09.07.2017
"Aşkım." kolideki kitapları alıp kitaplığa dizerken Harry beni rahatsız ediyordu.
"Bebeğim." sesini beni tahrik edebilecek bir tonda ayarladıktan sonra kollarını karnıma doladı ve boynuma minik öpücükler bırakmaya başladı.
"Hayatım."
"NE VAR HARRY?" deyip kitap dizmeyi bıraktım ve ona döndüm.
"Biraz ara verip benimle ilgilensen diyorum." bana yavru köpek bakışlarıyla bakmaya başladığında gözlerimi devirdim.
"Biraz benimle ilgilenmeyi bırakıp kolileri boşaltsan diyorum." kollarımı göğsümde kavuşturup söyleyeceği saçma mazereti bekledim. Artık alışmıştım, çünkü hep ona bir iş yapmasını söylediğimde saçma-sapan bir mazeret bulup duruyordu.
"Ya da ilk önce yatak odasına çıksak ve birkaç saat orada kalsak?"
"Ya da sen markete gidip alışveriş yapsan?" kitaplıkta duran alışveriş listesini eline tutuşturdum.
"Beraber gitsek bebeğim?"
"İşim var Harry."
"Turneden daha yeni geldim ve seni çok özledim."
"Çok yanlış bir cümle kurdun Styles." ellerimi onun göğsüne koydum. "Sen sadece vücudumu özledin."
"Hayır." beni kolumdan tutup kendine çekti. "Eğer seni sevmeseydim yakında Bayan Styles olacak olur muydun?" kulağımın arkasına minik minik öpücükler kondurmaya başladı ve bunu yapıyordu, çünkü o bölgeyi öperek beni tahrik edebileceğini biliyordu.
"H-Harry." onu kendimden uzaklaştırmayı başardığımda derin bir nefes aldım. "Alışveriş listesi diyorum. Hadi git lütfen."
Gözlerini devirip homurtular çıkararak salondan gittiğinde arkamdaki sandalyeye oturdum ve evden çıktığını belirten bir ses duyana kadar da oturmaya devam ettim.
●▪■●▪■●▪■
"Bunu ona ne zaman söylemeyi düşünüyorsun?" diye sordu Bo bitki çayından bir yudum almadan önce.
"Bilmiyorum. Bugün yine test yaptım ve her seferinde pozitif çıkıyor." derin bir nefes alıp dirseklerimi masaya koydum.
"Bence erkenden söyle. Bu saklayabileceğin bir şey değil." dedi Anna.
"Biliyorum, biliyorum. Zaten Harry sürekli bana dokunmaya çalışıyor ve artık bahanelerim tükenmeye başladı."
"Benim gitmem gerekiyor. Daha Niall ile ev bakmaya gideceğiz." diye mırıldandı Bo, ve sandalyesinden kalkıp bize baktı.
"Bende eve gidip depresyonuma kaldığım yerden devam edeyim." Anna'da oturduğu yerden kalktığında ona garip garip baktım.
"Ne depresyonu bu?"
"Zayn ve Perrie barıştılar."
"Eee?"
"Barışmadan önce ben ve Zayn..." söyleyip söylememe konusunda kararsız kaldı ama sustu çünkü biz onu anlamıştık. "Kızlar, onu seviyorum ama o çok kararsız."
"Söz konusu Zayn, tatlım." dedi Bo Anna'yı da peşine takıp kapıya doğru ilerlerken. Onlarla vedalaştıktan sonra evde yalnız kaldım. Tek yapmak istediğim boş boş yatıp hayatın ritmini düşürmek ve her şeyi akışına bırakmaktı. Fakat olmuyor işte.
Hamilelik olayından Anna ve Bo haricinde kimsenin haberi yoktu. Çünkü Harry bu sefer bunu duyarsa neden ilk ona söylemediğim için ayrıca kavga edeceğimizi düşünüyorum.
Evde oturmaktan sıkıldığıma ve kafamı dağıtmak istediğime karar verdiğim için ceketimi ve güneş gözlüğümü alıp evden çıktım. Hava esintili olduğu için hasta olmak ve bebeğide hasta etmek istemiyordum. Zaten sadece kısa bir yürüyüş yapıp tekrar eve dönecektim.
Ve öyle oldu. Tek fark eve dönmem biraz uzun sürmüştü, çünkü yolda fotoğraf çektirmek isteyen insanları kırmak istememiştim. Eve geldiğimde ise Harry'nin arabası yerindeydi. Kapıyı açmak için ceketimin cebinden anahtarı çıkardım. Fakat kapıyı açmama gerek kalmamıştı çünkü birden Harry kapıyı açmıştı.
Bunun üzerine irkildim.
Harry'e baktığımda ise oldukça sinirli gözüküyordu. Saçları dağınıktı ve gözlerindeki yeşiller koyulaşmıştı. İçeri girdim ve sertçe kapıyı kapatışını izledim. Anlaşılan bir şey olmuştu ve konu bendim. Buyüzden ceketimi ve gözlüğümü çıkarıp hızla salona ilerledim.
"Nereye gittin?!"
"Neden bu kadar sinirlisin?"
"Çünkü beni çıldırtıyorsun, America! Telefonunu yanına almıyorsun ve bana haber vermeden dışarı gidiyorsun!"
"Küçük bir çocuk olmadığımı hatırlatırım, Harry." ellerini saçlarının arasından geçirip derin derin nefesler aldı.
"Sana bir zarar gelseydi ne hale gelebileceğimi hiç düşündün mü?!"
"Harry ben hamileyim!" ağzımdan çıkan şey üzerine görüş açım bulanıklaşmaya başladı. Gözlerimi açıp kapayana kadar kendimi Harry'nin kollarında buldum.
Kollarımı boynuna dolayıp giydiği gömleğini gözyaşlarımla ıslatmaya devam ettim.
"Ah, Tanrım. Biliyorum." dedi biraz önceki ses tonunun aksine normal bir şekilde.
"Nasıl yani?"
"Lavabonun tezgahında hamilelik testi buldum." utancımdan mı, yoksa öğrendiği için mi bilmiyorum ama kızardığımı hissettim.
"Sana söylemeliydim ama korktum."
"Neden?"
"İstemeyeceğinden." hıçkırıklarım arttığında Harry sırtımı sıvazlamaya başladı.
"Bu saçmalık. Nasıl böyle düşünürsün? O bizim bebeğimiz. İkimizin." yüzümü avuçları arasına alıp alnıma minik bir öpücük bıraktı.
"Üzgünüm."
"Üzgün olmamalısın. Mutlu olmalıyız. Bu harika bir şey çünkü." gülümsedi ve bana tekrar sıkıca sarıldı.
"Harry?"
"Hı?"
"Canım Nutella ve çilek çekiyor." benden ayrılıp elimi tuttu.
"Mutfakta hepsi var." deyip gülümsedi ve birlikte mutfağa ilerledik.
Yorum ve oylarınızı unutmayın lütfen ^.^
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyond Your Dreams 2 (Türkçe)
Fanfiction【2.Kitap】 Ortaya çıkan sırlar, para ve şöhret America ile Harry'nin hayatları için bir dönüm noktasıdır. Her şey daha mı iyiye gidecek? Yoksa daha mı kötü olacak? Peki aşk ve dostluk her şeyin üstesinden gelebilecek mi? En önemlisi mutlu sona kavuşa...