Bölüm 31 : ▪Parkinson Teorisi▪

1K 93 65
                                    

Günün 3. bölümü.. ❤İyi Okumalar❤

Ertesi gün dersler arasında Harry, Draco'yu, Bitkibilimden ayrılırken yakalamayı başardı. Uzanıp onu kolundan yakaladı ve terk edilmiş bir koridora çekti

"Ne var, Harry?" Draco dudak büktü ve artık kırışmış olan kollarını düzeltti ama Harry'i itmedi. "Bu öğleden sonra buluşacağımızı sanıyordum."

"Üzgünüm," diye cevapladı aceleyle, salona göz atarak. "Öyleyiz, ams bekleyemeyecek bir düşüncem var."

"Söyle o zaman," dedi Draco sabırsızca, Harry daha iyi bir yeri olmadığını bilse de.
"Tatillerde burada kalmayı hala düşünüyor musun?"

"Evet, sanırım bundan bahsetmiş olabilirim," dedi Draco alaycı bir şekilde duvara yaslanarak.

"Düşünüyordum da," Harry duraksadı ve biraz gergin bir şekilde kıpırdandı. "Ya onun yerine benimle Andromeda'ya gelsen olmaz mı ?" Sarışının yüzü çok hareketsiz ve taş gibiydi. Harry sadece endişeli olduğunu varsayabildi, bu yüzden devam etti. "Böylece Malfoy Malikanesi'ne gitmek zorunda kalmazsın ama yalnız da olmazsın. Ve Teddy ile de tanışabilirsin."

Harry, Draco'nun yanıt vermesi için uzunca gelen bir süre bekledi.

"Ben..." diye sözünü kesti, dudağını ısırarak. "Orada hoş karşılanacak muyum?" Harry'nin kalbi, Draco'nun konusamamasının Harry ile tatilini geçirmek konusunda tereddütlü olmadığını, istemediği için değil de, kendi ailesi tarafından reddedileceğini düşündüğünü farkettiğinde düştü.

"Sen onun yeğenisin, seni geri çevirmeyeceğine eminim," Harry onu rahatlatmaya çalıştı ama işe yaramadı. "Ona yazsam faydası olur mu? Kalabilir misin diye sorarım? Eminim evet diyecektir." Draco başını salladı. Harry gülümsedi ve yüzünün yan tarafını tuttu, baş parmağıyla yanağını okşadı.

"Annem ne olacak?" diye fısıldadı sarışın. Harry başını iki yana salladı. "Andromeda onun da gelmesine izin verir mi sence?"
"Sorabilirim," dedi Harry umutla, bu da ona küçük bir gülümseme kazandırdı. Gözleri koridorun diğer tarafına kaydı ve orada bir hareket gördü.

Ne yazık ki, Draco da bunu gördü ve saniyeler sonra koridordan ayrıld.
"Draco, bekle!" Harry arkasından seslendi, onu kovaladı. Köşeyi döndüler ve Gryffindor'un ilk yılı olan Ambrose ile karşı karşıya geldiler. Gülümsedi ve onlara garip bir şekilde el salladı. "Ambrose?"

"Bu zavallıyı tanıyor musun?" Draco, Ambrose'un kıvırcık başının tepesini işaret etti. Ambrose iri, kara gözleriyle yukarı baktı ve Harry hemen Draco'nun suratına yumruk atmak için çok tanıdık bir dürtü hissetti.

"Draco!" dedi uyararak. Küçük ilk yıla döndü. "Merhaba Ambrose, ee-"

"Hiçbir şey görmedim!" Ambrose aniden sustu ve Harry'nin kafası karıştı, ta ki çocuğa öldürmek için atlamaya hazır bir yırtıcı gibi bakan Draco'yu görene kadar.

"Dra-" Harry, ilk adını kullanmak üzere olduğunu fark ederek sözünü kesti. Sonra Ambrose'un önünde Draco'nun adını zaten kullandığını hatırladı, bu yüzden ikinci kez yapması gerçekten hiçbir şeyi değiştirmeyecekti.

"Draco, yeter." Sarışın gözlerini devirip yere bakmadan önce bakışlarını birkaç dakika daha tuttu. Harry, dikkatini tekrar Ambrose'a odakladı. "Bunun için üzgünüm. Bak, sormaktan nefret ediyorum ama.. bizi gördün, değil mi?"

Ambrose yavaşça başını salladığında Harry gergin bir şekilde yutkundu. Gözleri yalvarırcasına Draco'ya kaydı ama Slytherin'in ekleyecek hiçbir şeyi yoktu. Bunun yerine, sarışının Ambrose'a ve ağzına doğru başını salladığını gördü,

Harry Potter ve Seçimi Olmayan Çocuk ❝Drarry❞ | ❝Wolfstar❞Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin