9-İkinci Bir Davet Zamanı..

41 11 24
                                    

Bakalım bakalım bu bölüm ne olacak..

Dedim ki bu gün biraz olaylı geçti karakterlerimiz sizlere seçenek olarak sunduğum tüm anları yaşasın bugün ve gece dışında gecesi ile birlikte bir tam gün daha geçirsinler..

Salona girdiğimizde Tuğkanla Mete yan yana bir masanın etrafındaki sandalyelere oturmuşlardı.

Kaşlarımı soru sorarcasına kaldırdım.

Bir cevap alamayınca da Çiçekle konuştuğumuz gibi elimdeki ilk yardım kitini Mete'ye uzattım.

Aynı şekilde Çiçek de elindeki ilk yardım kitini Tuğkan'a uzattı. Ama yüzüne bakmadı. Tuğkan'ın Çiçek'in yapmış olduğu bu hareketle kırıldığını görebiliyordum.

"Böyle bir şeye gerek yok." dedi ikisi de bir ağızdan.

"Var." dedim uyarıcı bir tonda.

"Yok." dediler yine ikisi birlikte.

Bu defa Çiçek de bana eşlik ederek "var" dedi.

"Ne yani kalkıp yaralarımızı temizlememizi mi istiyorsunuz?" diye sordu anlamıyormuş gibi Tuğkan.

"Biz mi temizleyelim beyefendi?" diye ukalaca burun kıvırdım Tuğkan'a.

"Ya sabır ben öyle mi dedim. Ne alaka küçük bir kaç morluk işte uzatmaya gerek yok." dedi Tuğkan. Çiçek cevap vermek istese de Tuğkan'a kırgın olduğu için kendini dizginliyordu.

"Aynen, katılıyorum. Buna gerek yok." dedi. Elindeki kiti önemsiz bir şeymiş gibi sallayarak Mete.

"Var efendim." dedi Çiçek, Tuğkan'ın konuşmayı Mete'ye devretmesiyle biraz olsun rahatlayıp konuşabilerek.

**
"Oğlum bastırmasana ya beceriksiz misin nesin." dedi Tuğkan gözlerini açıdan dolayı kısarak Mete'ye

"Ahh. Oğlum asıl sen bastırmasana gözümü patlattın yumruk attığında bu kadar acımamıştı yeminle." dedi Mete yaptıkları acı içinde kıkırdayarak. Tuğkan da kıkırdamasına eşlik etti.

"Beceriksizsiniz." dedim onları küçümseyerek.

"Yok kanka beceremedi bunlar." dedi kafasını kaldırıp ikisini öç almak istermiş gibi daha çok Tuğkan'ı işaret ederek.

"Yine ihale bize kaldı desene." dedim yaslandığım masadan doğrulup.

"Hak etmiyorlar ama neyse." dedi o da yaslanmış olduğu masadan doğrularak.

Mete'ye gidip elindeki kiti aldım ve "beceriksiz." dedim küstahça gülerek.

Aynı şekilde Çiçek de Tuğkan'a doğru yürüyüp elindeki kiti aldı ama hiç bir şey demedi. Hatta Tuğkan'ın yüzüne bile bakmadı.

Mete'nin morlukları birer eziğe dönmüştü. Kitin içinden temiz bir parça pamuk alıp üzerine biraz tentürdiyot akıttım sonra da Mete'nin eziklerine hafifçe sürüp temizledim.

Çiçek de Tuğkan'ın eziklerine hazırladığı tentürdiyotlu pamuğu yavaşça sürüp temizledi.

"Yanlış anlamayın ama hayvan mısınız?" diye sordum Netenin bir yarasına bilerek bastırırken.

"Ahh" diye küçük minicik bir acı çığlığı attı Mete.

Ben bu çığlıktan tatmin olup sinsice gülümserken Tuğkan ise "ayıp oluyor ama prenses." dedi uyarıcı ama hala sevimli bir tonla.

Söylediğini duymazdan geldim ne diyebilirdim ki.

"Çiçek hatırlat da bir ara biz de kavga edelim merak ettim doğrusu birilerinin dudağını patlatmak için ne kadar güç uygulamak gerekiyor." dedim Tuğkan'a bakıp Çiçek'e konuşarak Mete'nin dudağının hemen üstündeki patlamış ve hala biraz kanayan yarayı silerken.

Buzul Kalp - AURORA:1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin