Bölüm 16

18.3K 1.3K 450
                                    

"Hocam yemin ederim ilkin o başlattı." diyen Berzo'ya dönüp kaşlarımı çattım. "Allah çarpsın doğruyu söylü..." Elimi dudağıma götürüp yüzümü buruşturdum. "Allah'tan utanmıyor musunuz diyen şerefsiz yalandan yeminler ediyor." Hızla bana dönüp işaret parmağını ileriye doğru salladı. "Sen bir dur..."

Gülümsedim. "Aaa tehdit ediyor beni, utanman yok mu senin?" Parmağa bak, dalyarrak gibi. Bir de sallayıp duruyor şerefsiz. Yüzümdeki alaycıl ifadeyi sildim ve kaşlarımı çattım. "Çok konuşma sus artık. Başım ağrıyor senin yüzünden."

"Yeter!" Yerimde dikleşip kızaran müdüre döndüm. Bu da ayrı bir şerefsizdi. Kavgaya karışan onca kişi varken ben ile Berzo'yu tek çağırmıştı yanına.

"Ne için kavga ettiniz?" Arkadan gelen sesle yavaşça Kazım Hoca'ya döndüm. "Bana ve arkadaşıma iğrenç sözler söyleyip durdu." dediğimde kendisinin bakışları dudak kenarımda duran, çoktandır varlığını sürdüren koca morluğun üzerinde durmuştu.

"İbne değil misiniz sanki?"

"Berzan!" diye uyarıda bulunan hocaya dönmeden sinirle soluklandım. "Bir daha söylersen çarparım ağzına!" Tekrardan dudaklarını aralayacağı vakit hızlıca ayağa kalktım ve önümdeki bedenin dizine mükemmel bir tekme geçirdim. "Lan!" Kendisi de ayaklandığında arkasında duran hoca onu durdurmuştu. "Yeter!"

Gülümsedim ve "Buradayım ben, gelsene lan." diye bağırdım. İğrenç suratlı müdür de benim önüme geçtiğinde sinirlerimin katbekat arttığını hissetmiştim.

"İbnesin oğlum sen ibne!"

"Ne anan mı? Ne?" diye bağırıp kolumu kaldırdım. Utanmasam önümdeki bedeni iter bu siksize saldırırdım.

"İbne diyorum ibne!"

"Ne, bir ibne anneni sikti ve sen mi doğdu..." Ağzımı kapatan beden ile anlık duraksadım. "Sus Alper. Sadece sus ki seni savunmak için bir nedenim olsun." Boynumda hissettiğim sıcaklık ve kulağımda yankılanan ses ile nefesimi tutuvermiştim. Yağız Hoca burada mıydı yoksa yeni mi gelmişti?

Belli belirsiz başımı salladığımda elini yavaşça çekmiş ve önüme geçmişti. "Berzan, sakinleş!"

Kazım Hoca kollarını kendisine çekti ve Berzo'yu omuzlarından kavrayıp sandalyeye oturttu. "Bu ne saygısızlıktır böyle!" Müdürün bağırması ile başımı eğdim ve içimden saymaya başladım. Sanırım hiçbir şey bu müdürün sesi kadar sinir etmiyordu beni. "Karşınızdaki eğitimcilerden de mi utanmıyorsunuz?"

Yavaşça arkamda duran sandalyeye tekrardan oturdum ve derin nefesler aldım.

"Cevap versene!" Yavaşça başımı kaldırıp gözlerini bana diken tipsiz mahlukata döndüm. "Neden sadece bana soruyorsunuz? Sabahtandır küfür edip kavgayı başlatan o!" Yüksek çıkan sesimden ötürü karşımda oturan beden kahkaha atmıştı.

"Sus Berzan sus!" deyip tekrardan bana döndüğünde ayağımı ritimle yere vurmaya başlamıştım. "Alper, babanı çağıracağım. Bu kaçıncı hatan saymıyorum bile. İyi bir ceza almadan gönd..." Gözlerim şokla aralanırken kafayı bana takmış olan müdüre baktım. "Size kaç defa tekrar etmem gerekiyor! Başlatan oydu sadece bana yönelik konuşamazsınız!"

"Ayağıma tekmeyi indiren ibne mi diyor bunu bana? Ulan sırayı kafama geçirmedin mi sen?"

Gülümsedim ve dilimi dudaklarım üstünde gezdirdim. "Öyle bir vurdum ki başına, o küçücük beynin bir o tarafa bir bu tarafa çarpıp durdu kesin. Bu ultra salaklığın başka nedeni olamaz."

"Alper sus! Berzan karşılık verme sen de." diye sözünü tamamlayan müdüre rağmen siksiz beden aceleyle ayağa kalkmıştı. "Ulan senin ben o bacaklarını kırmaz mıyım?" Ona ayak uydurup hızla ayağa kalktığımda bu hıza Kazım Hoca bile yetişememişti.

Stand Up! (GAY) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin