16.Bölüm

202 11 3
                                    

Kısa bir bölüm olmuş olabilir ama acele yazdım. Sizi bekletmek istemedim. Ayrıca bundan sonraki bölüm daha iyi olucak. Neyse iyi okumalar...

Neredeyse yarım saattir koltukta oturmuş Harry'nin bir oraya bir buraya attığı adımları izliyordum. Adımlarını atarken ayrıca sessizce bir şeyler mırıldanıyordu. Geldiğinden beri tek kelime bile etmemişti. Sinirliydi. Bu yüzden bende konuşmuyordum ama bu sessizlik rahatsız ediciydi ve Harry daha çok sinirleniyordu. 

''Harry, iki yetişkin gibi doğru düzgün konuşabiliriz.'' dediğimde yerinde durdu ve bana döndü.

''Ne konuşacağız? Beni nasıl kandırdığını mı? Pekala hadi konuşalım.'' hızlı adımlarla çaprazımdaki koltuğa oturdu. ''Hadi başla, dinliyorum.''

Şaşkınca ona baktım.

''Anlamıyorum.'' diye mırıldandığımda kafasını sağa-sola salladı.

''Bende anlamıyorum. O piç kurusunun evine neden gittiğini anlamıyorum!'' tekrar ayağa kalktı ve salonda yürümeye devam etti.

''Neyden bahsediyorsun?'' oturduğum yerden kalktım ve ona baktım. Arkası dönüktü ve ellerini boynunda birleştirmişti. Bana döndü ve sırıttı.

''Neyden bahsettiğimi gayet iyi biliyorsun! Holmes Chapel'da iken aklım sürekli sendeydi ama sen o herifin evine gittin! Hem de bu kadar yaşanmış şeyden sonra!'' diye bağırdı.

''Sözlerine dikkat et, Harry.''

''Sana dokundu mu? Bir şey yaptı mı?'' merakla bir cevap vermemi beklerken gözlerimi devirdim.

''Biz sadece konuştuk.''

''Neyi konuştunuz? Beni nasıl kandırıp beraber olacağınızı mı?!'' 

''Saçmalıyorsun!'' kaşlarımı çatıp ona şaşkınca baktım. Nasıl böyle düşünebilirdi? Ona bunu yapmayacağımı gayet iyi biliyor olması gerekiyordu. Ayrıca Dylan'ın evine gittiğimi nerden biliyordu? 

''Pekala. Ne konuştunuz?'' kollarını göğsünden kavuşturdu.

Bakışlarımı ondan kaçırdım.

''Harry-''

''Bana cevap ver!'' sesiyle irkildim ve gözlerimi yumdum. Eğer doğruyu söylersem bana daha çok sinirleneceğini biliyordum ama başka çarem yoktu.

''Biz tekrar iyi arkadaş olmaya karar verdik.'' dudaklarımı dişledim ve tepkisini inceledim. Bir şey söylemek için ağzını açtı ve baş parmağını gösterdi.

''Sadece birgün. Sadece bir günlüğüne gidiyorum ve sen onunla eskisi gibi mi oluyorsun?''

''O değişti, Harry. Lütfen bağırma.'' ona yaklaştım ama bir adım geri gitti.

''Ona ikinci bir şans mı verdin? Sana inanamıyorum. O ikinci bir şansı hak etmiyor! O aşağılık herife bir şans daha mı verdin?!'' kaşlarını çatmış inanmayan bakışlarla bana bakıyordu. 

Bir an kendimi tutamadım ve kelimelerin ağzımdan dökülmesine izin verdim.

''Sende ikinci bir şansı hak etmiyordun!'' dediğimde kendime lanet okudum. Bunu söylediğim an da pişman olmuştum. Harry yıkılmış gibi gözüküyordu. Bunu duymayı beklemediğine yemin edebilirdim. ''Harry, ben-''

Cümlemi bitirmeme izin vermeden hızlı adımlarla salondan çıktı. Peşinden gittim ve askıdan paltosunu alışını izledim. Dilim tutulmuştu bir şey söyleyemiyordum. Şuan gitmemesi için her şeyi yapabilirdim.

Paltosunu üstüne geçirip gözlerimi gözlerine kitledi. O bunu yapana kadar gözyaşlarımın yanaklarımdan aktığını hissetmemiştim. ''Bence bir müddet görüşmemeliyiz.'' 

Beyond Your Dreams 2 (Türkçe)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin