-Ne demek sapık? Bunlar nasıl öğretiyorlar çocuklarına?
-Minho sakin ol Junwoo duyacak.
-Sakin olamam. Okulda çocuğumla dalga geçiyorlar. Hem de gereksiz yere.-Biliyorum ama sakin ol. Zaten o kreşten aldıracağız Junwoo'yu. Lütfen sakin ol.
Jisung, Minho'ya sarılıp onu sakinleştirmeye çalışıyordu. Kızmakta haklıydı, o da kızmıştı ama Junwoo duymamalıydı. Unutmuştu olayı hatırlamasını istemiyordu Jisung.
Jisung, Minho'nun saçlarıyla oynarken uyuyakalmıştı. Minho da uyumuştu. İkiside koltukta uyuyordu.
Sabah Junwoo yanlarına gidip uyandırmıştı.-Baba hadi kalkın geç kalacaksınız.
İkiside sızlanma sızlana kalkmıştı. Boyunları tutulmuştu.Jisung yine bir süre işe gitmeyecekti. Zaten şirket onun gibiydi. İşlerini evden de yapabilirdi. 3'ü beraber kahvaltı hazırlayıp güzel bir kahvaltı yaptılar.
Minho işe gittikten sonra Jisung, Junwoo'ya biraz ders yaptırmıştı. Beraber resim çizmişlerdi. Daha sonra da Junwoo'yla beraber bahçeye çıkmıştı. Hem Soongie, Doongie ve Doori de çıkmıştı.
Junwoo onlarla oynamayı seviyordu.
Jisung'ta oturup işlerini halletmeye çalışıyordu. İleride gelen su sesiyle oraya dönmüştü. Junwoo havuzun oradaki çitlerin önündeydi. Doongie havuza düşmüştü.
Jisung hızlıca kalkıp onu sudan çıkardı. Korkmuştu direk Jisung'un üstüne atlamıştı.
-Doongie her yerim su oldu.
Jisung gülerek söylemişti. Jisung onu kucağına alıp havlu almaya gitti. Daha sonra onu kurutmaya başlamışlardı.-Havuza yaklaşmayın Junwoo. Yüzme bilmiyorsun ayrıca kediler suyu sevmez.
-Biz sadece bakmak istemiştik. Hem biz niye havuza girmiyoruz baba.
-Havanın biraz ısınması gerekiyor bebeğim.Jisung ve Junwoo, Doongie'yi kuruttuktan yine bahçeye çıktılar. Junwoo oyuncaklarıyla oynuyordu. Kedilerde uyuyordu.
Jisung işi bitince mutfağa gidip akşam için birşeyler hazırlıyordu. Junwoo ve kedileri içeri almıştı. Dışarıda tek bırakamazdı.
Junwoo televizyon izlerken uyuyakalmıştı. Jisung'ta kedilerin mamasını koyup yemeğe devam etti. Minho'nun gelmesine daha 2 saat vardı.
Jisung akşam için güzel yemekler hazırladıktan sonra yukarı çıkıp Junwoo'nun odasını toplamıştı. Daha sonrada kendi odalarını. Minho bugün eşyalarını getirecekti. Dolapta ona yer açmıştı.
Artık beraber yaşayacaklardı. Jisung kabullenmişti. Minho'yu seviyordu.
Dolapla işi bittikten sonra aşağı inip film izlemeye başlamıştı. Bugün çok yorulmuştu. Junwoo yüzünden erkende kalkmıştı. O da kendini uykunun kollarına bırakmıştı.Minho işten geldiğinde Doori ve Soongie kapıya koşmuşlardı. Minho onları sevip içeri girdiğinde Junwoo ve Jisung uyuyordu. İkisinin bu haline gülümseyip yanlarına gitmişti.
Jisung'un yanaklarını elleri arasına alıp sevmeye başlamıştı. Jisung yavaşça uyanmıştı. Ve gülümseyerek uykulu gözlerle Minho'ya bakmıştı. Kalkmak istediğinde Minho izin vermemişti.
Yanına oturup Jisung'u göğüsüne çekip saçlarıyla oynuyordu. Jisung uyuyacağı sırada Junwoo uyanmıştı.
-Baba
Minho'nun üstüne atlamıştı. Jisung uyku sersemiydi hala. Junwoo, Minho'ya sarılmıştı. Daha sonra Jisung kalkıp elini yüzünü yıkamaya gitmişti. Junwoo ve Minho hala koltuktaydılar.Jisung karnının acıktığını ve sofrayı hazırlamaya başlamıştı. Minho gidip üstünü değiştirmişti. Junwoo'da Jisung'a yardım ediyordu.
Sofra hazırlanın beraber oturup yemeklerini yiyip konuşuyorlardı. Üçüde çok mutluydu.
Birlikte olmaları. Jisung ve Minho'nun artık barışması... O kadar güzeldi ki. Hele ki Junwoo iki babasını bir arada görebiliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Destiny|MinSung
Fanfiction[Tamamlandı] "Ben artık onunla kalmak istemiyorum. O bana yalan söyledi. Ben seninle kalmak istiyorum." Jisung'un en çok kalbini kıran söz buydu. 5 yıldır gözü gibi baktığı oğlu, onu başta istemeyen ve şimdi 2 haftadır onun için ölüp biten babasını...