2.Bölüm

316 15 7
                                    

America'nın ağzından...

Zihnimin içinde hala kazayla ilgili sesler dolanıyordu. Harry ile olan diyaloglarımız, bağrışmalarımız ve araba bize çarpacakken attığım çığlık. Çok kötüydü. Bunu kelimeler dökmek imkansızdı. En çokta suçluluk duygusu. Eğer Harry'e bağırmayı kesseydim dikkati dağılmazdı. Böyle bir şeyde başımıza gelmezdi.

Ben bunları düşünürken Niall beni kucağına almış, yatağıma götürüyordu. Bu arada odanın içinde ablamın olmadığını fark ettim. Odada sadece çantası ve dün gece uyukladığı kanepede bıraktığı battaniyesi vardı.

"Gidip bir hemşire çağıracağım. Sakın kalkma, tamam mı? Bu konuda çok ciddiyim, America." beni yatağa koydu ve üstümü örttü.

"Harry iyi mi?" diye sordum. Sesim kısık çıkmıştı. Onun ismini söylediğimde göğsüme bir ağırlık çöktü.

"Evet...evet o iyi." tedirgindi. Bu her halinden belli oluyordu. Niall genellikle ciddi ve kötü anlarda böyle olurdu.

"Sana inanmalı mıyım?" bu sorum üzerine hiçbir şey söylemedi. Odadan çıktığında rahatsız edici bir sessizlik oldu. Beni düşüncelerimle yalnız bırakmıştı.

Niall'ın bana yalan söylediğini biliyordum. Bu hem konuşmasından, hem de halinden belliydi. Fakat Harry'i gerçekten merak ediyordum. Ona bir şey olursa ne yapardım diye düşünmeye başladım ama bu düşünce iğrençti. Bu yüzden bundan vazgeçtim.

Eğer Niall bana gerçeği söylemiyorsa o zaman ben kendim gidip Harry'i görürdüm. Öyle değil mi?

Yavaşça yataktan kalktım ve biraz dinlendim. Bu çok yorucuydu. Biraz önce olan sinir krizini bile nasıl geçirdiğimi bilmiyorum.

Yine yavaş hareketler tekerlekli sandalyeye ilerledim. Bunu kullanmam sadece geçici bir süre içindi. En azından ameliyat yaralarım geçene kadar. Ama dans edemeyeceğim gerçeği doğru. Bu çok can yakıcı. Dans benim hayatım haline gelmişken bu artık yasak bir şey haline geldi.

Bu düşünceden kurtuldum ve tekerlekli sandalyeye oturdum. Bu sırada içeri Zayn girdi. Bana şaşkınca baktı. Daha sonra kafasını hafifçe sağa-sola salladı.

"Hey, hey, hey." kapıyı kapadı ve bana doğru geldi. "Nereye gittiğini sormak istiyorum."

"Bu seni ilgilendirmez, Zayn." onu kenara itmeye çalıştım ama o benden daha güçlüydü.

"America, bence inatlaşmanın zamanı değil. Şuan senin yatıyor olman gerekirdi."

"Ama yatmıyorum. Gidip Harry'i göreceğim." ona ciddi bir bakış attım ve tekerlekleri tuttum. "Ayrıca yardım etmeyeceksen, kendi işimi kendim görebilirim."

"Sadece birkaç dakikalığına ama, tamam mı?"

"Tamam, anlaştık." Zayn sandalyenin arkasına geçti ve beni itmeye başladı. Odadan çıktık ve uzun koridorda ilerledik. Koridorun sonunda gördüğüm manzara hiç hoş değildi. Monica burdaydı. MONİCA BURDAYDI.

"America!" bu ses bakışlarımı Monica'dan Gemma'ya yöneltti. Koşar adımlarla yanıma geldi ve bana sıkıca sarıldı. "Tanrı'ya şükür iyisin. Bir dakika iyisin değil mi?"

"Evet, sanırım." zayıfça gülümsedim.

"Hey, eline ne oldu?" elimi tuttu ve incelemeye başladı.

"Hiç, hiçbi şey." elimi ondan aldım. "vücudumun diğer yerleri gibi ona da bir şey oldu işte, boşver."

Bakışlarımı cama yönelttim ve tekerlekleri çevirip o tarafa ilerledim. Yanımda durup, Harry'i inceleyen Monica'ya baktım. Ondan nefret ediyorum. Gerçekten. Eğer şuan iyi bir durumda olsaydım, tekerlekli sandalyede değil onun üzerinde, ona vuruyor olurdum.

Birde ağlıyor. Cidden ağlıyor! Aptal.

"Monica, bi gelir misin?" bu Gemma'nın sesiydi. Anladığım kadarıyla beni yalnız bırakmaya çalışıyordu ki, Harry'e rahatça bakabileyim.

Monica gittiğinde Harry'e baktım. Bazı yerleri sarılıydı. Korkunç değildi ama iç açıcı da değildi. Şuan ona sarılmak ve ondan 'Her şey düzelecek, merak etme.' cümlesini duymak istiyordum. Sanki uzun bir zaman onu görmemiş gibiydim. Sanırım bu duygu bana yabancıydı.

Ama bu onu affedeceğim anlamına gelmiyordu. Evet iyileşene kadar onun yanında olabilirim, ama onu affetmem bu kadar kolay değil. Bende bıraktığı yaralar derindi ve hala izi kalmıştı. Belkide daha çok derinleşecekti ama ona nasıl güvenebilirim bilmiyorum.

"America?" irkildim. Dönüp kim olduğuna baktığımda Niall ve ablam bana doğru geliyordu. Niall bana seslenene kadar ağladığımı fark etmemiştim. Hızlıca gözyaşlarımı sildim ve tekerlekli sandalyeyi onlara doğru döndürdüm.

"Ne işin var burda? Senin şuan dinleniyor olman gerekiyordu." ablam ciddi bakışlarını üzerimde tuttu.

"Sadece Harry'i görmeye-"

"Pekala, görmen bittiyse odana dönüyoruz." tekerlekli sandalyenin arkasına geçti ve itmeye başladı. Homurdanarak arkama yaslandım ve beni götürmesine izin verdim.

"Bu arada Niall!" diye bağırdım. Arkasını dönüp bana baktı ve ablamda durup ona söyleyeceğim şeyi bekledi. "bir şey olursa bana da haber ver, lütfen."

❁  ❁  ❁  ❁  ❁  ❁  ❁  ❁

"America," gözlerimi aralamaya çalıştım ama başarısız oldum. Sanki göz kapaklarımda bir ton ağırlık vardı. "America, uyanmalısın."

Sonunda gözlerimi açabildiğimde etrafımı inceledim. Şuan Niall, Liam, Louis ve ablam burdaydı.

"Bir şey mi kaçırdım?" gerindim ve oturur pozisyona geldim.

"Yine sinirli değilsin dimi?" bu soruyu soran Louis'ydi.

"Ah, son olan faciha için özür dilerim, Lou." zayıfça gülümsedim ve meraklı gözlerle Niall'a baktım çünkü asıl haber ondaydı.

"Evet, Niall. Seni dinliyorum."

"Harry'i odaya aldılar ve sürekli senin adını sayıklayıp duruyor." diye cıvıldadı, Liam. Arkadaşı uyandı diye mutluydu.

"Ciddi misin?" şaşkınca ona baktım. "O zaman hemen gitmeliyiz."

Tam kalkıcakken kolumda serum olduğunu fark ettim ve acıyla yatağa geri oturdum. Bunu koluma ne zaman takmışlardı?

"Ne zaman bunu koluma taktılar?"

"Uyuyordun." diye cevapladı sorumu, ablam. Derin bir nefes aldım.

"Liam bana yardım eder misin?" diye sorduğumda serumumun takılı olduğu tekerlekli emiri bana getirdi. "teşekkür ederim."

Demirin yardımıyla kalktım ve Niall'ın koluna girdim. Serumuda peşimizden sürükleyerek odadan çıktık ve uzun koridorda ilerleyip sonuna vardık.

"Bu odaydı değil mi, Liam?" diye sordu Niall.

"Hı hı." Liam onu onayladı. Niall ve ben odaya girdiğimizde içerde sadece Gemma, Robin, Zayn ve Anne vardı. Harry yoktu.

"Hoşgeldin tatlım." Anne bana gülümsedi.

"Bayan Cox, Harry nerde?" diye sordu Niall.

"Biraz önce Monica ile hava almaya gitti. Hastahanenin bahçesinde olmalılar." tekrar gülümsedi.

Moralim bozulmuştu. Şuan vücudumdaki her hücre Monica'yı parçalamak istiyordu. Kıskançlık her tarafımı sarmıştı. Ayrıca Harry beni görmek istemiyor muydu?

"Bahçeye çıkmak ister misin?" diye sordu Niall, odadan çıkarken.

"Hayır, odama gitmek istiyorum." dedim büyük bir ciddiyetle. Eğer Monica'yla gittiyse bana ihtiyacı yoktu, değil mi?

Yorum ve oylarınızı unutmayın, lütfen :)

Beyond Your Dreams 2 (Türkçe)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin