8.Bölüm

6.9K 287 137
                                    

Ne diyecektim ben şimdi? Kaçışım yoktu ki. Eninde sonunda zaten olacaktı. Hayalim filan da yoktu. Çünkü nişanlanmak gibi bir düşüncem yoktu!

Bir mucize olsa da konu kapansaydı ama hiç öyle olacak gibi durmuyordu. Eren'e baktım birşey demesi için ama konuşmuyordu.

Ben şimdi hazır olmadığımı söylesem olmayacaktı. Aynı evde kaldığımız için hoş karşılamayacaklardı. Uzun süre erteletebileceğim birşey değildi o yüzden kabul etmeye karar vermiştim.

"Sorun değil. Bugün de olur." dediğimde Defne ve ardından halalar hemen ayaklandı.

"HAZIRLIKLAR BAŞLASIN!" diye bağırdı Defne.

"HAYIR, DURUN! AFRA ABLAM BENİMLE EVLENECEK! ÖYLE ANLAŞTIK YA!" diye bağırıp ağlamaya başladı minnak Selim.

"Bengü, kızım sen Selim'i al sizin odaya çıkar sakinleştir." dedi Gül hala.

"Bars konuşabilir miyiz?" diye sordum ama Bars çok ciddiye almış görünmüyordu. Ben de kolunu cimcikledim.

"Afra!" dedi kızarak.

"Odaya gel hemen Bars!" dedim ve odaya çıktım. Çok geçmeden Bars da gelip kapıyı kapatmıştı.

Sinirle kaşlarımı çatıp Bars'a döndüm.

"Bars gerçekten nişanlanmayacağız dimi? Üç gün sonra da düğün derler!" dedim sinirle.

"Yalandan nişanlanma nasıl oluyor? Hayır kağıt üstünde evliliği biliyorum ama gerçek dışı nişanlanmayı duymamıştım. Sen dün Cemre'ye müstakbel nişanlım olduğunu söylemedin mi Afra?"

"Bars ben o kıza sinirlenip söyledim. İstediğin olmuş magazine de düşmüştür! Neden nişanlanıyoruz?!"

"Ben öyle istiyorum çünkü. Yeterli mi?" dediğinde daha çok sinirlendim.

"Git kendi kendine nişanlan o zaman!" dediğimde sinirlenip kolumu tuttu. Ben daha çok sinirliydim arkamı dönüp diğer dirseğimle karnına, daha çok baklavalarına vurdum.

Diğer kolumu da tutup beni kendine yasladı. "Sakin ol. Bir anlaşma yapalım." dediğinde hızlı hızlı nefes alıp veriyordum.

"Sadece beş ay kal benimle." dediğinde hâlâ bırakmamıştı kollarımı.

"Böyle anlaşma olmaz. İstemiyorum seninle kalmak neden kalayım senle?"

"Çünkü şimdi anlatacaklarımdan sonra gidecek bir yerin kalmayacak." dediğimde kollarımı bıraktı ve merakla ona döndüm.

"Ne saçmalıyorsun?"

"Senin annen sizi terk etmedi. Şerefsiz baban siz doğmadan önce kadına defalarca taciz etti. Annen kime gitmeye kalksa onu öldürdü. Annen başta benim annemin yanına sığındı. Arkadaşlardı annelerimiz. Senin şerefsiz baban ilk annemi öldürdü. Babamla annem birbirlerine o kadar bağlıydı ki annem ölünce ertesi gün babam intihar etti."

Söyledikleri sindirilebilir şeyler değildi. İnanmak istemiyordum. Söylediklerinin yalan olması için herşeyimi verirdim. N'olur yalan olsundu. Kendimi boşluğa düşmüş hissediyordum.

"Yalan söylüyorsun. Burada kalayım, oyununu bozmayayım diye yapıyorsun." dediğimde gözümden bir damla yaş gelmişti bile.

"Beş yaşındaydım, anne yokluğu nedir öğrenmek zorunda kalmışken gözümün önünde babam öldüğünde. Sen daha doğmamıştın bile. Defne ise 6 aylık bebekti. Devam etmemi ister misin Afra?!"

Yere yığılmıştım. Benim hayatım yalandan ibaretti. Bars'ın gülüşünü çalan kişi benim babamdı. Nasıl olurdu? Benim babam nasıl bu kadar kötü biri olabilirdi? Benim babam madem bu kadar kötüydü ben nasıl anlamamıştım?

KintakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin