Bayan Lilith her zamanki neşesiyle içeri girdi.
Lilith: Günaydın kuzum. Hadi kalk bakalım kahvaltıyı kaçırmak istemezsin
Dylan biraz gözlerini araladı ve içerdeki kirliler sepetini alan Lilith'e baktı. Kahvaltı yapmak ve uyanmak istemiyordu.
Lilith: Dylan son kez söylüyorum eğer bu sepeti bırakıp geldiğimde hâlâ yatıyor olursan öğle yemeğini de yiyemezsin
Dylan ufak bir 'hm' sesi çıkartıp diğer tarafa döndü ve yorganı üzerine çekti. Sabahın köründe kahvaltı için kalkmaktan nefret ediyordu ama yine de Lilith'i dinleyip kalktı ve üstünü giyinip yemekhaneye girdi. Aşçıların somurtuk suratlarını yok sayarak her zaman aynı olan menüyü tabağına doldurdu ve boş masalardan birine oturdu.
Az sonra yanına gelen arkadaşı Ellie'ye gülümsemeye çalışıp kendini yemeğine verdi.
Yemek saati hızlıca geçtiğinde herkes tabaklarını üst üste koydu ve buranın eczacısı sayılan Franklin'den sakinleştirici ve ağrı kesicileri almak için sıraya girdiler. Dylan alışmıştı artık. Zaten gayet sakindi o yüzden sakinleştiriciyi akşama saklıyordu çünkü korkuları onu uyutmuyordu. Belki de onun yaşında ki bir çocuğun korkmasının saçma olduğu tüm korkulara sahipti. En önceliklisi ise karanlık ve insanlardı.
Annesi ve babası Dylan daha küçükken bir araba kazasında hayatlarını kaybetmişlerdi. Arabada Dylan'da varmış ama onu kurtarmışlar ve başka hiçbir akrabalarını tanımamasından dolayı bu yurda verilmişti.
Bu yurt onun tek yaşam alanıydı ve tek ailesiydi. Ailesinden kasıt ise sadece Ellie ve Lilith'ti.
Lilith buranın görevlisiydi. Akşam isteyenlere biraz kitap okur, burada ki tüm çocukların huzurunu sağlamaya çalışırdı.
Dylan haplarını aldıktan sonra yukarı çıktı ve sakinleştiriciyi diş fırçasının olduğu kapalı bardağa atıp tekrar yatağına yattı.
Çok küçük yaşta büyümek zorunda kalmıştı, çok küçük yaşlarda annesizliğin, babasızlığın, ailesizliğin ve sevgisizliğin ne demek olduğunu öğrenmek zorunda kalmıştı ama bundan şikayetçi değildi Lilith onlara çok iyi davranıyordu. Aslında burada ki herkes çok iyi davranıyordu. Rehberlik hizmetleri bölümünde olan Bay Tom onlara çok yardımcı oluyordu ve evlat edineceklerle o ilgileniyordu. Altı senedir Dylan'ı evlat edinmek isteyen olmamıştı. Kendisine yaklaşan bile olmamıştı. Belki de bunun sebebi Dylan'ın evlat edinmek isteyenlere karşı biraz fazla saldırgan olmasıydı. Dış görünüşü de etkiliyor olabilirdi.
Kehribar rengi gözleri vardı. Saçları her daim -her sabah zorla taransa da- dağınıktı. Kendi yaşıtlarına göre biraz cılızdı ve saldırgan bir yapısı vardı. Dylan'ın sakinleştiği tek şey resim çizmekti. Kendi kendine saatlerce resim çizmeye çalışmıştı ve bu İşte giderek ustalaşmıştı. Eğer yolunuz Beacon Hills çocuk yetiştirme yurduna düşerse kapıdan girer girmez gördüğünüz o her ayrıntısı düşünülmüş, tek bir hata bulamadığınız, her yere dağılmış resimlerin Dylan'a ait olduğunu bilin...
_______________________________Bu benim ilk kitabım o yüzden nasıl olduğunu belirtebilirseniz sevinirim
Oylamayı unutmayın❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İki Cinayet Bir Masum Çocuk
FanfictionBeacon Hills: Acıların şehri, cinayetlerin merkezi... Acıların şehrinde cinayetleri engellemeye çalışan ve dedektif ünvanını tam olarak almak isteyen dedektif Hoechlin Beacon Hills yetiştirme yurdunda iki cinayet işlenir. Tyler yeni bir görevin dah...