ona attığım her adımda misliyle geri çekiliyordu, tıpkı kabuslarımda gördüğüm gibi. Yapmak istediği şeyin bu olmadığını bile bile ona attığım her adımda kaçmaktan ödün vermedi. Ama artık anlaması gereken bir şey vardı, benim ona yetişmenin imkansız olduğu adımları atmaya da gücüm kalmamıştı artık. Eğer gücüm kalsaydı ne yorulurdum ne de ona yetişemeyeceğimi bile bile kendimi uçurumun dibine sürüklemekten bir an olsun vazgeçerdim.

Buzul Kalp - AURORA:1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin