8.Bölüm: ❝Mahsur Kalmak❞

5.7K 380 346
                                    

Bölüme başlamadan, küçük yıldızımızı parlatmayı unutmayalım.

Başlama saatinizi bu satıra yazabilirsiniz.

Keyifli okumalar.

***

***

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

8.BÖLÜM: MAHSUR KALMAK

Hocanın dediği şey ile suratına baktım. Kalbim her zamanki gibi küt küt atıyordu.

"Hocam," Kağıdımı alıp, masasına koydu. Bende hızlıca ayağa kalktım.

"Ben bu sözlüye çok çalıştım. Kopya çekmedim, hayatım boyunca bir kez olsun hile yapmadım." Hoca kaşlarını çattı.

"Sıranın altında ki, kağıt öyle demiyor." Hayretle başımı sıramın altına çevirdim. Cidden bir kağıt vardı. Alıp, açtım. Başımı inanmıyormuş gibi salladım.

"Hocam cidden bu benim değil." Hoca cevap vereceği sırada, arkadan bir ses yükseldi.

"Kopyacıları, müdüre vermek gerek hocam." Bunu diyen, kravatını bile doğru düzgün bağlayamayan birisiydi.

"Senin gibilerini de okuldan atmak gerek." Dedim ve tekrardan hocaya döndüm. Şu anda büyük bir yanlış anlaşılma var.

"Hocam dün arkadaşlarım ile beraber saatlerce çalıştık. Kopya çekmek istesem neden yapayım bunu?" Hoca'nın suratı hiç değişmedi.

"Sözlüne sıfır. Bu kadar ile kurtulduğuna şükür et, geç yerine." Hoca kağıdımı gözlerimin önünde çantasına sıkıştırdı.

Ben ise ağlamamak için zor duruyordum. Ben yapmadığım bir şey suçlanıyorum, hırsızsın demek gibi bir şey bu. Sırama geçeceğim sırada, zil çaldı. Telefonumu alıp sınıftan çıktım. Koşar adımlar ile bahçeye çıktım. Hocanın gözünde kopyacı, hileci birisi gibi olacağım.

Üstü kapalı bir çardak buldum. Arka tarafına oturdum, derin derin nefesler almaya başladım. Sinirden ve üzüntüden ne yapacağımı bilmiyorum. O kağıt benim değil. Kimin olduğuna dair en ufak bir fikrim bile yok. Derin nefesler almaya devam ederken, Bora yanıma geldi. Başımı ona çevirdim.

"Senin değil anladığım kadarıyla." Dedi, başımı onaylar bir şekilde salladım.

"Değil, öyle şeyler yapmam." Neşe'nin olabilir mi? Kafamda ki bu saçma düşünceyi direk eledim. Okulun en zeki kızı, imkansız.

"Yapmadığın bir şey için ağlaman gereksiz, sonuçta yapmamışsın." Dedi, bir kaç saniye bekledim. Düşünmeye başladım, dedikleri mantıklı geliyordu. Hocanın gözünde öyle bir izlenim verdiğim içindi bu üzüntüm. Biz konuşmamaya devam ederken, telefonumdan bildirim sesi geldi.

TUTKULU DANS | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin