Multimedia'ya koyduğum şarkıylada dinleyebilirsiniz. Yağmur efektli falan olduğu için daha güzel oluyor...
Ayrıca bir önceki bölümde yaptığınız yorumlar ve kullandığınız oylar için çok teşekkür ederim...
❁ ❁ ❁ ❁ ❁ ❁ ❁ ❁
Mutfağa ilerledim ve bardakların bulunduğu dolabı açıp bir bardak aldım. Ama bardak elimden kaydı ve yere düşüp tuzla-buz oldu. Etraf hep cam kırıkları ile dolmuştu. Birkaç saniye sonra mutfak kapısında Niall belirdi. Mutfağa gelebilmek için koştuğu belliydi. Sanırım korkmuştu.
''İntihar girişimine giriştin sandım.'' elini sol göğüsüne götürdü ve tuttuğu nefesini dışarıya verdi.
''Merak etme, bir bardakla intihar edecek kadar delirmedim.'' yere eğildim ve cam parçalarını toplamaya başladım.
''Bundan şüpheliyim.'' dediğinde ona kötü bir bakış attım. ''Bir yerin kanamadan onları toplamayı bıraksan iyi olacak. Sen içeri git, ben hallederim.''
''İstemiyorum, Niall. En fazla elim kanar ya da bir yerim kesilir.'' duraksadım. ''Daha sonra hastahaneye gitmem, kanayan yerime mikrop girer ve tüm vücudumu sarar. Daha sonra bu bir şekilde bir hastalığı veya kansere dönüşür. Böylece ölürüm. Kısacası kolay ölüm.''
Zayıfça gülümsedim ve cam parçalarını toplamaya devam ettim.
''America.''
''Ya da cam kırıklarıyla bileklerimi kesebilirim. Böylece damarlarımdan birini keserim ve bir şekilde yine ölmeyi başarırım. Çünkü her şekilde hastahaneye gitmeyeceğim.'' dedim cam kırıklarını toplamaya devam ederken.
''Ergence davranacaksın yani?'' sesinde alaycı bir ton vardı.
''Gerekirse evet.''
Bu cevabımdan sonra kısa süreli bir sessizlik oldu.
''Harry'nin evinden neden ağlayarak çıktın?'' diye sorduğunda, bunu hiç sormayacak sanmıştım.
''Bence hemen bir yerimi kesip ölmeliyim.'' konuyu değiştirmek için çırpınıyordum.
''Konuyu değiştiriyorsun.'' omuz silktim.
''Niall, bence orada olanlar orada kalmalı.''
''Sen bilirsin. Ama eğer anlatmak istersen ben senin için burada olacağım.'' dediğinde gülümsedim. ''Hey, ağlama.''
Yanıma oturdu ve beni kendine çekti. Bu beni azda olsa rahatlatmıştı.
''Ağlamıyorum.''diye mırıldandım ve burnumu çektim.
''En azından, bu konuda inatlaşmayalım.'' başımı hızlıca aşağı-yukarı salladım ve elimdeki cam parçalarını tekrar yere bıraktım. Yine sessizce ağlıyordum. Niall'a karşı bunu her ne kadar inkar etsem de, o beni ezberlemiş gibiydi. Ne zaman ağlamayacağımı, moralimin nasıl düzeleceğini ve bunun gibi bir çok şeyi biliyordu.
''Artık Amerry diye bir şey kalmadı, Niall.'' başımı göğsüne koydum ve daha çok ağlamaya başladım, çünkü bu aklıma geldikçe canımı yakıyordu.
Bu acı tarif edilemezdi. Artık en güzel anılarımı hatırlayacağım birisi yoktu. O yoktu ama kırdığı kalbimin parçaları hala buradaydı. Geçmiyordu. Bu asla geçmeyecek bir şeydi. Hiçbir ilacı da yoktu.
''Onu hala seviyorsan, git ve bunu ona söyle.''
''Yapamam.'' ellerimle Niall'ın tişörtünü kavradım ve tüm sinirimi onun tişörtünden çıkarmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyond Your Dreams 2 (Türkçe)
Fanfic【2.Kitap】 Ortaya çıkan sırlar, para ve şöhret America ile Harry'nin hayatları için bir dönüm noktasıdır. Her şey daha mı iyiye gidecek? Yoksa daha mı kötü olacak? Peki aşk ve dostluk her şeyin üstesinden gelebilecek mi? En önemlisi mutlu sona kavuşa...