4.Bölüm: ❝Siyah Aydınlatıcıları❞

6.5K 431 500
                                    

Bölüme başlamadan, küçük yıldızı parlatmayı unutmayalım.

Beğendiğiniz satırlara, aiyana yazabilirsiniz.

Keyifli okumalar.

***

***

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

4.BÖLÜM: ❝SİYAH AYDINLATICILARI❞

Bora hızlıca ayağa kalktı. Tişörtünü aşağı yukarı kaldırmaya başladı.

"Çok pardon." Burnundan soluyordu resmen, sıramdaki su şişesini alıp Bora'nın yanına gittim. Kahve döktüğüm yere birde suyu döktüm. Bora, şaşkınca yüzüme baktı.

"Manyak mısın, sen?" Yutkundum, kötü mü yaptım?

"Sıcakya, o yüzden döktüm." Yerlere fazla bi' su gelmemişti. Kapının açılma sesi ile bakışlarımı o tarafa çevirdim. Hoca gelmişti, hızlıca sırama geçtim.

"Günaydın." Masasına oturup, çantasını açtı. Ben arada bir Bora'ya bakıyordum. Peçete ile üzerini siliyordu.

Bana sanki 10 saat gibi gelen ders sonunda bitmişti. Sıramdan kalkıp, Bora'nın yanına gittim.

"Karşıda, mağaza vardı. Bi' koşu gider alırız, böylede durulmaz." Dedim, Bora kaşları çatık bir şekilde suratıma baktı.

"İçine ettim, dahada edeyim diye mi uğraşıyorsun?" Bende aynı onun gibi kaşlarımı çattım.

"Ne alakası var? Ben yardım etmek için..." Yan sıradan, deri ceketini alıp üzerine geçirdi.

"Yürü." Sınıftan hızlı adımlar ile çıktık. Bora'ya yetişebilmek için koşar adımlar ile gidiyordum.

"Nereye gittiğimizi, sorabilir miyim?" Teneffüs sadece 10 dakikaydı. Sanırım bu yüzden, hızlı gidiyordu. Ama nereye gidiyorduk?

"Soramazsın." Gözlerimi devirdim. Okulun dışarısına çıkmıştık. Ben etrafa baktım. Bahçede nöbetçi olan hoca arka taraflara gidiyordu.

"3 dediğimde, koşacaksın. Bunu da bir zahmet yaparsın artık." Lafı uzatmamak için başımı onaylar bir şekilde salladım.

"Bana laf yetiştirme. Asıl sen, koşabilecek misin?" Deri ceketinin önünü kapattı. Tehditkar bir ifade ile cevap verdi.

"Sen sadece çok konuşma, boş konuşma." Gözlerimi bir kez daha devirdim. Sağa sola baktı.

"3." Yuh! Bora, hızlıca koşmaya başladı. Ben daha bir, iki sayacak diye bekliyorum. Laflarımın altında kalmamak için, arkasından hızlıca koştum.

"Ne o arkamda kaldın." Parkura yetişir gibi koşuyorduk.

"Arkada olmayı severim. İnsan her daim arkada olmalı, dışarıdan gelecek şeyleri göz etmeli." Asla lafın altında kalmam. Buna çirkeflik denilebilir, evet ben çirkefim. Bora, benim dediğim mağazanın önünde durmuştu. Sabah gelirken görmüştüm burayı.

TUTKULU DANS | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin