200 okuma olmuşş. Teşekkür ederimm
Tyler Dylan'a gitmesini söyleyen bir mesaj attığında Dylan onu dinlemiş, tekrar şirkete dönmüşlerdi. Neler olup bittiğini merak ediyordu aslında. İçi içini yiyordu. Sadece bir toplantı yapacaklardı ama işler nasıl gidiyor bilmiyordu. Onun İçin endişelenmekten kendi alıkoyamamak ise onu çıldırtmıştı.
Dylan: Lütfen oraya geri dönebilir miyiz?
Araba tekrar geldikleri tarafa dönerken Dylan sabırsızlıkla dışarıyı izledi. Sonunda az önce gördüğü şirketi gördüğünde araba tamamen durmadan aşağı atladı ve koşarak yukarı çıktı. Harry'nin odasını gördüğünde hızını hiç yavaşlatmadan içeri girdi. Toplantı Dylan'ın şansına bu odadaydı.
Tyler: Sen ne arıyorsun burda
Dylan biraz etrafa baktı. Dört kişi yoktu. Normalde sekiz kişi olmalılardı ama bir kişi eksikti ve bu kişi Dylan'dan başkası değildi.
Dylan: Affedersiniz bölmek zorunda kaldım. Bir işim vardı da. Özür dilerim bay Hoechlin
Hızlı adımlarla Tyler'ın yanına oturdu ve onun önündeki sözleşmeleri çekip kendisi okudu. Hiçkimsenin konuşmadığını fark ettiğinde kafasını kaldırdı. Herkes ona bakıyordu.
Dylan: Buyrun? Bir şey mi istediniz, niye bakıyorsunuz?
İçlerinden biri "Sen ne zamandan beri Tyler'ın asistanısın" diye sorduğunda Dylan biraz daha dikleşti ve ellerini önünde birleştirdi. "Bir gündür" diyerek kesin bir cevap verdiğinde soruyu soran kişi biraz gülümsedi.
"Daha yenisin ve kuralları bilmiyor olmalısın. Eğer asistanı olduğun kişi seni toplantıya almadıysa o zaman bu giremezsin demek oluyor"
Dylan: Öyle mi? Onun dikkatsiz olduğunu bildiğiniz için saçma sapan sözleşmeleri önüne koyuyorsunuz ama...
"Ne diyorsun sen"
Dylan: Bay Hoechlin lütfen sözleşmeyi baştan sona okur musunuz? Burda şirketi batırabilecek türden şeyler var.
Tyler kaşlarını çattı ve tüm yaprakları tek tek okumaya başladı. Gittikçe kaşları çatılıyordu.
Tyler: Bunlarda ne böyle. Bunları imzalamıyorum. Toplantı burada bitmiştir. İyi günler.
Sertçe Dylan'ın kolunu tuttu ve dışarı sürükledi. Arabaya bindiklerinde Tyler kendi evine gideceklerini söyledi. Dylan Tyler'ın suratını gördükten sonra bir şey dememeye karar verdi. Tyler'ın evine geldiklerinde Tyler yine Dylan'ı sürükleyerek içeri soktu ve kapıyı sertçe kapattı.
Tyler: Ne yaptığını sanıyorsun birden toplantıya dalamazsın
Dylan: Sizi batmaktan kurtardım
Tyler biraz durdu. Haklıydı.
Tyler: Pekala geçip koltuklardan birine otur sana kahve yaparım birazdan önce üstümü değiştirmeliyim.
Dylan kafasını salladı ve bir koltuğa oturdu. Etrafa bakınmadı. Sadece önünde ki kendisinden bile büyük olan televizyona baktı ama böyle Tyler'ı beklemek çok sıkıcıydı. Ayağa kalktı ve mutfağı bulup içeri girdi. Buzdolabından sütü çıkardı ve kahveyi aramaya başladı. Yukarıda ki kahveyi gördüğünde zıplayıp eline aldı ve kenara koydu.
O sırada Tyler içeri girdi. Hızlıca kafasını ona döndürdüğünde daha tişörtünü giyememiş Tyler'ı beklemiyordu. Kaslarını gördüğünde sertçe yutkundu ve her şeyi orda bırakıp kapıya yöneldi.
"Ben gitsem iyi olur Hoşçakalın"
Tyler nereye demeye bile kalmadan Dylan evden çıktı ve kendi evine doğru koşmaya başladı.
"Aman Tanrım bu hiç iyi değil"
———Yorumlarınızı bekliyorum...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
İki Cinayet Bir Masum Çocuk
FanfictionBeacon Hills: Acıların şehri, cinayetlerin merkezi... Acıların şehrinde cinayetleri engellemeye çalışan ve dedektif ünvanını tam olarak almak isteyen dedektif Hoechlin Beacon Hills yetiştirme yurdunda iki cinayet işlenir. Tyler yeni bir görevin dah...