Bölüm 13

20.6K 1.2K 480
                                    

Hemen hemen bütün tenefüslerde sıramdan ayrılmamış, başım masaya yaslı şekilde durmuştum. Çoğu arkadaşım yoktu bugün, bu yüzden kalksam dahi ne yapacaktım, emin değilim. Ufuk'a da önceki ders teşekkürlerimi iletip olanları anlattığımdan, yapacak hiçbir şeyim kalmamıştı.

"Alper, Alper!"

Yavaş hareketlerle başımı kaldırıp kapının önünde duran Hasan'a baktım. "Ne oldu?"

Aceleyle sırasına geçip elindekileri bıraktı. "Yağız Hoca, önceki gün test dağıtmıştı. Sen ve diğerleri almamıştınız değil mi? Haftaya ilk gün dersimiz var. Bugün Hoca okuldayken kendine ve arkadaşlarına birer tane kâğıt al."

Sıkıntıyla arkama yaslanıp dudaklarımı büzdüm. "Benim yerime sen alsan?" Anında kaşlarını çatıp gözlerime baktığında ayaklanmıştım. "Şaka şaka, giderim ben."

Çantasının fermuarını kapatıp test kitapları ile ilgilenmeye başlayan Hasan'ı inceleyip dudaklarımı araladım. "Hoca'nın nerede olduğunu biliyor musun bu arada?"

"Müdür odasının yanındaki yeri ayarlayıp kendisi yerleşti. İhtiyacı varmış. Oraya bak, olsa olsa orada olur." Görmese dahi başımı sallayıp saçlarımı karıştırdım.

Umarım kâğıtlar masasının üstündedir de alıp çıkarım. Onunla karşılaşmak istemiyorum şu an.

Ayaklarımı yerde sürükleye sürükleye merdivenlere doğru ilerledim. Alt kata hızlıca inip Hasan'ın bahsettiği odanın önüne gelince kapıya birkaç kere tıkladım. "Girebilir miyim Hocam?"

Ses gelmedi.

Tekrardan vurdum ama sonuç aynıydı.

"Bu sefer şanslıyım!" Heyecanla kapıyı aralayıp boş odaya baktım. Burnuma gelen parfüm ve güzel hava tüm negatif duygularımı alıp yok etmişti. İşte burada, yerde kıvrılarak uyusam dahi rahatsızlık hissetmezdim.

"Bakalım neredeymiş bu boktan sorular..." Çekmecelere ilerleyip ilkini yavaşça açtım. İçinde sadece bilmediğim dosyalar ve küçük bir defter vardı. "Burada değil." Etrafıma şöyle bir bakıp masaya ilerledim bu sefer. Renkli renkli dosya kapakları ve sorularla alakasız kâğıtlar haricinde hiçbir şey yoktu.

Bilgisayarı köşeye doğru itip büyük sandalyeye yakın yerde durdum. Arkadaki ufak rafları da kontrol etmek için eğildiğim an kalçamda hissettiğim baskı bunu engelledi.

Hızla doğrulup gözlerimi kapattım. Boynumda hissettiğim sıcak nefesin sahibi kimdi biliyorum lakin dönüp bakmayı da hiç istemiyordum. Kötü bir şey yapıyormuş gibi bir hava katmış mıydım acaba? Niyetimi yanlış anlamış olabilir miydi ya da? Hırsız sanmış olabilir miydi!

Bedenim buza çarpmış gibi titremeye başlarken kalın sesi daha da arttırmıştı korkumu. "Odama neden izinsiz girdiğini sorabilir miyim Alperen?"

Kullandığı isim bile şu an umurumda olmamıştı, gerçekten.

Nefesi kulağıma çarparken başımı eğdim ve olduğum yerde küçülüp yok olmayı diledim. Nasıl içeriye birinin girdiğini duymamıştın Alper, nasıl! "Sadece soru kâğıdını alacaktım." dedim kısık sesime küfürler yağdırırken. Biraz daha uzağımda dursaydı eğer kesinlikle duymazdı bu söylediklerimi.

Birkaç saniye boyunca sadece nefes seslerini dinledim. Hâlâ arkama dönüp yüzüne bakma cesaretini bulamıyordum kendimde. "Anladım." Sonunda konuşmaya tenezzül etmişti. "Ama aradığın kâğıtlar masanın altındaki çekmecede."

Yutkundum ve derin bir nefes alıp arkadamdaki bedenden bir adım uzaklaştım. Tam önünde eğilseydim eğer çok yanlış bir görüntü oluşabilirdi.

Stand Up! (GAY) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin