YB'nin keyfini çıkartın. Ayrıca umarım 1 ve 2. kitabın kapaklarını beğenmişsinizdir...
"Harika." dedi Bo hafifçe gülümseyerek. Koltukta bağdaş kurmuş oturuyor ve konuşuyorduk. Ona LA'e gideceğimi ve kuzenim Nelson'da kalacağımı, bunu sadece Will'in LA'deki plak şirketine geçmemi istediği için yaptığımı anlatmıştım. O ise buna sevinmişti ama belli etmesede içten-içe yıkıldığını biliyordum.
"Bu geleceğin için büyük bir adım. Sonuçta gideceğin yer senin gelişmen için muhteşem bir yer." dediğinde derin bir nefes aldım.
"Evet bunlar iyi şeyler ama sorun bu değil." dedim. "Sorun Harry'e bunu anlatmadım ve yanına gidip ondan direk olarak ayrıldım. Çünkü kendisinden kilometrelerce uzak olacağım ve ikimizde bu nedenle acı çekeceğiz."
"Böyle daha kötü olmayacak mısınız?"
"En azından birbirimize ait değiliz. Bu acıyı azaltmaz mı?" diye sordum ona.
"Hayır." dedi omuz silkerken. "Bu acıyı çoğaltır."
Tam ona bir şey söyleyecektim ki, telefonumun sesi tüm odayı doldurdu. Oturduğum yerden kalkıp telefonu en son nereye koyduğumu hatırlamaya çalıştım. Ayrıca bunu yaparken bir yandan da beni arayan her kimse ona teşekkür ediyordum. Çünkü Bo ile olan diyaloğum hiç iyi bir yere gitmiyordu.
"Telefonunu en son mutfak tezgahında görmüştüm!" koridorda ilerlerken salondan Bo'nun sesini işittim.
Söylediği şeyle hızlıca mutfağa girip gözlerimle tüm odayı taradım ve en sonunda arkadaşımın da dediği gibi telefonumu tezgahın üzerinde gördüm. O tarafa doğru ilerleyip kim olduğuna bakmadan aramayı kabul ettim.
"Alo?"
"America, ben Niall." dedi hattın öbür tarafındaki telaşlı İrlanda'lı. "Yardımına ihtiyacım var."
"Önemli mi?"
"Evet. Hemde çok!" arkadan kahkaha sesleri gelmeye başlayınca kaşlarımı çattım. Bu çocuk neredeydi?
"Bu kadar önemliyse neden öbürlerini çağırmıyorsun?"
"Çünkü sana ihtiyacım var! Lütfen mesaj atacağım adrese gelir misin?" arkadaki kahkaha sesleri yok oldu.
"Tamam. Pes ediyorum ve geliyorum." gözlerimi devirdim ve adresi mesaj atmasını bekledim. Bana mesaj olarak gönderdiği adres bir bardı ve ben durup Niall'ın neden bir barda bana ihtiyacı olduğunu düşünmeye başladım.
"Hey." mutfağın kapısında durmuş bana bakan Bo'ya göz gezdirdim. "Ne ol-"
"Gitmem gerekiyor." hızlı adımlarla onu arkamda bırakıp merdivenleri çıktım ve odama girip dolabı açtım. Bo'da peşimden geldi ve hiçbir şey anlamamış bir biçimde dikilip durdu.
"Nereye ve neden?" diye sordu. Ona cevap vermek yerine üstümdekileri çıkartıp dolaptan bir tişört ve dar bir pantolon aldım.
"Niall aradı. Yardımıma ihtiyacı varmış." dolaptan aldıklarımı giyip saçlarımı taradım. "Sen burada kal. Hatta bu gece bende yatılıya kal. Birkaç saate geri dönerim." bir tepki vermesine izin vermeden odadan çıkıp aynı hızla merdivenlerden indim ve kapıya ilerledim.
"Bu kadar mı acil?" diye sorduğunda ayakkabılarımı giyiyordum. "Yani en fazla ne olmuş olabilir ki?"
"Delilerin ortasına düşmüş olabilir mesela."deyip omuz silktim ve ceketimi aldım. Kapıyı açıp Bo'nun ciddi surat ifadesine baktım.
"Ne? Bu da bir ihtimal. Onunla konuştuğum sırada arkadan kahkaha sesleri geliyordu." dedim ve gülmemek için yanaklarımın içini ısırdım.
"Git ama çabuk gel. Ayrıca beni her şeyden -olup bitenden- haberdar et."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyond Your Dreams 2 (Türkçe)
Fanfiction【2.Kitap】 Ortaya çıkan sırlar, para ve şöhret America ile Harry'nin hayatları için bir dönüm noktasıdır. Her şey daha mı iyiye gidecek? Yoksa daha mı kötü olacak? Peki aşk ve dostluk her şeyin üstesinden gelebilecek mi? En önemlisi mutlu sona kavuşa...