4. BÖLÜM

14.6K 634 30
                                    

Bu sabah kalktığımda diğer günlere nazaran daha yorgun hissediyorum, içimde kötü bir his var galiba kötü birşey olacak.

En son içimde kötü bir his olduğunda babam bana tokat atmıştı ilk defa. Bu yüzden biraz diken üstündeyim. Kötü hissettiğimden odamdan hiç çıkmama kararı aldım zaten bugün kemoterapim var çıkmamak daha iyi.

Lodos abinin evine verdiğim siparişlerden kitaplar geldiğinden, kitaplardan birini seçip okumaya başladım. Adı Süleymaniyedeki Haç. Aslında bunu tarih öğretmenim yazdığından kalemini merak ettiğimden aldım. ( gerçektende bu kitapı tarih öğretmenim yazmıştı imzalı aldım çok sevdim kitabı tavsiye ederim ) Kitabın yarısına kadar geldiğimde telefonum çaldı kitap ayracını koyup kapattım. Beni kim ararki düşüncesiyle telefonumu aldım.
'Baba arıyor'
Yazısını görünce içime ürperti yayıldı. Titreyen elimle telefonu cevaplaya bastım. Kulağıma götürünce

"Esra hastanede hazır ol röportaj yapılacak. Hele bir ters tepki ver bak ben sana ne yapıyorum. Anladın mı beni?"

Titrek sesimle babamı onaylandıktan sonra aramayı sonlandırdım. Korkuyla beklemeye başladım zaten biraz sonra Lodos abi kemoterapimi yapmaya gelecek diye düşünmeye kalmadan geldi.
" Naber Esra " dedi durgun bir ifadeyle. Yüzüme bile bakmıyor. Galiba onu kırdım. Lodos abiyi iyice süzdüğümde elindeki yaraları farkettim sormaya çekindiğimden soramadımda
"iyi Lodos abi senden" dedim. Bana dikkatlice bakıp omzunu silkti. Refakatçi koltuğuna oturup

"Baban kemoterapini saat 6 ya erteledi. Röportaj yapıcaklarmış bende haber vermeye geldim." diyince gözlerim doldu.

Kemoterapimi alırken gösterecekler bilerek, nasıl canımın acıdığını göstericek ki insanlar acısın bana. Ben acınmak istemiyorum ki sevilmek istiyorum sadece. Ağlama isteğimi zar zor bastırıp Lodos abiye baktım. Başımla onayladım Lodos abiyi. O da benim hareketlerimi dikkatlice izledi ve birşey demeden çıktı. Neden böyle birşey yaptığını şuanda düşünemeyecek kadar kafam dolu olduğundan sonra düşüneceğimi aklımın bir köşesine yazdım. Bende yatağa yayıldım ve ağlamaya başladım. Ağlarken gözlerime ağırlık çöktü uyumuşum.

Akşam
Akşama kadar odadan hiç çıkmadım telefona baktım, kitap okudum ve bir şekilde zaman geçti. Lodos abi kemoterapiye başlamak için geldi. Çok yorgun gözüküyor, 1 haftadır hastanede yatıyorum ama hiç bu kadar yorgun görmedim. Bu sefer kemoterapiye başlamak yerine saçımı eliyle düzeltti. Bir saç acıtmadan en fazla ne kadar düzeltilebilirse o kadar düzeltti. Sevilmek ne hoş şeymiş.

Lodos abi damaryolunu açarken kapı çaldı gel demeden açıldı zaten, babamla haberci geldi. Yüzümdeki maskeyi daha yukaru kaydırıp onları izledim mırıltılı çıkan sesimle

" Hoşgeldiniz" dedim. Hoşbulduk diyip hemen kamerayı ayarladılar. Kadın spiker birden

"Canlı yayına giriyoruz" diyince şaşırdım. Gözlerim babamla spiker arasında dolaştı doğru olup olmadığını anlamak için. Ama galiba doğru. Röportajın canlı olduğundan haberim yoktu ki.

Daha bir heyecan bastı. Kadın canlı yayına girince benim durumum hakkında özet geçti. Bana sorularını yönetmeye başladı

"Canım lösemi olduğunu duyunca ilk tepkin neydi?" diye sordu ben içime kaçan sesimle

"Şey kaçıncı evre diye sorduğumu hatırlıyorum"
Diyerek sorusunu cevapladım.

"Peki üvey olduğunu öğrenince ne oldu" dedi
"Bayıldım" dedim kısaca. Kadının gözleri şaşkınlıkla açıldı.

Kadın bunun gibi birçok soru sordu. Sordukça mide bulantım çok arttı. Yanımdaki Lodos abi bunu hissetmiş gibi kucağıma minik bir kova bıraktı. Ben kovayı bırakınca beni düşündüğünden gülümsedim. Babam kovayı bıraktığını görünce kolunu omzuma attı omzumu bilerek biraz fazla sıktı uyarı mahiyetinde. Ben iyi ebevynim diye ahkam kesebilmek için olduğunu kimse anlamıyor ve bu beni bitiriyor ya. Ben bir anda olan bu temastan irkildim. Lodos abi bunu görünce herhalde yardım amaçlı

Özgürlüğün HayaliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin