21.Bölüm

199 10 3
                                    

06.02.2015

"Oraya varınca beni ara tamam mı?" diye sordu hattın öbür tarafındaki hüzünlü ses.

"Bu soruyu 10. defa soruyorsun, Niall." birazcık rahatlaması ve mutlu olması için kıkırdadım. Neredeyse 1 saattir konuşuyorduk ve bu süre zarfı boyunca sürekli benim hakkımda konuşmuştuk. LA'de yapacaklarımı, kimde kalacağımı, Londra'daki eve ne olacağını ona birer birer anlattım. Böylece aklı bende kalmayacaktı.

"O kadar oldu mu?"

"Maalesef." derin bir nefes aldım. "Neyse, söz veriyorum seni arayacağım ama şu an kapatmam gerekiyor. Beni LA'e götürecek olan jet geldi." oturduğum yerden kalkıp çantamı omzuma taktım ve üzerimdeki ceketin kapşonunu başıma geçirdim. Birazdan bulunduğum odadan çıkıp jete girmek için kullanacağım kapıya gidecektim ama sorun şu ki, odanın dışında hayranlar ve gazeteciler vardı.

Ayrıca bana ne soru soracaklarını biliyordum. "Neden Harry Styles ile ayrıldınız? Neden LA'e gidiyorsunuz? Bu ilişkiyi sona erdiren kimdi? Bundan sonra ne yapmayı planlıyorsunuz?" gibi sorular soracaklardı. Çünkü bu aralar magazin gündemlerinin ön sıralarında bu tip haberler vardı. Bu çok rahatsız edici bir şey, çünkü onların sorularına cevap vermişsiniz gibi yalan haberlerde çıkartabiliyorlar.

"Hazır mısın?" odaya Will girdiğinde bakışlarım ister istemez ona kaydı. Oldukça gergin gözüküyordu.

"Evet, hazırım. Ama sen iyi misin?"

"Harikayım. Sadece dışarıda fazlasıyla hayran ve gazeteci var. Bu nedenle acele etmeliyiz." onu onaylarcasına başımı salladım. Kapıyı açtığında onun peşine takıldım ve beraber odadan çıktık. Fakat bunu yapmamayı dilerdim çünkü aşırı ses ve gürültü vardı. Bu ses ve gürültüler ben odadan çıktığımda daha çok artmaya başlamıştı.

Başımın ağrımaya başladığını hissettiğimde gözlerimi kırpıştırıp benden birkaç adım ileride olan Will'e yetiştim. Bu arada Will'i takip ederken, bir yandan da bariyerlerin öbür tarafındaki hayranlara imza vermeyi de ihmal etmiyordum. Tabii yanımda duran korumalar buna engel olmaya çalışsa da ben yine de benim için buraya kadar gelip, benden imza isteyen hayranlarımı kırmamaya çalışıyordum.

"Gitmemiz gerekiyor!" Will'in sesini zar-zor duyabildiğimde korumalar imza verdiğim hayranların bana ulaşmasını engelleyip beni Will'in olduğu yere yönlendirdiler. Canım bu duruma her ne kadar sıkılsa da başka şansım olmadığını kabullenip yürümeye devam ettim.

"Seni yeni orkestranla tanıştıracağım. Hepsi tatlı çocuklar. Bundan emin olabilirsin. Onlarla iyi anlaşacağına eminim." dedi Will gülümseyerek. Bir tane koruma önümdeki kapıyı açıp geçmeme izin verirken sıkıntılı bir nefes verdim.

"Bir an önce Los Angeles'a varmak ve kuzenimin evine gitmek istiyorum." nihayet tünel şeklindeki koridordan geçtiğimizde jetin kapısına ulaşmıştık. Ben önden geçerken Will arkamdan geldi.

Jetin içine geçtiğimizde 5 kişiyle karşılaştım.

"İşte bunlar sana bahsettiğim çocuklar." hepsi bana el sallarken ben gülümsemekle yetindim. "Bu Carl. Bateride harikalar yaratır." Will'in işaret ettiği çocuğa baktım. Elindeki bagetleri döndürüp koltuğun koluna vurmaya ve ritim tutmaya başladı.

Bundan sonra geçen yarım saatte diğer dördünün ismini ve ne alet çaldıklarını öğrendim. Hepimiz gayet iyi anlaşmıştık ve bu yarım saatte konuşarakta birbirimizi tanımaya, ayrıca kişiliklerimizin nasıl olduğunu çözmeye çalışıyorduk.

Evan gitar çalıyordu. Gayet sıcak kanlı birisiydi ve çok tatlı gülümsemesi vardı.

O an aklıma Harry gelmişti. Tapılası gamzeleri ve Tanrı'nın emek vererek yarattığı hafif pembe dudakları...

Beyond Your Dreams 2 (Türkçe)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin