-Minho, Junwoo 2-3 gün sende kalabilir mi?
-Tabiki kalabilir Jisung'ta bir şey mi oldu?
-Hastayım ona bulaştırmak istemiyorum.-Neyin var?
-Grip olmuşum Minho.
-Bir şeye ihtiyacın var mı?
-Hayır yok.
-2 saatte gelir alırım.
-Tamam görüşürüz.
-Görüşürüz.Jisung telefonunu kapatıp karşı koltukta ona somurtan Junwoo'ya baktı.
-Bebeğim gitmek zorundasın.
-Ama ben seninle kalmak istiyorum. Hastasın ya birşey olursa.
-Bebeğim birşey olmaz.
-Ben gitmek istemiyorum. Babam burda kalsın.-O zaman sen yine burada olacaksın.
-Chan hyungta kalayım.
-Hayır bebeğim. Babanla onun evinde kalacaksın.
-Ama sen tek kalacaksın.
-Junwoo birşey olmaz dedim. İtiraz istemiyorum.
-İyi tamam.Odasına çıkıp oyuncaklarla oynuyordu. Jisung'ta yatarak televizyona bakıyordu ama uyumuştu. Minho geldiğinde Junwoo aşağıya inip kapıyı açtı. Minho, Junwoo'yu kucağına aldı.
-Nasılsın yakışıklı?
-İyiyim baba sen?
-Bende iyiyim. Eee baban nerde?
-O uyuyor.
Koltuğu işaret ettiğinde Minho oraya gitti.Elini alnına koyup ateşine baktı. Az da olsa ateşi vardı.
-Baba.
-Efendim bebeğim.
-Ben burada kalmak istiyorum.
-Yani beni istemiyor musun?
-Hayır sadece Jisung babamı yalnız bırakmak istemiyorum. Ya yine hastanede ki gibi olursa.-Bebeğim sen de hasta olursan?
-Ben babama söyledim Minho babam kalsın diye ben Chan hyungta kalayım diye kabul etmedi.
-Mantıklı bir fikir ama baban bunu kabul etmez.
-Lütfen baba onu tek bırakma.-Bebeğim ona hiç birşey olmaz endişelenme.
-Lütfen baba.
-Tamam kalacağım.Minho, Chan'ı arayıp konuşmuştu ve Chan kabul etmişti. Hem yalnız başına sıkılıyordu. Junwoo'nun eşyalarını hazırlayıp aşağı indiler.
Jisung'u kaldırmaya gerek duymadı o buradaydı söylerdi ona Junwoo'nun gittiğini. Chan gelip Junwoo'yu aldı ve Minho akşam yemeği hazırlamaya başladı.
Jisung uyanmıştı.
-Junwoo?
Ses gelmediğinde yine bağırdı.-Junwoo?
-Junwoo Chan'ın yanına gitti.
-Ne? Neden?
-Senin yanında kalmamı istedi. Zorla almaya çalıştım fakat istemedi. Yalnız kalınca birşey olur diye korktu.-Niye alıp gitmedin? Ben başımın çaresine bakarım.
-Dediğim gibi götüremedim. Hem ben sana başının çaresine bakamazsın demedim. Sadece Junwoo için kalıyorum.
-Junwoo için kalıyorsan gidebilirsin. Zaten seni burda sanıyor gitsen nereden haberi olacak.-Hayır burda kalacağım.
-Minho, Junwoo'yu bahane edip yaklaşma bana.
-Junwoo'yu bahane etmedim.
-İkimizde iyi biliyoruz Lee Minho. İstediğin her şeyi yapabilen birisin. Onu ikna edebilirdin ama etmedin.-Etmedim. Etmeyeceğim ve burada kalacağım. Yeter artık Jisung. Daha ne yapmam gerekiyor beni sevdiğini söylemem için?
-Seni sevmek mi? Ne?
-Yalan mı? Elin ayağına dolaşıyor. Kalbin yerinden çıkacak gibi atıyor.-Ben seni sevmiyorum.
-Gözümün içine bakıp söylesene bunu Jisung.
Yapamazdı. Minho da bunu biliyordu. Jisung gözlerini kaydırarak su almaya gitti. Minho da arkasından onunla gitmişti.-Yapamıyorsun işte. Beni seviyorsun.
Jisung bardağı tezgaha bıraktı ve Minho'ya döndü.
-Seni sevmem neyi değiştirecek Minho? Tekrar beraber olacak mıyız
sanıyorsun?
-Neden olmayalım Jisung.-Neden mi olmayalım? Tekrar gitmeyeceğini nerden bileceğim?
-Jisung ben gerçekten sizi bir daha bırakmayacağım.
-Daha fazla bu konuyu konuşmak istemiyorum.-Jisung artık konuşup karar vermemiz gerekiyor.
Yeni Chanmin kitabı yayımladım ona da göz atmayı unutmayın :)
Bu arada yine 19 yayımlanmadı gözüküyor. Umarım gözüküyordur sizde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Destiny|MinSung
Fanfiction[Tamamlandı] "Ben artık onunla kalmak istemiyorum. O bana yalan söyledi. Ben seninle kalmak istiyorum." Jisung'un en çok kalbini kıran söz buydu. 5 yıldır gözü gibi baktığı oğlu, onu başta istemeyen ve şimdi 2 haftadır onun için ölüp biten babasını...